Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Nazi dönemini aratmayan nefret söylemleri
Nazi Almanyası'nda SS lideri olarak görev yapan ve 6 milyon Yahudi'nin katledildiği Holokost'un mimarı Heinrich Himmler'in "çok özel" olarak işaretlenen mektubu ortaya çıktı. Mektupta, Britanya topraklarındaki tek Nazi toplama kampındaki insanların öldürülmesi emri yer alıyor.
Birleşik Krallık’ın denizaşırı topraklarından olan Manş Adaları’ndaki Alderney’in tarihine ilişkin korkunç bir detay ortaya çıktı. Buna göre, Nazi Almanyası’nın önde gelen isimlerinden ve Holokost’un mimarı Heinrich Himmler’in vahşeti Manş Denizi’nin ortasına kadar yayıldı. Himmler’in Alderney toplama kampındaki insanların “ölüm emrini” verdiği mektup ilk kez Guardian tarafından yayınlandı.
Nazi işgali sırasında, Manş Adası Alderney, Hitler’in savunma projelerinden biri olan Atlantik duvarını inşa etmek için zorla çalıştırılan mahkumları barındırıyordu. Alderney’deki toplama kampı Britanya topraklarında Nazi toplama kampı olan tek yerdi. Ve kampın dört bloktan oluştuğu biliniyor. Alderney’deki toplama kampındaki katledilen insan sayısı resmi belgelere 400 olarak geçse de bunun çok daha fazla olduğuna inanılıyor.
Bu nedenle yürütülen araştırmalarda da SS lideri Heinrich Himmler’in gizli emirlerinin ilk kez ortaya çıkmasıyla farklı bir boyuta gelindi. Himmler tarafından bizzat kaleme alınan yazılı emirlerin bulunduğu dokümanlarda, resmi belgeler 400 dese de, 1000 işçinin infaz emri yer alıyordu. Holokost’un anahtar figürlerinden olan Himmler mektubunda, Alderney’deki komutanlara, mahkumlar ve işçiler eğer sorun çıkarırlarsa onları “bir an bile beklemeden” öldürmeleri talimatını veiryordu.
Birleşik Krallık, Alderney’de yaşanan katliamın boyutlarına dair bilgi ve belge sahibi olanların başvurması için bir duyuru yayınlamıştı. Birleşik Krallık’ın Holokost Sonrası Sorunlardan Sorumlu Özel Temsilcisi Eric Pickles ada hükümetiyle beraber yaşanan katliamın boyutlarını ortaya çıkarma çalışmalarını sürdürüyor. Ancak Guardian tarafından yayınlanan bu emirler, hükümetin çağrısına verilen bir cevap değildi, çünkü tanınmış tarihçi Ian Sayer, elindeki dokümanları Guardian Observer ile paylaşmayı tercih etmişti.
Bu belgeler arasında Himmler’in Alderney’deki SS inşaat tugayının komutanı Maximilian List’e yazdığı bir mektup da yer alıyordu. Himmler’in 19 Ağustos 1943 tarihli ve “çok gizli” olarak işaretlenen mektubunda şöyle deniyordu: “Bir saldırı durumunda, mahkûmlardan sorun çıkarmaya niyetli olanlara dair en ufak bir işaret olursa, derhal harekete geçin ve suçluları vurun. Eğer bundan sonrasında düzen sağlanamazsa, bir an bile gecikmeden tüm mahkumları vurun.”
Mektup, Himmler’in yüzlerce silahsız ve kötü muameleye maruz kalan kamptaki insanları öldürme talimatının hiçbir zaman kamuya açıklanmamasını sağlamak için özel emirlerle bir kurye tarafından Komutan List’e elden teslim edildi. Üçüncü Reich’in en kötü suçlarının çoğundan sorumlu olan Himmler mektupta, “O (List)bunu üç kez okuyacak ve daha sonra hiçbir kopyası yapılmadan kendisi bana geri gönderecek” diyordu.
Cambridge Üniversitesi’nde Profesör Richard Evans, Himmler’in ortaya çıkan mektuptaki emrinin, işgal altındaki Polonya’daki en ölümcül Nazi imha kamplarından biri olan Treblinka’da yaşanan mahkum isyanından doğma bir endişe olabileceğine vurgu yaptı.
Evans, “2 Ağustos 1943’te Treblinka’da bir mahkum ayaklanması yaşandı ve Himmler bundan endişe duymuş olabilir. Belki de Mayıs’taki Varşova gettosunda yaşanan ayaklanmadan da. Bu tepki Himmler için oldukça standarttı” dedi. Ancak Alman tarihi konusunda uzman olan Evans, SS şefine Ağustos ayı sonuna kadar Treblinka ayaklanmasından bahsedilip bahsedilmediğinin tam olarak kesin olmadığını da belirtti.
Daha önce yayınlanmamış belgelere göre daha kesin olan şey, Himmler’in Britanya topraklarındaki mahkumları öldürme emrini gizli tutma girişimleri. 15 Eylül 1943 tarihli ayrı bir mektup, başka bir SS subayının – Oswald Pohl – Himmler’in yaveri Rudolf Brandt’a Alderney’deki öldürme emriyle ilgili tüm evrakların imha edildiğini bildirdiğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda çok gizli olarak işaretlenen mektupta, “Bu konuyla ilgili artık herhangi bir yazılı materyal mevcut değil” deniyor.
tüm bu önlem ve gizlilik çabalarına rağmen yine de Himmler’in mektubu bir şekilde bu yıllara erişmeyi başardı. Savaşın ardından SS karargâhı yağmalanınca elden ele gezdi ve Haziran 1983’te New York’taki bir müzayedede tarihçi Sayer tarafından satın alındı.
78 yaşındaki adam, çalınan Nazi altınlarını ve savaş suçlularını takip etmesi ve savaş zamanı belgelerinin doğrulanması konusunda önde gelen bir otorite olmasıyla tanınıyor, ancak bunları hükümetin incelemesine sunmaktan rahatsızlık duyduğunu dile getiriyor. Bu rahatsızlığının sebebi olarak da hükümetin belirli bir formatta sunulmayan belgelerin “göz ardı edileceği” yönündeki tavrını gerekçe gösteriyor. Sayer o sebeple belgeleri hükümetin açık çağrısına rağmen gazetecilere sundu. Guradian’a göre Sayer, “Yıllarca çeşitli topluluklara, müzelere, yazarlara ve gazetecilere, ikinci dünya savaşı arşivimdeki belgelerin ve mektupların kopyalarını sağlayarak katkıda bulunabileceğimi düşündüm” dedi.
Auschwitz konusunda önde gelen uzmanlardan biri olan Kanada Waterloo Üniversitesi’nden Profesör Robert Jan Van Pelt, Sayer’in sunduğu belgeleri doğruladı ve “şüphesiz gerçek” olduğu sonucuna vardı. Holokost inkarcısı David Irving’in Londra davasında bilirkişi olarak görev yapan Pelt, şu anda Pickles liderliğindeki Alderney soruşturmasının bilirkişi heyetinde yer alıyor.
Sayer tarafından toplanan aynı belgeler dizisi, Nazi’nin Alderney’deki savunmasını güçlendirmekle görevli SS inşaat tugayı hakkında da iç görüler ortaya koyuyor. mektupta yer alan bir pasajda katlettikleri işçilerin çalışma ahlakı “takdir ediliyor” ve “mahkumların üretkenliği Alman işçilerinin üretkenliğine eşitti” deniliyor.