Kırklarda, ellilerde 'hayattan emekli olmak' gibi alternatifimiz bence hiç yok. Hayattan emekli olmak, yazınca bile elim titredi. O yüzden üretmek ve deneyimimizi nereye koyacağımızı bulmamız lazım.
Yaşlarımız 45’e vardıktan sonra girişimci olmakta zorlandığımızı ve yeni işlere yelken açmak için endişeli olduğumuzu biliyoruz.
Aslında 40-45’li yaşlar artık denge arayışımızda olduğumuz bir dönem. Kendimize olan güvenimiz az, üstelik çevremiz de bizi harekete geçirmemek elinden geleni ardına koymuyor.
İşte bu yaşları harekete geçirecek motivasyonu anlamak ve daha kuvvetli bir eyleme geçirmek için araştırma yaptıralım istedik.
Bu nedenle bu konunun en iyilerini bulup meselemizi anlattık, sonra da merakla sonuçlarını bekledik. Bu araştırma sürecinde bize destek olan Asude Aydagül ve Kurtuluş Kantar’a buradan tekrar teşekkür edeyim.
Araştırmada görüşülen 45 yaş üstü konuşulan kişilerden derlenen ve benim de etkilendiğim bazı başlıkları sizinle paylaşmak isterim.
Ana problem kırklardan, ellilerden sonra artık başka bir anlam arayışına geçmemiz.
Üretmeye devam etme isteği var ama kendi yapmak istediğimiz bir iş ve alanda; bize dayatılan konu ve işi değil.
Hatta bağımsız ve özgür hareket ettiğimiz ve düşünebildiğimiz bir ortamda.
Çünkü kafa şunu tekrarlamaya başlıyor, 20-25 yıldır kurumsal hayatın içindesin, o kadar büyük işler yaptın, ülkeler yönettin ve projeler yaptın, artık dengeni bul. Deneyim ve tecrübe olarak tamız, olgunluk seviyemizin zirvesindeyiz. Bunları nereye ve nasıl aktaracağız?
Artık ektiklerimi biçme zamanı geldi.
Hem birikim çok, hem enerji çok. Kurumsal yaşım 20-25 arası, oldukça genç sayılırım. Denge aradığımız bir sürü alan var, iş – özel hayat dengesi, geçmiş – gelecek dengesi, duygu – rasyonalite dengesi ve genelde en çok bizi durdurabilen para – tutku dengesi.
Kendi kurallarımı koyduğum, zamanımı yönettiğim, hala faydalı hissettiğim, bildiklerimi kanalize edebildiğim, öğrenmeye devam ettiğim ve üstüne tutkumu da ekleyebileceğim bir alternatif şahane olmaz mı?
Harika oluyor, kendimden biliyorum.
Ya başarısız olursam, eş-dost, çoluk çocuk, bizim eski işten arkadaşlar ne der endişeleri elbette başta oluyor.
Ama kırklarda, ellilerde ‘hayattan emekli olmak’ gibi alternatifimiz bence hiç yok. Hayattan emekli olmak; yazarken bile elim titredi. O yüzden üretmek ve deneyimimizi nereye koyacağımızı bulmamız lazım.
Bu hafta İzmir’de katıldığım bir takım eğitiminde arkadaşlara ileride ne yapmak istediklerini sorduğumda ihracat işi yapan bir arkadaş arkeoloji okuyup kazı yapmak istediğinden bahsetti.
O kadar iyi geldi ki. Özellikle geçmişte okumak isteyip de para kazanamayız diye vazgeçtiğimiz ve vazgeçirildiğimiz konu ve alanlar aklımızda durmaya devam ediyor. 22 yaşında yapamadığı mesleği ellisinde yapmaya hazırlanan gençlere daha çok rastlıyoruz.
Hatta yine araştırmacı dostlardan duyup kendime not aldığım yeni bir kavramı hatırlatıyor bana; ‘Deneyimsel CV’.
CV’nde olmayıp ama olmasını istediğin, kaçırdığın zamanları işaret eden veya tekrar yapmak isteğini yaratan şey.
Yani sana dayatılan CV değil, hayalindeki işler ve mesleklerin yazılı olduğu hali. Hani bundan sonra yapmak istediğiniz şeyleri yazdığınız listeler gibi.
Bağıra bağıra ‘artık vaktim geldi ve yapıyorum’ demek için.
Çünkü hala yapmazsam kalıyor ve bu da kendime saygımı azaltıyor.
Bu bizim artık yeni var oluş biçimimiz, hayata yeni bir pencereden bakışımız. Kimseyi dinlemeden ve kimseyi takmadan. Yapmak istediklerim ve mutlu olacaklarım listede en üstteler. Başkasının istedikleri artık benim yeni listemde yok.
Hayattan, kariyerden hatta kendimden beklediklerim değişiyor. Ben cesurca değişiyorum ve bu bana çok iyi geliyor.
İşte bu yaşlar kritik yaşlar, tüm dünyada böyle. Pandemi de çok tetikledi bu sorgulamayı. Gençler zaten doğuştan sorguluyor.
Bizler çok çalışan ve başarı odaklı bir kuşağız. Yapılan her işi sorgusuz sualsiz yapan ve hatta daha çok iş talep eden bir kuşak. Bizde değişim biraz daha zor oluyor.
Ancak kırklardan sonra aydınlanma başlıyor. Ve yepyeni bir hikaye başlasın istiyoruz.
Ama nasıl? Bunun cevabını bulmak kolay değil.
Bir taraftan da biyolojik olarak gençlik yıllarımıza göre hem kafa değişiyor, anlam anlayışı arayışı başlıyor, hem de o dönemlere göre maddi olarak daha iyi durumdayız.
Şirketlerin bu kuşak için bir hazırlık yapmadıklarını gözlemliyoruz. Hatta insan kaynaklarının yetenek yönetimi konusunda gelişim ve kariyer alanında çaresiz ve çözümsüz kaldıklarını biliyoruz. Meydan okumaya hazır bu yetenek ve çalışkan grubu önemsememek de bir şeyleri tetikliyor.
Bu arada eşten, dosttan ne kadar doğru bir konuya parmak bastınız mesajları almaya devam ediyoruz. Dünyada ve ülkemizde yaş ortalamaları artıyor. Emeklilikten sonra en az 30-40 yıl daha çalışmak ve üretmek için zamanımız olacak. İşte bu nedenle tüm yaşıtlarımızı kırklarından sonra üçüncü çeyrek planlarımızı yapmaya davet ettik.
Dünyadaki uygulamaları ve literatürleri taradığımızda ise bu konuda çok bir çalışma olmadığını tespit ettik.
Hem biz hem de çevremiz bu artan farkındalık sayesinde duyduğumuz her habere kulak kabartmaya başladık. Tüm ülkelerin geleneksel kariyer yolculuğunu tamamladıktan sonra ekonomik üretkenliği tetiklemek ve sürdürebilmek için küçük de olsa adımlar attığını okumak ve görmek güzel. Bizim etrafımızda da ellisinden sonra işler kurmaya başlayan yada iş hayatına devam ederken hazırlıklara başlayan arkadaşları görmek çok güzel.
Biz 45 yaş üstündekiler üretkenlik ve girişimcilik konuşurken takip ettiğimiz bir fonun ’60 yaş üstü kurucu’lardan oluşan girişimcilere yatırım yapma davetini okuyunca keyfimiz yerine geldi. Hatta çok yakın gelecekte ortaya çıkacak bir unicornun 60 yaş üstü emekli bir kurucudan gelmesini beklediklerini belirtiyorlar.
Tüm dünya bizden iş fikirleri beklerken, hayattan emekli olmak da nedir?
26 Aralık 2024 - 2024 yılı Z Raporumu açıklıyorum
23 Aralık 2024 - Bir adım önden ve arkana bakmadan yürü
19 Aralık 2024 - Başla-ma-mak için ne çok sebebimiz var?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.