Dinozorlar asteroidle yok olurken kuşların çoğalmasını aynı felaket mi sağladı?
Kyle Atkins-Weltman birkaç yıl önce yüksek lisans yaptığı dönem bir okul projesi için dinozor fosillerini incelerken bazı tuhaflıklar fark etti. Kyle'ın dikkati, yeni bir dinozor türü keşfetmesine vesile oldu.
Yüksek lisans yaptığı dönem okul projesi için “Cehennemden gelen tavuk” olarak bilinen kuş benzeri bir dinozor olan Anzu wyliei’ye ait olduğuna inanılan kemikleri incelemeye koyulan Kyle Atkins-Weltman, bir fosil koleksiyoncusundan 5 bin dolara bir Anzu’ya ait olduğu düşünülen uyluk kemiği, kaval kemiği ve metatarsal kemikler almış. Araştırmacılar bu kemikleri Montana, Kuzey Dakota, Güney Dakota ve Wyoming’i kapsayan, birçok dinozor fosilinin keşfedildiği Hell Creek Formation’da bulmuş.
Anzu fosilleri ilk olarak 2010’lu yılların başında bulunmuştu. Bu dinozor türü insan boyutunda tavuğa benzediği için bilim insanları “Cehennemden gelen tavuk” lakabını takmıştı.
Kemikleri inceleyen Kyle bunların beklediğinden daha küçük olduğunu fark etmiş. Bu kemiklerin genç bir Anzu’ya ait olabileceğini düşünerek, fosilleri daha detaylı incelenmesi için bir anatomi profesörüne göndermiş. Birkaç ay sonra sonuçlar eline geçince Kyle’ın kalbi küt küt atmış çünkü kemikler bir Anzu’ya ya da bilinen herhangi bir dinozor türüne ait değil. Yüksek lisans öğrencisi olan Kyle yeni bir tür keşfetmiş.
Şu anda Oklahoma Eyalet Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Kyle, Anzu’ya benzeyen ama ondan daha küçük olan, kuş benzeri bir tür olan Eoneophron infernalis’in keşfini geçen hafta resmen duyurdu. Bir kere Kyle’ın satın aldığı kemikler sandığı gibi genç bir Anzu’ya değil, yetişkin ya da en azından yetişkinliğe yakın bir Eoneophron infernalis’e aitti.
Araştırmacılar Eoneophron infernalis’in de Anzu gibi uzun pençeleri ve bacakları, dişsiz gagaları, tüylü vücutları ve kısa kuyrukları olduğunu düşünüyor. Ancak Eoneophron infernalis, 90 cm’den daha uzun ve 72 kilo civarındaydı, yani Anzu’dan 60 cm daha kısa ve aşağı yukarı 180 kilo daha hafifti.
28 yaşındaki Kyle Washington Post’a verdiği demeçte üniversiteye giderken yeni bir tür keşfetmek ve bu türü isimlendirmek gibi bir beklentisinin olmadığını söyledi. Anatomi ve omurgalı paleontolojisi üzerine çalışan Kyle, “Yaşananları algılanan gerçekten en az iki-üç günümü aldı çünkü her şey çok tesadüfi oldu. Bir ‘evreka’ anı değildi belki ama ‘Bu garipmiş’ ile çıktım yola” diye anlattı.
Tabii her şey tesadüf sayılmaz. Bir kere Kyle kendini bildi bileli dinozorlara ilgiliymiş. Çocukken ağlamasını durdurmak için dinozor resimlerinin gösterilmesi yetiyormuş. Ya da Jurassic Park’ı izleyenlerin büyük bir kısmı insanların tarafını tutarken Kyle dinozorların tarafını tutuyormuş. İşte bu tutkuyla çıkmış yola ve Ocak 2020’de Kansas Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparken dokuz dinozor türünü araştırmak için bu projeye atılmış.
Genelde yeni bir tür keşfedenler profesyonel araştırmacılar olsa da Kyle son yıllarda bunu başaran ilk öğrenci değil. Geçen yıl Alabamalı bir genç de ailesinin arazisinde daha önce bilinmeyen bir balina türünü keşfetmişti. Tennessee’de de üniversite öğrencisi iki genç yeni bir kerevit türü tespit etmişti. Yine geçen yıl Montana Eyalet Üniversitesi, bir öğrencinin yeni bir dinozor türünün keşfinde yardımcı olduğunu duyurmuştu.