Japonya’da evliliklerin yüzde 68'i tamamen aseksüel. Güney Kore’de her üç yetişkinden biri bir yıldan uzun süredir cinsel ilişkiye girmiyor. Batı'da da durum farklı değil. Tüm dünyada seks iştahı azalıyor!
Yine bir Sevgililer Günü, seksi iç çamaşırları (çok rahatsız olsalar da), kokusuz kırmızı güller (çok pahalı olsalar da) ve zoraki romantizm dolu yemekler çiftleri bekliyor. Normal şartlarda Sevgililer Günü planları bu romantik girizgâhtan sonra alevli bir seksle doruğa tırmanır. Ancak son bir kaç senedir yavaştan çiftleri etkilemeye başlamış olan bir trend bu sene Sevgililer Günü planlarına tuz biber ekecekmiş gibi duruyor. Tüm dünyada seks iştahı azalıyor.
Durum düşünülenden daha vahim! Japonya’da evliliklerin yüzde 68’i tamamen aseksüel, öyle ki hükümet düşen doğum oranını tersine çevirmek için stratejiler oluşturuyor. Güney Kore’de her üç yetişkinden biri bir yıldan uzun süredir cinsel ilişkiye girmiyor. Ülkede, aktif olarak bekar yaşamı seçen on binlerce kadının takip ettiği bir boykot hareketi bile var: “Flört etmeye hayır, seks yapmaya hayır, evliliğe hayır ve çocuk doğurmaya hayır.”
Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avustralya ve Birleşik Krallık da aynı durumda. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin araştırmaları ülkemizde pandemi sonrasında her iki çiftten birinin aseksüel evliliğe doğru gittiğini gösteriyor. Ancak bu istatistiklerin arasına öyle bir ülke ekleniyor ki, alarm zilleri gerçekten çalmaya başlıyor. Artık romantizmin ve ‘French Kiss’in ana vatanı, aşk şehri Paris’in ülkesi Fransa da cinselliğe ilgisini kaybediyor.
Hep ekonomik durgunluktan bahsedecek değiliz ya. Yeni bir araştırmaya göre Fransa kendi “seks durgunluğunun” tam ortasında. Libération gazetesi 18-69 yaş arasındaki Fransızlar’ın dörtte birinin geçen yıl hiç seks yapmadığı haberini verdi. Rakamlar Fransız Kamuoyu Enstitüsü’nün (IFOP) bir anketine dayanıyor ve klişeleri yerle bir ediyor.
Fransızlar 1970’lerden bu yana hiç olmadığı kadar az seks yapıyor. Öyle ki 2006 yılında 18 ila 24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 5’i hiç seks yapmadığını söylerken bu oran şimdi yüzde 28’e çıkmış.
Fransa’nın aşk ve sekse dair şöhreti azalırken insanın aklına şu soru geliyor : Dünya seks yapmayı neden bırakıyor? Uzun yıllar erkeklerin her yedi saniyede bir seks düşündüğüne inanılıyordu; bu da uyanık olunan 16 saatte toplam 8 binden fazla seks düşüncesi anlamına geliyordu.
Oysa Journal of Sex Research’de yayınlanan bir araştırma erkeklerin seks hakkındaki ortalama düşünce sayısını günde 19 olarak bulmuş. Bunu yemek ve uyku takip ediyor:) Aynı araştırmaya göre kadınlar günde 10 kez seksi düşünüyor.
Kolektif bir depresyon mu yaşıyoruz? Sorumlusu modern yaşam mı? Seks için çok mu yorgunuz? Yoksa sosyal medyanın sürekli empoze ettiği erotizm bizi bıktırdı mı? Hani Covid sonrası bebek patlaması yaşanacaktı, onun yerine evcil hayvan sahipliğinde büyük bir artış oldu. Acaba karı kocanın arasında yatan golden retrieverlar ilişkilerdeki aksiyon eksikliğinin suçlusu olabilir mi? O halde köpekleri yatağa almamak bir çözüm olabilir mi?
Bu sebeplerin hepsi bir rol oynasa da araştırmalara bakarsak gerçek suçlu teknoloji. Woody Allen’ın 1973 yapımı fütüristik komedisi Sleeper’da cinsel doruğa hızla ulaşmayı sağlayan distopik cihaz “orgazmatronun” yerini internet aldı. Çiftler tabletleri ve akıllı telefonları ile yatak odasında Twitter ve Facebook kullanıyor, e-postalarını yanıtlıyor. Çoğu baş başa kalmak yerine sosyal medyada gezinmeyi, video oyunları oynamayı, dizi izlemeyi tercih ediyor. Yani ekranlar bizi birbirimizden uzaklaştırıyor.
Bu durumda Sevgililer Günü yemeğini takiben yatak odasını değil, oturma odasını ve Netflix’i tercih ediyoruz. Diğer taraftan artık solo zevkler de aldı başını gidiyor. Her an ulaşılabilir porno kültürü hem gerçek seksten beklentileri abartıyor, hem de daha az çaba! (çaba= yemekti, sohbetti, üstelik yatak odasında sonuçlanacağı belli olmayan buluşmalar) harcayıp daha fazla zevk alabilmeye alıştırıyor. Seks oyuncaklarının, özellikle de kadınlar için, internetten satışlarında patlama yaşanıyor.
Cinselliğin kişiye hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyi geldiği bilimsel olarak kanıtlandığına göre endişeler, depresyon ve saldırganlık cinsel yaşamın yokluğu nedeniyle yükseliyor olabilir mi? Ne de olsa seks sırasında kişinin ruh halini iyileştirmeye yardımcı olabilecek endorfinler ve diğer çeşitli iyi hissettiren hormonlar salgılanıyor. Bu nedenle, uzun süre seks yapılmaması, bu tür hormonların daha az üretilmesi depresyona, uyku bozukluklarına, stres ve kaygının artmasına neden olabiliyor. Yani gece yarısı yatakta iklim krizini ve kutup ayılarını düşünmekten uyuyamıyorsanız çözüm seks olabilir:)
Sonuçta her ne kadar uzmanlar ‘Ne sıklıkta seks yaptığınız değil, kalitesi önemli’ hatırlatması yapıyorsa da çiftlerin Sevgililer Günü romantizminden sonra dizi izlediklerini düşünmek biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Netflix’de ‘Outlander’ seyretmek yerine aşkı ve tutkuyu kutlayın. Yatak odasında yeni şeyler deneyin. Farklı pozisyonlar, roller veya fanteziler keşfedin. Unutmayın, Sevgililer Günü sevgilinizle aranızdaki bağı güçlendirmenin ve ilişkinizdeki erotik yönü keşfetmenin mükemmel bir fırsat. Yoksa bu gidişle kırmızı seksi iç çamaşırları yerini yası simgeleyen siyahlara bırakacak, uyarmadı demeyin!