‘Enflasyon muhasebesi’ni istemeyen iş dünyasına tepki: Çoğunun durumu ücretli ve emeklilerden iyi
Türkiye’de her hanenin asıl dertlerinden biri haline gelen ekonomik kriz birçok kesimden vatandaşın gündelik yaşantısını da etkiliyor. 23 yıldır Tarlabaşı’nı mesken belleyen emekli Ökkeş Amca’nın da hikayesinde de bu krizin etkileri büyük.
Plastik tabureli bir çayhanede yaşam üzerine 13 dakikada anlattıkları Türkiye 100. yılı emeklisinin özeti gibi.
Tarlabaşı hakkında yazılıp çizilirken hep bir ‘tehlikeden’ bahsedilir. Seks işçiliği, uyuşturucu ve birçok gayrimeşru işle anılan semti ıslah etmek için kent planı değişikliğine bile gidildi.
Karşılıklı cumbalı evlerden birbirine uzanan çamaşır ipleri semti hala eski günlerindeki gibi gösteriyor ama semtin eskilerine göre Tarlabaşı eskisi gibi değil artık.
Tarlabaşılı Mehmet Yeralan’a göre iki sebebi var. İlki kentsel dönüşüm projesi. İkincisi ise Dolapdere’nin değişen çehresi.
Tüm bunlar olur ve mahalleli olan biteni anlamayı çalışırken 2020’de patlayan ekonomik kriz semtin yerlilerinin yerinden olmasına neden olmaya başladı.
Yeralan semtte birçok insana yardım etmesiyle tanınıyor. Oturduğumuz çay ocağında selam vereni çok. Her selam verenin de Yeralan’dan isteği “yaşayabileceği bir ev.” Gelenlerden biri babasının emekli maaşıyla ağabeyiyle birlikte yaşayan 60’ına merdiven dayayan Ayşe. Ev kirasına en çok dört bin TL ödeyebileceğini söylüyor. Diğer gelen Emine’nin tek geçim kaynağı da yaşlılık aylığı 3 bin 500 TL.
Yeralan herkese “Halledeceğiz” diyor ama gün içinde birçok insanın aynı taleple geldiğini söylüyor. Mahalleyi turlarken dört katlı eski bir binanın sahibiyle karşılaşıyoruz.
Mehmet Abi yaşlı adamın evini görmek istediğini söylüyor, dar ve dik merdivenlerden üçüncü kattaki daireye çıkıyoruz. Ev sahibi evin 1 artı 1 olduğunu söylese de iki odanın toplamı en fazla 35 metrekare. Ev eski, ama ev sahibi kendine güvenerek “Şofbeni de yeni taktırdım” diyor. Evin kirası beş bin TL, ama Mehmet Abi yabancı değil, “Dört bine de olur” diyor.
Daireden çıkıp mahalleyi gezerken Tarlabaşı’nın her tarafında ‘Suits, Apart, Rooms’ tabelalı işletmeleri görüyoruz. Mehmet Abi “Buralar eskiden evdi, şimdi her yer apart oldu” diyor.
Bu ‘apartlaşma’ birçok kişiyi ya evsiz bırakmış ya da ev bulamaz hale getirmiş. 67 yaşındaki Ökkeş Amca onlardan biri.
Mehmet Abi oturduğumuzdan bu yana ona ulaşmak için birçok kişiye telefon etti. Geçen hafta hastaneye kaldırıldığı dışında, iyi olup olmadığına dair bir bilgi yoktu. Ulaştıktan sonra yanımıza çağırdığı Ökkeş Amca oturur oturmaz başından geçenleri anlatmaya başladı: KOAH hastasıyım, geçen gün burada fenalaştım, merdivenlerde. Hastaneye kaldırmışlar. Her şeyimi de almışlar.
Ökkeş Amca Devlet Demiryolları’nda çalışırken yaşadığı bir olayın ardından hapse giriyor. SSK’sini dışarıdan ödeyip emekli oluyor. Cezaevinden çıktıktan sonra da ‘herkes’ gibi bir hayat yaşıyor. 23 yıldır Tarlabaşı’nda. Üç-dört yıldır evsiz. Çevredekiler tanıyor, çok soğuk olursa Okmeydanı Hastanesi’ne gidip orada yatıyor.
“7 bin 500 TL maaş alıyorum. Evler olmuş 8-10 bin TL. Eve çıksam nasıl geçineceğim” diyor.
Kiralar yükselirken onun da yaşı geçiyor. Emekli olduğu için herhangi bir yardım alamadığını söylüyor. Ek gelir olsun diye Balık Pazarı çevresinde mendil satıyor. Akmasa da damlar usulü, ekstra kazancı bu.
“Sokaklar güvenli değil kardeş” diyen Ökkeş Amca daha önce yıllardır yaşadığı semtte gasp edildiğini anlatıyor.
Her ayın 23’ünü heyecanla bekleyen milyonlarca biri belki, ama tutunamayanlardan. “Her şey almış uçmuş gitmiş” derken elini sallıyor.
Yatırıldığı hastanede dört gün yattıktan sonra çıkıp semtine geri gelmiş. “Başımın çaresine bakarım ben bir şekilde. Hayatta kalırım, önemli değil” diyor.
Gasp edildiği gün mendil satmak için yine Balık Pazarı’na geldiğini anlatan Ökkeş Amca’nın yaşadığı talihsizlikler bitmemiş. İBB ekipleri “Dileniyorsun” diyerek 10 bin TL ceza yazınca maaşıyla da onu ödemek zorunda kalmış.
“Geçim zor, hayat zor. Ama evi barkı olmayana geçim daha zor” diyen Ökkeş Amca gelen yardımların hepsini reddettiğini söylerken “Kimseye bağlı olmak, gebe kalmak istemiyorum” diyor.
Bazen ev arayıp bazen de her şeyden vazgeçerek hayatını sürdürmeye çalışan Ökkeş Amca çayını içip mendillerini alarak masadan kalkıyor.
Her gün böyle yaşamlarla karşılaşıp yardım etmeye çalışan Mehmet Yeralan, Ökkeş Amca gibi yaşam mücadelesi verenlerin semtte son zamanlarda arttığını söyleyip onları şöyle tanımlıyor: Yaşayan ölüler.