İngiliz medya patronu Robert Maxwell Türkiye’ye Erol Simavi ile görüşme yapmak için geldikten bir süre sonra yatıyla İspanya’nın Kanarya adalarına gidiyordu. cesedi bir süre sonra biraz şişmiş vaziyette bulundu.
Bir rivayete göre biraz fazla içmişti ve olay bir kazaydı. bazı yakınları göre ise maddi sıkıntıları olmaya başlayan medya devi intihar etmişti. daha sonra yayınlanan kitaplarda bunun bir Mossad infazı olduğu ileri sürüldü.
1991 yılında Maxwell’in bulunduğu yatının adı Lady Ghislane’di. Ghislane o günlerde 20 yaşında olan kızının adıydı. bu Ghislane yıllar sonra patlayan ve bizim bugünlerde pek tartıştığımız Epstein skandalında yanında olan ve pezevenkliğini yapıp onun için genç kızları avlayan Ghislane’di. Şu anda Ghislaine tutuklu, hapishanede. Epstein ise yıllar önce tutukluyken intihar etti. Bunun da intihar değil infaz olduğunu söyleyenler var. çünkü tutulduğu yerin bütün kameraları bozukken ve gardiyanlar da uyurken ölmüştü.
Robert Maxwell 1974 yılında İngiltere’de Maxwell vakfını kurar kurmaz Mossad tarafından İsrail’e davet edildi. İsrail’de yapılan toplantılarda ona Mossad için dünyadaki önemli gazeteleri satın alması teklifi getirildi.
Istanbul’da Erol Simavi ile hürriyet gazetesini satın almak için oturduğu görüşmenin sonuçlanmamasının bununla ilgili olup olmadığı net değil. ancak bu yönde kuşkular olduğunu da söylemeliyim.
Maxwell 1980’lerde başta Daily Mirror olmak üzere birçok gazete ve televizyon kurdu.
Mossad kendilerine karşı çıkması durumunda şantaj için kullanmak üzere Mawwell’in seks hayatını filme aldı.
Maxwell işin başında Mossad’dan bir milyar dolar almıştı. güçlenince tek bir ödemede bunun 400 milyon dolarını geri verdi. Yeni gücüne güvenerek Mossad’dan bağımsızlaşmaya çalışıyordu. Mossad ona uyarı olsun diye para akışını tamamen kesti. Güçlü medya imparatorluğu dokuz ay içinde çökme noktasına getirildi.
O dönemde yapılan anlaşmalar sonucunda İsrail’in Sovyetler Birliği’ne kazık attığı ortaya çıkınca Maxwell’in ayağına büyük fırsat geldi. İsrail’in kavgalı olduğu ülkelerle görüşen Maxwell’e ‘sorun çözücü olarak’ Moskova’ya gitmesi söylendi. Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov’la görüşen Maxwell elinde bulunan Mossad’la ilgili yüzlerce önemli belgeyi ve ajan listesini KGB’ye verdi. KGB, Mossad’ın zayıf noktalarını öğrendi. Mossad bu olaydan birkaç gün sonra Maxwell’in birçok ajanın bilgisini KGB’ye verdiğini anladı.
29 Ekim 1991 sabahı Maxwell İsrail’in Madrid Büyükelçiliğinden bir telefon aldı. Arayan ajan “Çok önemli bir davete katılman gerekiyor. Hemen Cebelitarık’a, oradan da Lady Ghislaine adlı yatla Kanarya Adaları’na gideceksin” dedi. Mossad’ın suikast timi Kidon 30 Ekim’de Fas’ın Rabat Limanı’na ulaştı. Turist kılığındaki ‘Kidon’ ekibi oradan Kanarya Adaları’na doğru yola çıktı. 31 Ekim’de Tenerife’de Hotel Mency’ye gelen Maxwell 3 Kasım’da buradan ayrıldı. 5 Kasım 1991 sabahında, Kanarya Adaları’na doğru yol alırken yata çıkan Mossad’ın suikast timi tarafından öldürüldü.
Bu iddiayı bizler İngiliz gazeteci Russell Davies’in ‘Foreign body: The secret life of Robert Maxwell’ adlı çalışmasından biliyoruz. ayrıca bir de Amerikalı gazeteci Kevin Cahill’in yazdığı (Business Age, Nisan 1993), “Maxwell neden ve nasıl öldürüldü?” başlıklı yazı var.
Diyeceğim şu ki bugünlerde Robert Maxwell’in kızı Ghislane’in Epstein’a Türkiye’den de kız getirmiş olabileceği söylentisi üzerine birçok komplo teorisi üretiliyor. Ben de ortada bir komplo teorisi olabileceğine katılıyorum, ama bu yazıyı bunun düşünülenden çok daha başka noktalarda olabileceğini göstermek için yazdım.