Büyük göç: Son beş yılda 2 milyon 182 bin kişi İstanbul’u terk etti
Türkiye nüfusu hızla yaşlanıyor. Bu durum görülerek gerekli ekonomi, sağlık, sosyal vb. pek çok alanda hazırlık yapılmalı. Bu konuda bütünlüklü bir eylem planı oluşturulmalı ve hızla hayata geçirilmeli.
Geçenlerde Türkiye İstatistik Kurumu ülkemizin demografik yapısının geleceğini yansıtan, yaşlı nüfusla ilgili “Türkiye Yaşlı Profili Araştırması 2023” sonuçlarını açıkladı. Buna göre yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi iken son 5 yılda %21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2018 yılında %8,8 iken 2023 yılında %10,2’ye yükseldi. Yaşlı nüfusun 2023 yılında yüzde 44,5’ini erkek nüfus, yüzde 55,5’ini kadın nüfus oluşturdu.
Genel kabul edilmiş duruma göre yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %10’u geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesi. Bu çerçevede Türkiye’de nüfus yaşlanıyor ve yaşlı nüfus diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hızla artıyor.
Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” sürecinde olan Türkiye’de doğurganlık ve ölüm hızlarındaki azalma ile birlikte sağlık alanında kaydedilen gelişmeler ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artması ile nüfusun yaş yapısı şekil değiştiriyor. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların oranı artıyor.
Yaşlılığın artışının bir göstergesi de ortanca yaş. Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşı. Dolayısıyla nüfusun yaşlanması ile ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, 2018 yılında 32,0 iken 2023 yılında 34,0’e yükseldi.
Ortanca yaş 2023 yılında erkeklerde 33,2, kadınlarda 34,7. Nüfus projeksiyonlarına göre ortanca yaşın, 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3 ve 2080 yılında 45,0 olacağı öngörülüyor.
Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde 2023 yılında %64’ü 65-74 yaş grubunda, %28,1’i 75-84 yaş grubunda ve %7,9’u 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer alıyor. Yaşlı nüfusun %0,1’ini oluşturan 100 yaş ve üstündeki yaşlı kişi sayısı 2023 yılında 6 bin 609.
Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı 2018 yılında %12,9 iken bu oran 2023 yılında %15’e yükseldi. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı bağımlılık oranının 2030 yılında %19,6, 2040 yılında %25,3, 2060 yılında %37,5 ve 2080 yılında %43,6 olacağı öngörülüyor.
Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2023 yılı için dünya nüfusunun %10’unu yaşlı nüfus oluşturuyor. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla %30,1 ile Japonya, %24,5 ile İtalya ve %23,6 ile Finlandiya. Türkiye, 184 ülke arasında 67. sırada.
Hayat tabloları 2020-2022 sonuçlarına göre ise doğuşta beklenen yaşam süresi Türkiye geneli için 77,5 yıl, erkekler için 74,8 yıl ve kadınlar için 80,3 yıl.
Türkiye’de 65 yaşına ulaşan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 17,1 yıl olarak bulundu. Erkekler için bu sürenin 15,3 yıl, kadınlar için 18,8 yıl olduğu gözleniyor. Diğer bir ifadeyle 65 yaşına ulaşan kadınların erkeklerden ortalama 3,5 yıl daha fazla yaşayacağı tahmin ediliyor. Beklenen yaşam süresi 75 yaşında 10,3 yıl iken 85 yaşında 5,5 yıl.
Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri de gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı yaşlı nüfus için 2019 yılında %14,2 iken 2023 yılında %21,7. Yani yaşlılarda yoksulluk hızla artıyor.
Araştırma verilerinden çıkarılabilecek birkaç çok ciddi sonuç var.
* En genel sonuç: Türkiye nüfusu hızla yaşlanıyor. Bu durum görülerek gerekli ekonomi, sağlık, sosyal vb. pek çok alanda hazırlık yapılmalı. Bu konuda bütün halinde bir eylem planı oluşturulmalı ve hızla hayata geçirilmeli.
* Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı hızla yükseliyor. Ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminin giderek bozulduğu ve bugün bile yürütülmekte çok zorlanıldığı düşünüldüğünde gelecekte sistemin tamamen tıkanması kaçınılmaz. Dolayısıyla devlet üzerindeki yükün daha da artması beklendiğinden sistemin yeni duruma göre tekrar planlanması gerekiyor.
* Sosyal güvenlik sisteminin yürütülmesindeki zorluğun ve bütçedeki dengesizliğin bir yansıması olarak yaşlı nüfustaki yoksulluk oranı da hızla artıyor. Yüksek enflasyonla birlikte emekli maaş artışlarının yaşanan enflasyonun çok gerisinde kalmasının sonucu emeklilerin ciddi bir bölümünün sefalet içinde yaşamını sürdürmeye çalıştığı bir gerçek. Sosyal güvenlik sisteminin maddi olarak giderek yürütülemez noktaya geldiği dikkate alındığında, yaşlı nüfusu oluşturan emeklilerin yoksulluğunun çok ciddi bir sorun olarak giderek büyümesi kaçınılmaz.
Sonuçta nüfusumuz hızla yaşlanırken gelecek yaşlı nüfus için hiç iyi görünmüyor.
20 Kasım 2024 - Kuşaklar aynı kaderi paylaşmaya devam ediyor
17 Kasım 2024 - Ekonomik ve psikolojik çöküntünün artan boyutu
13 Kasım 2024 - İkinci Trump dönemi bize ne getirecek?
10 Kasım 2024 - Enflasyon neden düşmez?
6 Kasım 2024 - TÜSİAD’dan ekonomiye ilişkin çarpıcı tespitler