ABD seçimi öncesi ilk tartışma: İki ihtiyarın kapışmasında içerikten çok başka şeylere bakıldı
Ekvador'da çete liderinin hapishaneden kaçmasıyla başlayan şiddet olayları devam ediyor. Ülkede "iç çatışma hali" ilan edilirken Peru da kuzey sınırında olağanüstü hal ilan etti.
Emperyalizmin yüzyıllarca ve hala bir bir çizik attığı “Latin Amerika’nın Kesik Damarları” bugün de uyuşturucu kartellerinin artan tehdidiyle kanıyor. Suikastlar, kartel, cezaevi ayaklanmaları, uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama… Bu saydıklarımız bir zamanların “barış adası” olarak anılan Ekvador’un günümüzdeki yüzü.
Ağustos ayındaki seçimlere hazırlanan başkan adayı Fernando Villivencio’nun uğradığı suikast şiddetin “henüz başladığının” göstergesi gibiydi. O ay ülkede tam üç siyasi figür suikasta kurban gitti. Geçen hafta suikastların olağan şüphelilerinden Los Choneros çetesinin “Fito” lakaplı lideri Adolfo Macías’ın kaçışı da “şiddet”in ikinci perdesinin başlangıcına işaret etti.
2011 yılında yakalandıktan sonra cinayet ve uyuşturucu kaçakçılığı suçlarından 34 yıl hapis cezası alan Fito’nun Guayaquil kentinde tutulduğu cezaevinden kaçışı ülke çapındaki büyük altı cezaevinde de kargaşa yarattı. Kargaşa büyüdü ve yine Guayaquil kentinde yayın yapan bir televizyon kanalına baskın düzenlenmesiyle iç savaş çanlarının çalmaya başlamasına kadar ilerledi.
Devlet Başkanı Daniel Noboa ülkede “iç silahlı çatışma hali” ilan etti. Polislere çete üyelerini gördükleri yerde öldürme yetkisi veren bu karar halkta da büyük bir endişe yarattı. Ekvador medyası sokakların hayalet şehirlere döndüğünü yazdı. Ülkede dükkanlar kepenk indirirken Ekvador’daki şiddet sarmalı komşu ülkeleri de alarma geçirdi. El Telegrafo’da yer alan habere göre geçen yıl iç karışıklıklarla boğulan Peru Ekvador’la kuzey sınırında olağanüstü hal ilan etti.
Ülkede başlayan bu iç karışıklığın da belli başlı nedenleri var. Öncelik tabii ki gittikçe güçlenen çetelerin. Birçok çetenin bulunduğu Ekvador’da “dört büyükler” olarak dikkat çekenler: Chonero, Lobo, Lagarto ve Tigueron. Hem uyuşturucu konusunda namları yeterince kötü olan komşular hem de kara para aklamanın önünü açan dolarizasyon derken bundan sadece birkaç yıl evvel anketlerde “en güvenli ülkelerden” biri olarak görülen Ekvador suç çetelerinin cirit attığı bir ülkeye dönüştü. Ülkenin uyuşturucuların ABD ve AB’ye geçişini kolaylaştıran coğrafi yapısı ve limanları da bunda büyük rol oynadı. Çetelerin gücü öyle arttı ki hem halka hem de direkt hükümete karşı çok kolay şiddet uygulanabilir oldu. BBC’de yer alan habere göre Ekvador’da son bir yılda 7 bini aşkın cinayet işlendi. Bu cinayetlerden sadece 584’ünün faili tespit edilebildi.
Hal böyleyken başlayan bu iç karışıklık 60 günlük olağanüstü hali de beraberinde getirdi. Ekvador Silahlı Kuvvetler Ortak Komutanlığı Başkanı Amiral Jaime Vela Erazo çetelere taviz verilmeyeceğini ve geri adım atılmayacağını, müzakereye kapalı olduklarını söyledi. İçişleri Bakanı Monica Palencia ve Savunma Bakanı Giancarlo Loffredo’nun eşliğinde basın mensuplarının karşısına çıkan Amiral Erazo “Her terör örgütü askeri hedef haline gelmiştir” dedi. Çete ve güvenlik güçleri arasında artan gerilim de iç savaş endişesini zirvede tutmaya devam ediyor.
Ekvador’da çete mensupları tarafından kaçırılan üç polisin operasyonla Machala kentinde kurtarıldığı bildirildi. Ekvador polisi çete üyelerince kaçırılan üç polisin operasyonla kurtarıldığını, diğer polislerle gardiyanların kurtarılması içinde operasyonların sürdüğünü açıkladı. Ülke basınında yer alan haberlerde hapishanelerdeki çete üyelerinin 130’u aşkın gardiyanı rehin tuttuğu ve bazılarını öldürdüğü iddia ediliyor. Gardiyanların rehin tutulduğu hapishanelerden birinin Los Lobos’un başı “El Savage” lakaplı Fabricio Colón Pico’nun tutulduğu yer olması dikkat çekiyor.
Guayaquil’in bazı noktalarında ve ülkenin diğer şehirlerinde güvenlik güçleriyle silahlı kişiler arasındaki çatışmalar sürüyor. Dükkanların kepenk indirdiği Guayaquil’de Ticaret Odası Başkanı Juan Carlos Díaz-Granados, şu an için ekonominin ikinci planda olduğunu söyledi. “Öncelik güvenlik” diyen Granados, hükümetin verdikleri kararları desteklediklerini açıkladı.
Ülkenin pek çok yerinde şiddet olayları ve çatışmalar devam ediyor.
Güney Amerika ülkesinde bir çete elebaşının hapishaneden kaçmasının ardından şiddet olayları tırmanışa geçmişti. “TC Television” isimli televizyon kanalının Guayaquil kentindeki stüdyosu, canlı yayın sırasında silahlı kişilerce basılmıştı. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, yüzlerini maskeyle kapatan kişilerin, stüdyoda bulunanları rehin aldığı, spikerin cebine patlayıcı madde koyduğu görülmüştü. Görüntülerde ayrıca gruptan bazılarının, ellerindeki el bombası dahil çeşitli patlayıcıları kameraya göstermesi yer almıştı.
Bu şiddet sarmalının yeniden uluslararası basında manşetlere taşınmasının yakın zamandaki nedeni de Kasım’daki seçim sürecindeki siyasi suikastlar olmuştu.
Burada, demokrasinin bedelini yaşamlarımızla ödüyoruz.
Bu cümlenin sahibi seçimlerde öne çıkan adaylardan Fernando Villavicencio’ydu. Birçok adayın çelik yelekle gittiği mitinglere o cesur bir şekilde çetelere savaş açacağını ilan ederek katılmıştı. Ağustosta suikasta kurban gitti. Suikastı kimin yaptığına ilişkin birçok “şüpheli” vardı ancak öne çıkan seçenek yine “Los Choneros”tu, ancak suikastı “Los Lobos” isimli bir uyuşturucu çetesi üstlendi. Siyah giyen adamların elde silah çektikleri bir videoyla suikastı üstlendiklerini duyurmasının ardından ne olduysa, kökenleri Los Choneros’a dayanan Los Lobos ikinci bir video yayınladı. Bu sefer çete beyaz renk kıyafetlerle ekrandaydı ve suikastla alakaları olmadıklarını iddia ediyordu. Ardından gözler Kolombiyalı altı şüpheliye çevrilmiş, onlar da tutuldukları cezaevinde öldürülmüştü.
Villaviencio ilk değildi. Kendisi bir ay içinde öldürülen ikinci siyasetçi olmuştu.
Bir hafta sonra da bir başka siyasetçi, Pedro Briones kurşunların hedefi oldu.
Agustín Intriago, Fernando Villavicencio ve Pedro Briones Ekvador’da yükselen şiddet dalgasının siyasi kurbanları olarak ülke tarihindeki yerlerini aldı.