Dursun Özbek: Suudi Arabistan’ı Ali Koç onayladı
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'tan çarpıcı iddia: Hakem camiasında İzmir gruplaşması diye bir şey var. Alper Ulusoy, Hakan Ceylan, Koray Gencerler ve Serkan Tokat titizlikle bakılması gereken isimler. Yayıncı kuruluş da işin içinde.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Sözcü Tv’de Uğur Dündar’ın sorularını yanıtladı. Koç transferlerden, hakemlere; Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’den FETÖ’ye kadar pek çok konuda açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe Başkanı’nın özetle şunları söyledi…
Her maçta skora etki edecek hata yaşadık: Bu sezon ilk yedi hafta içinde hakem hataları yaşadık. Neredeyse her maçta skora etki edecek hatalar yaşadık. Tecrübeli yabancı futbolcularımız hayretler içinde kaldılar. Ama saha içinde kalmayı başardılar. Hocamız ve takım saha dışı ile ilgilenmedi. Biz ilgileneceğiz.
Bakalım bu sezon ne olacak?: Her sene Fenerbahçe’yi şampiyon yapacaklar! Bu sene daha adını koyamadılar sezonun! Rıdvan Dilmen Sezonu, Lale Orta Sezonu… Bakalım bu sene ne olacak?
Sistemle ilgili sıkıntı var: Son üç sezonun puan durumuna baktığımızda 114 maçta her alanda rakiplerinden üstün.Ama bir tane şampiyonluk yok. Burada bir sıkıntı var. Bu sistemle alakalı… Fenerbahçe’nin önüne sistematik bir şekilde engel koyduklarının en büyük kanıtı bu tablo… Fenerbahçe aleyhine hata yapan hakemler neden ödüllendiriliyor. İkinci sezonumuzda Ersun Yanal ile başarılı giderken son yedi haftada sadece bir galibiyet alabildik. Hayatın olağan akışına aykırı… Öyle hakem hatalar yaşadık ki… Bu futbolcuyla, teknik direktörle, başkanla açıklanabilecek bir durum değil…
Dayak yiyoruz, rakibe kart çıkmıyor: İlk yedi haftada en az faul yapan ama en çok sarı kart gören takım da biziz… Bize çok kolay sarı kart çıkıyor. Dayak diyoruz rakibe kart çıkmıyor. Belki sonuca etki edecek müdahaleler yapamıyorlar ama ağaçtan ufak ufak parça koparıyorlar. Bu sarı kartların olumsuz etkilerini ilerideki haftalarda göreceğiz. Biz neden Avrupa maçlarından sonra şikayet etmiyoruz.
Analiz edecek kadar hakem tanımıyorum: Her geçen gün adaletli bir düzeni tesis etme ihtiyacı artıyor. Dünyanın yatırımını yapıyoruz, tüm kulüpler yapıyor. Milyonlar seyrediyor her hafta sonu. Hakemlere adil olma konusunda insanların sinir uçlarıyla oynamama konusunda, insanlara güven tesis etme konusunda büyük sorumlulukları var. Hakem tanımıyorum, analiz edecek kadar. Hafif delilik hakemlik. Çok zor bir. Biz bazen bir pozisyonu dakikalarca seyredip adını koyamıyoruz.
8 Mart operasyonu noktasına geldik: Geçen sen 8 Mart’ta bir operasyon yapıldı, biz Fenerbahçe olarak buna karşı çıktık. Operasyonda ismi geçen hakemlerin çoğu bize ciddi zarar vermiş olmalarına rağmen. Niye karşı çıktık? O dönemin federasyonu, bütün hakem sınavlarını kaldırmıştı. Kural, yabancı dil, atletik test sınavı. Yani tamamen keyfi atamalar yapacak konuma getirmişti. O dönem o kadar korktuk ki, ileriye dönük olarak baştan aşağıya adrese teslim hakemlerle ligi yöneteceklerini düşündüğümüz için tepki koyduk. Zaman zaman Ahmet Nur Çebi buna değinir, ‘Şimdi şikayet etmeyin siz tepki koymuştunuz’ diye. Geldiğimiz nokta itibarıyla görüyoruz ki, o zamanın MHK Başkanı belki de haklıydı. Zamanlama olarak yanlıştı, ama hedeflediğinde haklıydı. Bugün onun düşündüğü noktaya geldiğimiz için üzgünüm.
MHK’nın gerçek başkanı kim?: Bugünün MHK’sine baktığımızda, başkanı ve başkanvekili, geçen MHK’nin iki kilit ismi. Geçen MHK başarısız ise, bunlar niye görevde? MHK Başkanı Ahmet İbanoğlu Bey’in dürüst bir insan olduğu söylenir, futbolun içinden olmadığı için istediği etkinlikte olamayabilir. Ama ‘MHK’nin gerçek başkanı kim?’ sorusu çok soruluyor. Büyükekşi’nin de işi kolay değil. O da tertemiz insanlar getirmek istiyor. Samimi olduğuna inanmak istiyorum. Tereddüte düştüğüm bazı konular var. Ama niyet olarak, kronikleşmiş sorunu çözmek istediğine inanıyorum. Ama yanlış yöntemlerle, yanlış insanlarla.”
Arka planda Oğuz Sarvan’ın olduğu söyleniyor: Hakem camiasında İzmir gruplaşması diye bir şey var. Genelde Ege bölgesi. Ahmet İbanoğlu, Tolga Özkalfa, Alper Ulusoy, Ünsal Çimen var. Bu İzmir grubunun şu anki durumunun hakemler arasında sıkıntı yarattığını, insanların bunu dillendirdiği kulağımıza geliyor. Bir de Oğuz Sarvan grubu var. Oğuz Sarvan’la ilgili kulağıma bilgiler geliyor. Arka planda onun olduğu gibi. Hiçbir şey gizli kalmıyor.
Beş seminerin üçüne katılmıyor: PİMİK diye bir şey var. Hakemleri atayan komite. Burada Ünsal Çimen, Tolga Özkalfa ve İbanoğlu var. Üçü de Ege grubu. Dikkatimizi çeken unsur, bu kişiler atamaları 8 Mart isimleri etrafında yaptığı dikkatimizi çekti. VAR koordinatörü Tolga Özkalfa. Fakat Özkalfa, maaşlı bir profesyonel olmasına rağmen çok meşgul. Kendisi diş doktoru. Düşünebiliyor musunuz, VAR koordinatörü 5 hakem seminerinin 3’üne katılamıyor.
VAR’ı Alper Ulusoy ile Hakan Ceylan’a bırakmışlar: E ne oluyor? Bütün sistemi Alper Ulusoy’la Hakan Ceylan’ın eline bırakmışlar. Onlar bütün VAR sistemini organize ediyorlar. En büyük sorun, MHK Başkanı ve kurul üyelerinin hiçbir denetimi, performans ölçümü diye bir şey yok. Geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle. Milyonların takip ettiği sektörün en önemli noktasındasınız, sizi denetleyen, ödüllendiren hiçbir şey yok.
Hakemler arasında manipülasyon var: Şu iddialar doğru ise, durum çok vahim. Hakemler maça çıkıyor, performans sergiliyorlar, notlandırılıyorlar. Bu veriler yapay zekaya giriliyor ve atamalar oluyor. Ben yapay zekaya inandım. İnancım ciddi anlamda sarsılmış vaziyette. Manipülasyon var. Geçen sene de gördük. Bize sistemi tanıttılar, bir hakemle ilgili veri var. O veri diyor ki, şu takımın maçlarını istemiyorum. Ama bu hakemle ilgili yazılanı hakem yazmamış. Başka biri girmiş. Ve bunu biliyor federasyon. Ben olsam açıklarım, kimin yaptığını ve temizlerim. Geçen sene etap dışı diye bir şey açıkladım. Yapay zeka manipüle ediliyor.
İşin içinde yayıncı kuruluş var: Geldiğimiz nokta itibarıyla işin içinde yayıncı kuruluş da var. Her şeyin monitörü bunlarda olduğu için istediği hakemleri ilerletebiliyorlar, geri çekebiliyorlar. Hata yapan hakemlerin pozisyonlarını aklayıcı pozisyonlarla örtebiliyorlar. Yayıncı kuruluştaki arkadaşlarına şu pozisyonu alma diyorlar. Mesela bir maç var. Karagümrük-Ankaragücü maçı, hakem Hakan Ceylan, İzmir bölgesinden. Hakemin müdahale etmediği bir penaltı pozisyonu var. Halbuki Hugh Dallas’ın seminerde müdahale edilmesi gerek dediği bir pozisyon. Ama bu pozisyon Trio programından çıkartılıyor. Yok. Böyle bir şey yayıncıya kadar gidiyorsa, son derece endişe verici. Sadece görüntülerle değil, istatistiklerle de oynayabiliyorlar. Bunu federasyon başkanının bilmesinin imkanı yok. Hataları örtbas etmek için aklayabiliyorlar, çok konuşulmasını istemediği pozisyonlar için müdahale edebiliyorlar. Gözlemciler bunların ağzının içine bakıyorlar. Gözlemci üzerinden de puanlamayı etkileyebiliyorlar.
Hakemi sıkıntıya sokmak için kötü açıdan pozisyon gösteriyorlar: Alper Ulusoy falan VAR’dalar. Bütün görüntüler VAR’a geliyor ama sahada hakemin izleyeceği görüntüyü onlar veriyorlar. İddia şöyle; sahadaki hakemi sıkıntıya sokmak istiyorsa belli görüntü veriyor, yardımcı olmak için başka görüntü veriyor. Bu iddialar korkunç. Aslında algoritmayı dışarıda manipüle ediyorsun. Bu kadar ifade edildiği boyutlarda yapılıyorsa vay bizim halimize. Ünsal Çimen gözlemcilerden sorumlu. Çok küçük dokunuşlarla gözlemciler puanları indirebiliyor. Yapay zekaya girmemesi gereken hakemler, hiçbir şey olmamış gibi giriyor.
Maçlarımıza gelemezler: Şu isimler, Alper Ulusoy, Hakan Ceylan, Koray Gencerler ve Serkan Tokat titizlikle ve hassasiyetle bakılması gereken isimler olduğu etrafta konuşuluyor. Bunlar ‘Sen misin adımızı veren’ diyerek daha da ağır bir şey yapabilirler. Çünkü fütursuzca yapıyorlar. Belki de bir adım geri atarak ‘Biz yanlış mı yapıyoruz’ diyebilirler. Zaman gösterecek. Geldiğimiz nokta itibarıyla geçmiş yıllara istinaden farklı konumda olacağız. Bu işler böyle devam ederse, bizim muhattabımız federasyon yetkilileri hakemler değil, MHK değil. Bizim maçlarımıza gelemeyecek noktaya gelirler. Gelirler maça ama oturamazlar orada.
Büyükekşi sorun olduğunu kabul etmiyorsa durum vahim: Bu kadar çalış, bu kadar yatırım yap, uğraş. Çoluğundan çocuğundan feragat et, sonra üç tane adamın elinde oyuncak ol. Sayın Büyükekşi’ye sesleniyorum. Sıkıntı olduğunu kabul ediyor sanırım. Etmiyorsa zaten vahim durum. Bu sıkıntıyı nasıl aşacaksınız? Ben korkuyorum ki, sayın başkan geçmiş başkanlar gibi bunun üstüne gitmeyebilir. Bize tarafsız cesur insanlar lazım.
Büyükekşi’ye Nihat Özdemir sorusu: Sayın Büyükekşi, Fenerbahçe Kulübü Başkanı olarak sizden rica ediyorum. Siz paradigmaları değiştirmeye geldiniz. Bu vizyona sahip olduğunuzu da biliyorum. Ancak vizyona sahip olmak başka, uygulayabilmek başka bir şey… Bir gazeteci, eski TFF Başkanı ile ilgili bir görüşmesini anlattı. Biz şoke olduk. Bir açıklama gelmedi. Sonra Nihat Özdemir ‘Kavga etmedik’ dedi.
Büyükekşi’nin o fotoğrafına artık daha değişik bakıyoruz: Ben çok yalanlama gördüm. Bu yalanlama değil. Biz gazeteciyi aradık. Bize ‘Çok daha fazla şeyler var’ dedi. Şimdi Mehmet Büyükekşi’ye soruyorum; Böyle bir şey oldu mu? Bunları duyunca bizim aklımız şampiyonluk kutlamalarına gidiyor. Şimdi böyle şeyler olunca biz görüntülere başka türlü bakmaya başlıyoruz.
Terör örgütü temizlendi mi?: Biz TFF başkanının tarafsız olup olmadığını düşünmek istemiyoruz. Eğer Mehmet Büyükekşi bu konulara açıklama getirmezse biz daha fazla paranoya yaparız. Malum terör örgütü futbola da bulaştı. Kurumlara, bazı takımların içine kadar sızdı. Bu tamamen temizlendi mi emin değiliz.
Transferde üç isme özel parantez: Başarılı bir transfer sezonu geçirdik. Sadece almakta değil, satmakta da. Transfer sezonunu başarılı geçirmemizin sebeplerinden bir tanesi, erken transfer yaptık, adaptasyon erken oldu ve takım olmayı erken sağladı. Burada üç kişinin müthiş başarısı var. Birisi yönetim kurulu üyemiz Selahattin Baki. Çok özel network’leri var. Diğer özel parantezi Mario Branco ve Okan Özkan’a açmak istiyorum. Onlar da çok çok iyi iş çıkardılar. Onların iyi iş çıkarması yetmiyor. Teknik kadro ile uyumlu çalışmak gerekiyor. Hocamız da, onların ve bizim belirlediğimiz isimleri analiz etti. Alın, almayın dediler. Uyumlu çalışma ve hocamızın arzularının yerine gelmesi bize ivme kazandırdı.
Tadic hesapta yoktu: Bugün Tadic, Fred, Dzeko buradaysa Mario’nun büyük katkısı vardır. Tadic hiç hesapta yoktu. Ben ve arkadaşlarım Rusya’ya maça gidiyorduk. Bir gün evvel Mario geldi, ‘Böyle bir imkan var’ dedi, Tadic. Mario’ya ‘Yaş konusundaki hassasiyetimi biliyorsun. Dzeko’yu aldık, 33-34 yaşında birini daha almayalım’ dedim. Dedi ‘Olmaz, bu fırsat bir daha gelmez. Sadece futbolcu almıyoruz, karakter alıyoruz.’ Beni ikna etti. Ajax’ın sözleşmeli oyuncusuydu, kaptandı. Rusya’dan sabahın köründe Belgrad’a geçtik. Bir pazar günü jilet gibi bir adam çıktı karşımıza. Futbolcu değil, bankacı gibi. Çok etkilendik, kimsenin haberi yoktu. O arada Szymanski’yi bitirmeye çalışıyorduk.
Galatasaray Szmansky’yi tesislerini gezdirmiş: En zor transfer Szymanski’de oldu. Polonyalı, Moskova’nın oyuncusu. Hem Ukrayna’da hem de Rusya’da oynayan oyuncular savaştan dolayı 30 Haziran’a kadar başvurdukları takdirde 1 sene kiralık gidebiliyorlardı. Feyenoord’da kiralık oynamıştı, kiralık gitmek istemiyordu. Müzakereler yaptık, fiyat arttıkça arttı. Başka bir rakibimiz, onların lehine olması için topa sert girdi. Sonra öğrendik ki, rakibimiz oyuncu Mykonos’ta tatildeyken sessiz sedasız İstanbul’a getirmiş, tesislere götürmüş sonra tatile gönderilmiş. Bunu yaparken haber verilmesi gereken yerlere haber verilmediği için gerginlik olmuş. Ama şunu söyleyeyim, hem süre uzun oldu, Ruslar çetin pazarlık oldu, 1,5 2 milyon fazlaya geldi. Ama iyi ki geldi.
İngiltere’den bir telefon geldi Fred: Fred’e gelince, benim evimde toplantıdayız, Selahattin Bey başka bir konu için Londra’da. Ben, Mario ve Okan’la oturuyorum. İngiltere’den telefon geldi. Fred’i istiyorsanız acil gelin diye. İki saat sonra uçak vardı, ne bavulları vardı ne bir şeyleri, atladılar uçağa gittiler. O gece Manchester’da işi bitirdiler. Ekip olarak çok iyi çalıştılar. Onlara çok teşekkür ediyorum. Gece yarılarına kadar süren pazarlıklar.
Fenerbahçe cazibe merkezi olabilir: Biz 14 futbolcu aldık, 11’i milli futbolcu. Biraz tecrübeli isimler aldık. Yaş ortalamamız 26 buçuktan, 27.8’e çıktı. Biz göreve geldiğimizde ortalama yaşımız 30’un üzerindeydi ve Avrupa’nın en yaşlı üçüncü takımıydık. Bundesliga’ya iki transfer yaptık, LaLiga’ya Arda’yı yolladık, geçen sene Napoli’ye transferimiz oldu. Fenerbahçe yavaş yavaş basamak olarak görülen kulüplerden biri haline geldi. Bu çok önemli, bu devam ederse Fenerbahçe cazibe merkezi olabilir.