Coldplay çevre duyarlılığında sanatçılara örnek oluyor
Prof. Dr. Aytuğ Altundağ: “Eskiden kulak çınlamasını ileri yaşlarda görürdük. Son yıllarda kulaklıkla yüksek sesli müzik dinleyen ya da bilgisayar oyunu oynayan gençlerde de bu soruna sık rastlıyoruz.”
“Kulaklarınıza iyi bakmak ne yazık ki bir sorun çıkana kadar aklınıza gelmeyen bir şey. Yaklaşık 10 yıldır kulak çınlamam var ve kulaklarımı korumaya başladığımdan beri daha da kötüleşmedi. Ama keşke bunu daha önce düşünseydim.” Coldplay’in solisti Chris Martin 2012’de verdiği bir röportajda böyle diyordu. “Keşke daha önce” derken aslında ergenlik dönemini işaret ediyor. Çünkü kulak çınlamasının nedeninin o dönemde dinlediği bangır bangır müzik olduğuna inanıyor.
Peki yüksek ses gerçekten de kulak çınlaması yapar mı? Evet, yüksek ses seviyelerinin kulağa kalıcı olarak zarar verdiği pek çok çalışmayla kanıtlandı. Üstelik sadece fabrikalarda ya da savaş bölgelerindeki değil, konser salonlarında, gece kulüplerinde ve stadyumlardaki yüksek ses de işitme kaybına, kulak çınlamasına yol açabiliyor. Hatta bir Danimarka çalışmasına göre evin yakınındaki trafik sesine sürekli maruz kalmak ile kulak çınlaması arasında bile pozitif ilişki var.
Yüksek sese bağlı kulak çınlamasının şiddeti, uygun tedaviyle zamanla azalsa da ömür boyu devam edebiliyor. Chris Martin de kronik kulak çınlaması yaşayanlardan. Mücadele için özel tasarlanmış kulak içi tıkaçlar kullanıyor. Youtube’da yer alan bir söyleşisine bakılırsa kulak çınlamasıyla yaşamaya uyum sağlamış gibi: “Önemli olan bu konuda çok fazla panik yapmamak. Çınlama vücudunuzun bir yerinden gelen ses. Bununla yaşamayı öğrenebilirsiniz. Dünyanın sonu değil.”
Ancak uzmanlara göre kulak çınlamasıyla yaşamaya alışmak, özellikle sorunun başladığı ilk yılda o kadar da kolay olmuyor. Komşunuzdaki tamir, trafikte duyduğunuz korna, bir arabanın alarmı gibi dış sesler genellikle geçicidir ve onlardan kaçınmanın yolunu bir şekilde bulabilirsiniz. Fakat şiddetli formlardaki kulak çınlaması kendini sürekli hissettirir. Bu nedenle konsantre olmayı, başkalarıyla konuşmayı, uzanıp uyumayı neredeyse imkânsız hale getirir. Bu da zamanla hastaların depresyon ve anksiyete sorunlarıyla karşılaşma ihtimalini artırır. Örneğin geçen yıl yapılan bir araştırma, kulak çınlaması yaşayanların yaklaşık yüzde 40’ında daha yüksek depresyon ve anksiyete seviyeleri buldu.
Neyse ki kulak çınlamasını azaltan, hastaların yaşam kalitelerini düzelten bazı tedavi yöntemleri var. Dünya çapında yaklaşık 749 milyon insanı etkileyen kulak çınlaması hakkında merak edilenleri Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Aytuğ Altundağ ile konuştuk.
Kulak çınlaması sorunuyla sık karşılaşıyor musunuz?
Evet, özellikle son 5-10 yılda… Üstelik kulak çınlamasını eskiden ileri yaşlarda görürdük. Son yıllarda yaş ortalaması düştü. Artık daha fazla genç hastayla karşılaşıyoruz. Kulak çınlaması günlük hayatı çok olumsuz etkileyen bir sorun. Kişi özellikle sessiz bir ortamdaysa kulaktaki seslere daha fazla dikkat kesiliyor ve konsantrasyonu çok bozuluyor. Çınlama benzer şekilde uykuya dalmayı da engelleyebiliyor. Bütün bu olumsuzluklar kişinin sosyal sorunlar yaşamasına, hatta depresyona girmesine yol açabiliyor.
Kulak çınlamasını hastalar genellikle nasıl tarif ediyor?
Uğultu, makine sesi, cırcır böceği sesi, zil sesi, rüzgâr sesi, kulakta basınç, su sesi, ıslık sesi, hafif çınlama, zonklama, tıslama… Çok farklı şekillerde tarif edebiliyorlar. Duyulan ses bazen yüksek tonlu da olabiliyor. Bazı hastalar ise çınlamayı müzikal tonlarda algılıyor. Fakat bu nadiren görülen bir durum.
Peki sebepleri neler?
En sık karşılaştığımız sebepleri şöyle sıralayabilirim:
📍 Kulak yaşlanması: Yaş ilerledikçe kulakta işitme kaybı başlar ve beyin çınlama sesi üretebilir. O nedenle çınlama varsa ilk yapılması gereken şey işitme testi yapıp kulağın fonksiyonunu değerlendirmek olmalı.
📍 Yüksek sese maruz kalmak: Askerlik görevi sırasında silah sesi, dış ortamlarda gürültü kirliliği, gece kulüplerinde 120 desibelin üzerinde sese maruz kalmak, kulaklıkla uzun süre yüksek sesle müzik dinlemek veya bilgisayar oyunu oynamak… Bunlar akustik travma yaratarak kulak çınlamasına neden olabiliyor.
📍 Diş sıkma: Özellikle ortodontik sorunları olanlarda, A tipi kişilik dediğimiz aceleci, rekabetçi, başarı odaklı kişilik özellikleri gösterenlerde ve genetik yatkınlığı olanlarda diş sıkma sık görülür. Diş sıkma problemi, çene ekleminden kulaktaki salyangoz bölgesine kadar olan alanda mekanik ve elektriksel enerji yükünü artırır. Bu etkileriyle ciddi bir kulak çınlaması sebebi olabilir. O yüzden de çınlama şikâyeti yaşayan hastaların diş sıkma öyküsünün olup olmadığı, çene-diş muayeneleri çok önemlidir.
📍Boyun problemleri: Modern yaşamın sıklaştırdığı sorunlardan biri olan boyun düzleşmeleri, boyun fıtıkları ve boyun hareketlerinin kısıtlılığı kulak çınlaması yapabilir. Özellikle masa başında uzun saatler vakit geçirmemiz, cep telefonuna başımız öne eğik şekilde bakmamız omurganızın boyun kısmında sorunlara yol açıp çınlama nedeni olabilir.
📍Kulak kirleri (buşon): Hem çocuklarda hem de erişkinlerde gözden kaçmaması gereken kulak çınlaması sebepleri arasındadır. Hastalar bu tür çınlamayı genellikle “Hocam, gürültülü bir ortama girdiğimde, mesela maça veya bir konsere gittiğimde kulağımda çınlama oluyor” diye tarif eder. Özellikle gürültülü ortamlarda tetiklenen kulak çınlamasında dış kulak yolunda tıkanıklık yapan bir kirin olup olmadığı kontrol edilmeli.
📍 Bazı hastalıklar ve ilaçlar: Damar tıkanıklıkları, damarda genişlemeler, yüksek tansiyon, psikiyatrik hastalıklar, vitamin-mineral eksiklikleri ve beyin tümörleri çınlama bulgusu verebilir. Çınlama bazen kullanılan bir ilacın yan etkisi de olabilir.
Kulak çınlaması dışarıdan duyulabilir mi?
Kulak çınlamasının objektif ve subjektif olmak üzere iki türü var. Objektif kulak çınlamasında hastanın duyduğu sesi, stetoskopla yaklaştığında doktor da duyar. Bu tür dışarıdan duyduğumuz kulak çınlamalarına özellikle damarsal problemleri olan hastalarda sık rastlarız. O sesi üfürüm şeklinde duyarız.
Çınlama sesini sadece hasta duyuyorsa buna subjektif kulak çınlaması diyoruz. Kulak hastalıklarından diş problemlerine kadar pek çok hastalık subjektif kulak çınlaması nedeni olabilir.
Bir hasta kulak çınlaması şikayetiyle size geldiğinde onu nasıl değerlendirdiğinizi aşama aşama anlatabilir misiniz?
Öncelikle otoendoskopik muayeneyle dış kulak yolunu ve kulak zarını mutlaka kamerayla görüntülüyoruz. Gerekirse mikroskop altında bakıp kulak yolunu inceliyoruz. Ardından detaylı öykü almak için hastaya “Ne kadar süredir kulak çınlaması yaşıyorsunuz?”, “İlk oluştuğu zamanı hatırlıyor musunuz?”, “Duyduğunuz ses şunlardan hangisine benziyor: Makine sesi, cırcır böceği sesi, rüzgâr uğultusu, tiz bir şırıltı…” gibi sorular yöneltiyoruz.
Hasta öyküsünü öğrendikten sonra ağız-çene muayenesi yaparak diş sıkma sorununun olup olmadığına bakıyoruz. Bir sonraki aşamada boyun muayenesiyle boyun hareketlerini kontrol ediyoruz. Son aşamada mutlaka işitme testi yapmak gerekiyor. Çünkü hastanın fark etmediği, konuşma frekansları dışında yüksek frekanslarda da bir işitme kaybı olabilir.
Bu arada işitme testi mutlaka bir işitme kabini içinde odyolog veya odyometrist eşliğinde yapılmalı. Telefon aplikasyonlarıyla veya bilgisayar ortamında yapılan işitme testleri güvenilir sonuçlar vermez.
Son olarak tanı konusunda şüphede kaldığımız durumlar varsa boyun filmi veya beyin MR’ı isteyebiliyoruz.
Kulak çınlamasının tedavisi nasıl yapılıyor?
Tedavi altta yatan sebebe göre düzenleniyor. Örneğin sebep diş sıkma ya da boyun fıtığıysa buna yönelik tedavi veriliyor. Sebep bazı mineral ve vitaminlerin eksikliğiyse bunlar dışarıdan takviye ediliyor. Eskiye göre çınlama nedenleri daha çok ortaya koyulabildiği için tedavi başarısı ciddi oranda yükseldi.
Kulak çınlamasında bazen düzeltebileceğimiz fiziksel bir sebep bulunamadığı için özel bir tedavi yöntemi de olmuyor. Bu durumda maskeleme dediğimiz tedavi devreye giriyor. Maskeleme tedavisi kabaca çınlamanın ‘beyaz gürültü’ adını verdiğimiz başka bir sesle nötrlenmesidir. Bunun için önce işitme testiyle hastanın çınlamasının şiddetini ve frekansını buluyoruz. Elimizdeki matematiksel değerlere göre çınlama sesini işitme cihazı ya da evde dinlemeyi önerdiğimiz müzik programlarıyla nötrlemeye çalışıyoruz. Maskeleme tedavisi, kişilerin konsantrasyonu, psikososyal durumu ve kendisini diğer seslere adapte edebilmesi açısından çok önemli bir tedavi tekniği.
İki radyo kanalı arasındaki frekansta oluşan ses de bir maskeleme tedavisi sayılıyor, değil mi?
Evet. Radyo, işitme cihazı, bir saatin tıkırtısı, bilgisayardan bir ses açmak gibi farklı yöntemlerle beyaz gürültü sesi oluşturulabilir. Ama maskeleme tedavisini kişiye özel tasarlamak lazım. Herkesin duyduğu ses birbirinden farklı. O nedenle çınlama sesinin hangi desibel aralığında, hangi şiddette olduğunu belirleyip ona uygun bir maske sesi vermek gerekiyor.
Kulak çınlamasından korunmak için önerileriniz neler?
Her şeyden önce çınlama hafife alınmaması gereken bir belirti. “Neden çınlıyor?” sorusunun yanıtını bulmamız lazım. Mesela yüksek tansiyonda da çınlama görülebilir. O nedenle çınlamanın bir hastalık olmadığı, bir bulgu olduğu ve altta yatan nedenin ortaya konulması gerektiği bilinmeli.
Kulağımızda çınlama olmaması için ilk kural ise şu: Çok gürültü ortamda bulunmayın, aşırı yüksek sesle müzik dinlemeyin. Aşırı gürültü iç kulaktaki duymamızı sağlayan tüylü hücrelerde ölüme yol açıyor. Ne yazık ki bu hücreler kendi kendilerini yenileyemiyor. Tüylü hücreler zarar gördüğünde de beyin bir çınlama sesi üretmeye başlayabiliyor. Bu hücrelerinizi erken yaşta kaybetmek istemiyorsanız aşırı gürültüden uzak durun. Mesleğiniz aşırı gürültüye maruz kalmanızı gerektiriyorsa gürültü gideren kulaklık, tıkaçlar gibi koruyucular kullanın.
Kulaklıkla müzik dinlerken ya da oyun oynarken ses yüksekliğini orta seviyelerde tutun, tehlikeli seviyelere çıkmayın. Özellikle gençler ve çocuklar bu konuda çok dikkatli olmalı. Telefonların çoğunda maksimum sesi sınırlayan ayarlar var. Bu ayarlar aktive edilebilir.
Kulaklıkla müzik dinleme süresi de çok önemli. Gençler saatlerce kulaklıkla müzik dinleyebiliyor. Özellikle 45 dakika kulaklık kullanımından sonra en az 15 dakika mola vermek gerektiği unutulmamalı.
İşitmeyi algılayan tüylü hücrelerde oluşan bozukluklar çınlamaların önemli bir kısmına neden olur. Uzun süreli gürültüye maruz kalmak dışında iç kulak basıncının arttığı Meniere hastalığında ve ileri yaşlarda görülen işitme kayıplarında da tüylü hücrelerdeki bozukluklara bağlı çınlama gelişebilir. Dolayısıyla bu grupta yer alan kişiler hem işitmenin korunması, işitme kaybının ilerlememesi hem de çınlama riskinin azaltılması için takipleri aksatmamalı.