ABD, dünyanın en büyük lityum yatağına ev sahipliği yapıyor olabilir
Kızıldeniz'deki tansiyon yükselmeye devam ediyor. Yemen'e salı günü üçüncü kez saldıran ABD Husileri yeniden terör listesine aldı. Husiler de bir ABD gemisine saldırı düzenledi. Bölgedeki gelişmeler yardım kuruluşlarını Yemen'den çekilmeye zorluyor.
Kızıldeniz’deki gerginlik azalmadığı gibi daha da büyüyor. Husilerin Gazze’deki Filistinlilerle dayanışmalarını göstermek için kasım ayından beri Kızıldeniz’de İsrail ile bağlantısı olduğunu düşündüğü savaş gemilerine saldırması Kızıldeniz’deki ticareti etkileyince ABD ve İngiltere Husilere gözdağı vermek amacıyla Yemen’de Husi kontrolündeki bölgelere saldırılar düzenledi. Ancak Husiler Kızıldeniz’de faaliyeti durdurmak yerine ilk kez bir ABD destroyerini hedef aldı. Bunun üzerine ABD salı günü üçüncü kez Yemen’e saldırdı. Ardından Beyaz Saray’ın Husileri yeniden “terör listesi”ne aldığı bildirildi. Yemen’de faaliyet gösteren yardım kuruluşları ise baskı altında.
ABD ordusu, Husi kontrolündeki bölgelere yeni bir füze saldırısı düzenledi; bu, bir hafta içinde Yemen’deki grubu doğrudan hedef aldığı dördüncü saldırı oldu. Yetkililerin AP haber ajansına verdiği bilgiye göre, saldırılar Kızıldeniz’den başlatıldı ve bir düzineden fazla bölgeyi vurdu. Saldırı, Husilerin Aden Körfezi’nde ABD’ye ait bir gemiyi vurmasını takip etti.
Husilerin haber ajansı Saba, hedef alınan bölgelerin Hodeidah, Taiz, Dhamar, el Bayda ve Saada olduğunu söyledi. Medya grubu, İngiltere uçaklarının da saldırılara karıştığını iddia etti ancak Guardian, bu iddiaların doğrulanmadığını yazdı. ABD ordusu, güçlerinin Yemen’den ateşlenmek üzere yüklenen 14 Husi füzesini hedef aldığını ve bunların bölgedeki ticari gemiler ve ABD Donanması gemileri için yakın bir tehdit oluşturduğunu açıkladı.
ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) salı günü Husilerin Malta bandıralı ve Yunanistan’a ait dökme yük gemisi Zografia’yı vurduğunu açıkladı. Gemi mürettebatından yaralanan olmadığı, geminin saldırının ardından yoluna devam ettiği belirtiliyor. Husilerin sözcüsü Yahya Sarea grubun gemiyi hedef alma sebebinin işgal altındaki Filistin limanlarına doğru ilerlemesi olduğunu söyledi. Husilerin iddiasına göre gemi doğrudan vuruldu.
Yunan gemisine yapılan saldırıdan kısa süre sonra CENTCOM’dan yapılan açıklamada “Kızıldeniz ve çevresinde seyreden ticari gemilerle donanma gemileri için tehlike oluşturan ve Kızıldeniz’e fırlatılmak için hazırda bekleyen dört gemi savar balistik füze imha edilmiştir” dendi. Husiler Yunan kargo gemisini vurmadan birkaç gün önce de ABD’nin Kızıldeniz’deki USS Laboon destroyerine saldırı girişiminde bulunmuştu. Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby salı günü gazetecilere “Savaş peşinde değiliz, krizin büyümesini istemiyoruz. Ama Husilere karşı savunma yapmaya ve saldırılara uygun şekilde karşılık vermeye devam edeceğiz” dedi.
Kirby Amerikan ve İngiliz saldırı uçaklarının geçen hafta perşembe ve cuma günleri düzenlediği saldırılarda yaklaşık 150 adet hassas güdümlü bomba ve füzeyle 60’tan fazla yeri hedef almasını “Saldırı Husilerin saldırı kabiliyetlerini azaltmak amacıyla gerçekleştirildi ve iyi bir etki yarattığına da inanıyoruz” diyerek savundu. Ne var ki yapılan bombardımanlar Husilerin saldırı kapasitesinin yaklaşık dörtte birini etkiledi. ABD ordusunun emekli Yemen Ataşesi Adam Clements NYT’ye yaptığı değerlendirmede “Yalnızca hava operasyonlarıyla yapabilecekleriniz sınırlıdır” diyerek Husilerin Suudi Arabistan ile girdiği yaklaşık 10 yıllık hava savaşında hayatta kaldığını söyledi.
Amerikan basınına göre ABD’ye ait savaş uçakları Husi hedeflerini tespit etmekte zorluk yaşıyor. Çünkü ABD’li yetkililere göre hem Amerika hem de Batılı müttefikleri son yıllarda Husilerin askeri üslerinin yerleri hakkında bilgi toplamaya zaman ve kaynak ayırmayı bırakmış. Husilerin silah, teçhizat ve malzeme taşımada ve bu işleri gizliden gizliye yapmakta beceri geliştirmesi de Amerika’nın işini zorlaştırıyor.
ABD yönetimi Yemen’de Husiler olarak bilinen Ensarallah grubunu Kızıldeniz’deki saldırıları nedeniyle yeniden “yabancı terör örgütleri” listesine aldı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Husilerin terör listesine eklenmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı.
Sullivan açıklamasında Husilerin Kızıldeniz’deki gemi ticaretini aksatan saldırılarının Amerikan personelini de tehlikeye attığını, hem ABD yönetiminin hem de uluslararası kamuoyunun bu saldırılara ortak tepki verdiğini söyledi. ABD’li bürokrat “ABD devam eden bu saldırılara karşılık olarak Husiler olarak da bilinen Ensarallah’ı Küresel Özel Terör Örgütü listesine ekledi” diyerek Kızıldeniz’deki saldırılarını sona erdirmesi durumunda Husilerin listeden hızla çıkarılabileceğini belirtti.
Husilerin terör listesine 30 gün sonra ekleneceğini de belirten Sullivan bu değerlendirmeyi “Yemen’deki insani durumun daha da kötüleşmemesi için” yaptıklarını vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada “Husiler faaliyetlerinden dolayı sorumlu tutulmalıdır ancak bu Yemenli sivillere mal edilmemelidir. ABD Dışişleri Bakanlığı eylemlerini gerçekleştirirken Yemen halkına olası etkileri azaltmak için önemli adımlar atacak” dedi. Bu çerçevede gıda, ilaç, yakıt tedariki, kişisel gelirler iletişim ile liman ve havaalanı operasyonları için özel lisanlar üzerinde çalışıldığını aktaran Blinken, bunların Hazine Bakanlığınca açıklanacağını duyurdu.
Husiler Donald Trump yönetiminin son günlerinde yabancı terör örgütleri listesine eklenmişti. Ama sonra ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 16 Şubat 2021’den itibaren geçerli olmak üzere Yemen’de Husiler olarak bilinen Ensarallah örgütünü yabancı terör örgütleri listesinden çıkardıklarını duyurmuştu. Kararın Yemen’de insani durumun son derece kötüleşmesi nedeniyle alındığı belirtilmişti.
Husiler, Aden Körfezi’ndeki Amerikan gemisi “Ginco Picardie”yi “bir dizi uygun deniz füzesiyle doğrudan vurarak” hedef aldığını duyurdu. Husilere bağlı Yemen Silahlı Kuvvetleri’nden konuya ilişkin açıklama geldi.
Açıklamada “Deniz kuvvetlerimiz Aden Körfezi’nde Amerikan gemisi Ginko Picardie’ye uygun sayıda deniz füzesi ile hedefleme operasyonu gerçekleştirdi ve hedef doğrudan vuruldu” dendi. Ayrıca Husilerin “Yemen’in meşru savunma hakkı dahilinde ve ezilen Filistin halkını desteklemeye devam ederek Arap Denizi ve Kızıl Deniz’deki tüm tehdit kaynaklarını hedef almaktan çekinmeyeceği, Amerikan ve İngiliz saldırılarına cevabın kaçınılmaz olarak geldiği, yeni bir saldırının cevapsız ve cezasız kalmayacağı” kaydedildi.
Yemen hükümeti, ABD’nin ülkede Husiler olarak bilinen Ensarullah Hareketi’ni “yabancı terör örgütleri” listesine almasını memnuniyetle karşıladı. Ülkenin resmi ajansı SABA’da yer alan hükümet açıklamasında “ABD’nin Husileri ‘küresel bir terörist grup’ olarak tanımlama yönünde aldığı kararı memnuniyetle karşılıyoruz” ifadesi kullanıldı.
ABD’nin kararının Yemen hükümetinin kararıyla uyumlu olduğuna işaret edilen açıklamada “ABD’nin bu tanımlaması Yemen hükümetinin uluslararası topluma, Yemen halkını bu terörist milislerin baskısından ve terörizminden korumak için ciddi adımlar atması yönündeki sürekli çağrısına yanıt olarak geldi” dendi.
Açıklamada örgüte “terör eylemlerine son vermesi, İran’a bağlılıktan vazgeçmesi, Yemen ve bölgenin güvenlik ve istikrarını korumaya yönelik barış girişimlerini kabul etmesi” çağrısı yapıldı.
Yardım kuruluşları ABD ve İngiltere’nin saldırılarından sonra Yemen’deki operasyonlarını askıya almaya başladı. Bu Körfez ülkesinde faaliyet gösteren 23 yardım kuruluşundan oluşan koalisyon tansiyonun yükselmesinin Yemen’deki milyonlarca insanın yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiği ve kritik hizmetleri sunma kabiliyetlerini daha da tehlikeye atacağı uyarısı yaptı.
Yemen nüfusunun yaklaşık üçte ikisini oluşturan 21 milyon insan hayatta kalabilmek için yardıma muhtaç. Yemen’de 700 çalışanı olan Save the Children bölgedeki en büyük yardım kuruluşlarından biri. Ama açıklamasına göre o da faaliyetlerini gözden geçiriyor. Örgütün Yemen sözcüsü Shannon Orcutt The Guardian’a “Partnerlerimizden bazıları personel güvenliği konusunda endişeli oldukları için hizmetlerini durdurmaya başladı bile” diyor.
Save the Children’ın Norveç Mülteci Konseyi, Saferworld ve Relief International ile imzaladığı ortak bildiride İngiltere ve ABD’ye Husilere karşı “askeri seçenekler yerine” diplomasiye öncelik vermeleri çağrısı yaptı. Açıklamada “Siviller ve sivil altyapı korunmalı, insani yardımın güvenli ve engelsiz bir şekilde ulaştırılması garanti altına alınmalı. Daha geniş bir perspektiften konuşacak olursak hayat kurtarmak ve bölgede istikrarsızlığın artmasını önlemek için Gazze’de acil ve süreğen ateşkes çağrımızı tekrarlıyız” dendi.
Uluslararası Kurtarma Komitesi’nden Jared Rowell Yemen’e gönderilen acil sağlık malzemesi eksikliği birkaç ay daha devam ederse çok sayıda Yemenlinin “hayat kurtaran yardımlardan mahrum kalacağını” belirtiyor.
Londra merkezli Royal United Services Enstitüsü’nden yardımcı araştırmacı Baraa Shaiban ABD ve İngiltere’nin Husileri hedef almasının Yemenlileri “yeniden travmatize ettiği” uyarısı yaptı. Sekiz yıl önce başlayan savaştaki alarm halini hatırlayan Yemenlilerin bir kez daha travmatize olduğunu söyleyen Shaiban “Bu onlara her şeyin 2015’te nasıl başladığını, bu saldırıların nelere yol açabileceği korkusunu hatırlattı. Hissettikleri endişe şu: Yine bir çatışmanın ortasında mı kalacaklar?”