CHP’de yeni tüzük kabul edildi: Örgüt denetiminde önseçim, üç dönem kuralı, kadın kotası…
Usulen yapılması gereken basit bir mali soruşturmanın ele alınış şekli itibariyle içi boş bir gürültüyle başladığı ve bu yüzden anlaşılmaz hale geldiği bir olay var önümüzde.
Basın yayın ve siyaset açısından yaşadığımız döneme ‘hakikat ötesi çağ’ dendiği malum. Geniş kitleler hoşlarına giden yalanı gerçeklere yeğ tutabiliyor. Düz dünyacılar, ‘uzaya hiç çıkılmadı’ diyenler, tüm olayları uzaylılara bağlayanların altın çağındayız.
Önümüzdeki seçim yaklaşırken yaşadığımız son tartışma Türk milletini hakikat ötesi çağla imtihan edecek görünüyor. Usulen yapılması gereken basit bir mali soruşturmanın ele alınış şekli itibariyle içi boş bir gürültüyle başladığı ve bu yüzden anlaşılmaz hale geldiği bir olay var önümüzde. Seçime hiçbir etki yapmayacak olayı özetleyelim.
Malum, 14 Mayıs seçim koşusunun son düzlüğü meşhur montaj videonun hararetiyle geçmişti. 31 Mart yerel seçimlerinde heyecan eksik derken dün gece istisnasız tüm ulusal siyaset programlarına ‘para kulesi’ videosu damga vurdu. Tek bir iktidar yanlısı ya da muhalif yayın tartışmadan muaf olmak istemedi. Demem o ki takip etmiyor olsanız da eminim bugün maruz kalacaksınız.
Konu AK Parti taraftarlarının önceki gece videoyu sosyal medyada çevirmeye başlamasıyla kamuoyuna açıldı. Adı geçen bazı CHP’liler saydıkları paralarla bir masanın üzerine kule yapıyordu. Tartışmanın başı AK Partililer açısından pek de verimli geçmedi. Konunun hakikatlerin konuşulamadığı bir gürültüyle ele alınması da o yanlış sunumla ilgiliydi.
Videonun 2023’teki CHP kurultayında delege satın almak için ayrılan paraların CHP İstanbul il başkanlığında sayıldığı sırada çekildiği söyleniyordu. Yazılanlara göre para ‘kara para’ydı. CHP kolay bir yanıt verdi: Görüntüde Seyrantepe’deki İstanbul il başkanlığı binasının satın alınması için ödenen para sayılıyordu. Tarih 2023 değil, 2019’du. Ofis CHP il başkanlığı değil, mal sahibinin avukatının ofisiydi.
Akabinde yeni sorular geldi. Bu kadar para nasıl nakit ödenebilirdi? Hele 7 bin liranın üzerindeki tüm alışverişin banka yoluyla yapılması bir yasal zorunluluk olarak ortadayken… Ama burası Türkiye; 8 bin liraya koltuk alsanız parayı banka yoluyla (pratikte pek uygulanmasa da) ödemek durumundasınız. Ama emlak alışverişinde milyonlarca nakit dönebiliyor. Açıkçası ilk duyduğumda AK Partinin ‘trollenmiş’ olduğu fikrine kapıldım.
İlk raunt bariz şekilde ‘savunma’ tarafının oldu.
AK Parti tarafı ikinci raunda daha hazırdı. CHP’nin açıklamasına göre görüntüde nakit ödenen 15 milyon lira tutarında, tutanakla teslim edilmiş kapora sayılıyordu. Binanın bedeli 40 milyondu. Para 2019’da il başkanlığının alımı için düzenlenen ‘Bir Tuğla da Sen Koy’ kampanyasında toplanmıştı. Kalan 25 milyon banka yoluyla ödenmişti. 15 milyon ise makbuzla nakit toplanmıştı çünkü iktidardan çekinen bazı iş insanları banka transferinin kayda girmesini istememişti.
Adalet bakanı olayla ilgili soruşturmanın ifade aşamasına geldiğini 24 saat geçmeden açıkladı. Araştırılacak şey net. 2019 yılında siyasi partilere bir kişinin yapabileceği bağış miktarı 54 bin 500 lirayken 15 milyon lirayı karşılayacak sayıda makbuz ortaya konabiliyor mu?
Paranın miktarı CHP’nin en az 276 makbuz göstermesi gerektiğini gösteriyor. Değilse işlem yapılacak. Siyasi Partiler Kanunu’nun 62’nci maddesi gereğince yasaya aykırı bağışta bulunan kişi ve parti yöneticisi hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis istenebilecek. Satışı yapan mal sahibine ise belki alım satım vergisini düşük gösterdi diye bakılacak. Aslında basit.
Ama dün gece dolaştığım iktidar yandaşı ya da muhalifi 20 ulusal kanalda fırtınalar koptu. Karşılıklı atışmanın yaşandığı bir kanalda yorumcular birbirini “Okuduğunu nasıl anlamazsın” diye suçlarken kapattım. Pazar akşamı futbol programlarındaki penaltı tartışmalarında insanlar takımlarının renklerine göre faulü çizginin içinde ya da dışında görüyordu. Siyasette de aynı kategoride bir olayla karşı karşıyayız.
Şimdi ne olacak, sorularla devam edelim.
Seçim sahasında konuşulacak hukuki bir etki olur mu?
Hayır. Çünkü soruşturmaya nokta konması için zaman dar. Dosyadan sızacak haberler kullanılabilir.
Peki konuyu açan iktidar ne umuyor?
Hukuki sonuca odaklanmadılar. Videonun sosyal medyadan yayılmasının gündemde kafa karıştırma etkisini kullanmayı hedeflediler. Tıpkı 14 Mayıs öncesi yayınlanan meşhur video gibi. Erdoğan seçim öncesi montaj olduğunu açıkça söyledi ama herkes inanmak istediğine inanmıştı bile.
Muhalefet görmezden gelse olmaz mı?
Yanlış olur. 14 Mayıs öncesi montaj videonun etkisini fark ettiklerinde son bir haftaydı ve çok geç olmuştu.
Peki videonun seçime etkisi olur mu?
Tek kelimeyle hayır. Çünkü muhalefet bu kez daha ayık. Boş bırakmamak gerektiğini biliyorlar.
Ama görmezden mi gelinir?
Hayır elbette. Konu şunu soruşturmak lazım diye konuşmak yerine ‘kara para var’ diye elde baltayla söze başlamak ile ilgili. Gürültüde herkes kendi hakikatine bakacak.
Pek biz bu boş tartışmayı neden izliyoruz?
Öncelikle sadece internette bile her gece haber televizyonlarının ve sosyal medya kanallarının canlı yayınlarını üç milyona yakın yetişkin seyrediyor. Hala gözde olan konvansiyonel televizyon yayıncılığında ise kitle tartışmasız çok daha büyük. Haberci olarak görmezden gelmek açıklanamaz, nobranlık olur. Ayrıca önümüzde seçimsiz geçecek dört yılda etkisiz teşhisi koymak için rehber olabilecek bir izlence var karşımızda.