Fenerbahçe’ye kendi evindeki deplasmanda 10 dakika yetti
Fenerbahçe EuroLeague çeyrek final eşleşmesi ilk maçında Monaco'yu 95-91 yendi ve seride 1-0 öne geçti. Sarı-lacivertlilerde normalde rotasyonun dışında görünen Nate Sestina gösterdiği performansla göz doldurdu.
10 dakika 45 saniye… Bu süre, Fenerbahçe’nin Türk Telekom’dan transfer ettiği Nate Sestina’nın sezon boyunca EuroLeague’de çıktığı maçlarda sahada kaldığı sürelerin ortalaması. Oyuncu ortalama olarak bir periyodun biraz üzerinde süreyle sahada kalabildi. Çok da normaldi. Ne de olsa bir EuroLeague çaylağıydı ve yüksek beklentilerle transfer edilmemişti. Ancak alametifarikalarını kusursuz olarak sergileyeceği yer normal sezon değildi…
Türk Telekom, Erdem Can yönetiminde olağanüstü bir hikaye yazdı. Bütçesi mütevazı olmasına rağmen EuroCup finaline kadar yürüdüler. Finalde Gran Canaria deplasmanından çıkamadılar. Ancak kadronun büyük bölümü kariyerinde bir adım yukarı atmayı garanti etti. Başta Erdem Can, Anadolu Efes’e koç oldu. İstediği gibi geçmeyecek maceraya doğru yola çıkarken beraberinde Tyrique Jones ve Erkan Yılmaz’ı götürürken yabancılardan Axel Bouteille Europe Cup’ı hedefleyen Bahçeşehir Koleji’ne gitti. Tony Taylor da onunla beraber gidiyordu. Jerian Grant Panathinaikos’a giderek EuroLeague yaptı. Burada ligin en iyi savunma oyuncularından birine dönüşecekti.
Bir isim daha vardı ki imza attığı yerle beraber en büyük baskı altına giren kişi olacaktı. Öyle ki Nate Sestina, beş senedir dörtlü final hasreti çeken, geçtiğimiz sezon Süper Lig’de final dahi göremeyen Fenerbahçe’nin kadrosuna katılıyordu. Birçoğu için bu transfer yabancı kontenjanının gereksiz dolması anlamı taşıyordu. Bütçe dostu bir transfer olduğu için sıcak bakanlar da vardı. Ancak sonuç olarak Sestina’nın kulübü EuroLeague’de hayal edilen yere taşıması konusunda yeterli olmadığı kabul ediliyordu.
Normal sezonda öyle de oldu. Oyuncu, birçok sakatlığın da yaşandığı pozisyonda uzun süre rotasyona giremedi. 10 ile 19. haftalar arasında oynanan toplam 10 maçın 9’unda süre alırken bu süreler 10 dakikayı aşmıyordu. 20. haftadaki Partizan maçında geriden gelerek kazanan Kanarya’ya 14 sayı ve 5’te 4 üçlükle katkı verdi. Zaten mezun olduğu Kentucky Üniversitesi’nde de en büyük alametifarikası şut performansıydı. 3-4 numara oynayabilen fizikli bir kanat olarak kolundaki ok dövmesinin karşılığını keskin şutörlüğüyle veriyordu.
Fiziği yeterince iyi savunmacı olmasına yetmiyordu. Zira oyun bilgisi yüksek taktiksel bilgi içeren EuroLeague takımlarının setlerini okumaya bazen yetmiyor bazen de yavaş kalıyordu. Özellikle topsuz oyun savunmasında sahada olduğu bölümlerde zaaf yaratıyordu. Bu durum sürelerinin artmasını engelliyordu. Yine de kadroda olabildiği günlerde en kötü ihtimalle şut tehdidi olarak kendini sahada buluyordu.
Play-off dönemine sağlıklı gidiyor gibi görünen Fenerbahçe Johnathan Motley’nin sakatlığıyla sarsıldı. Durum böyle olunca Sestina’nın Monaco maçı kadrosunda olması için gün doğdu. Motley sakatlanmasa Noua ya da o tercih edilecekti. Noua’nın savunma konusunda daha az aksadığı ve EuroLeague basketboluna daha uygun olduğu düşünüldüğünde bir adım öne yazılması işten bile değildi.
Motley’nin sakatlığı Fenerbahçe için tek olumsuz konu olmadı. Maç için Dyshawn Pierre ve Tarık Biberovic de sıkıntı yaşadılar. Motley yerine sahada olan Sertaç Şanlı ve Giorgios Papagiannis Sarunas Jasikevicius’un beklediklerini veremedi. Hal böyle olunca Fenerbahçe Nigel Hayes-Davis’in beş numara oynadığı kısa beşle maça tutunmak zorunda kaldı. Bu beşte dört numara rolünü üstlenen Sestina tüm sezon yaptığı gibi özveriyle sahada yerini aldı. Son derece konsantre ve iyi niyetli olmasına rağmen yetersiz kaldığı birçok konuda oynadıkça verimli oldu. Saras’ın Jaren Blossomgame ve Alpha Diallo gibi oyuncuları riske ettiği savunmada içeri kapanarak kısaların önünü kesti, hücumda da şut imkanlarını hiç geri çevirmedi.
Sestina, toplam 31 dakika 13 saniye sahada kaldığı maçı 16 sayı, 6 ribaunt, 1 top çalma, 8’de 5 saha içi, 5’te 4 üç sayılık isabetle tamamladı. Fenerbahçe maçı uzatmada 95-91 kazanırken kritik anlarda kullandığı iki serbest atışı da kaçırması belki de tek kusuru oldu. Kanarya’nın galibiyetiyle beraber dört deplasman takımından üçü ilk maçlardan galip çıkmış oldu. Bununla beraber EuroLeague tarihinde bir ilke tanıklık etti. Sestina da bu ilke imza atan isimlerden biri olurken bireysel anlamda da ilkleri yaşadı.
ABD’li forvet ilk kez EuroLeague’de 30 dakika üstünde sahada kaldı. 16 sayıyla EuroLeague kariyer sayı rekorunu kırarken 6 ribauntla bu alanda EuroLeague’de ulaştığı en yüksek sayıyı egale etti. Fenerbahçe deplasmandan çok kritik bir galibiyeti çalıp cebine koyarken Sestina da kahramanlaşan isimlerden oldu.