Maraton asla maraton değil: Ekrem İmamoğlu etkisi
Doğrusu tarihi bir gün olacağını düşünüyordum. 11 yıl sonra ilk kez 1 Mayıs’ta Taksim’e yürüyecektik. Hem de Sisler Bulvarı’ndan. Hem de bir isyanda yıkılan yapının taşlarıyla yapılmış 1646 yıllık su kemerinin altından geçerek…
Kendine güveni gittikçe artan CHP genel başkanı Özgür Özel geçen hafta boyunca Taksim’e yürüyüş çağrısı yaparak halkı Saraçhane meydanına davet etti. Böylece 1 Mayıs da kendisi de gündemden hiç düşmedi.
Kiminle konuşsam “Nihayet” diyordu, “CHP artık sokaktan korkmuyor, tam tersi gücünü oradan alması gerektiğini biliyor. Özgür Özel ‘elalem ne der’ siyaseti yapmayacak, kendine verilen oyun alanıyla sınırlı kalmayacak.”
Sabah saatlerinde Aksaray Millet Caddesi’nden Saraçhane’ye dönen Atatürk Bulvarı’na nihayet yaya olarak girebildim. Şehrin en işlek bölgesi devasa bir yürüyüş parkuru olmuş. Otomobiller bir anda buharlaşsa manzara böyle olacak demek ki.
Saraçhane’ye biraz daha yaklaşırken çevik kuvvet bir grup eylemciyi çembere almış. Sebep 1968 kuşağı liderlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın siluetinin olduğu flama taşımaları. TKP / ML’nin kurucusu Kaypakkaya 1973’te Diyarbakır Cezaevi’nde işkenceyle öldürüldü, resmi resmi kayıtlara intihar etti diye geçti.
Çemberin dış halkasındaki polisler özellikle uzun boylulardan seçilmiş. Saçlarını sımsıkı at kuyruğu yapmış mavi gözlü güzel bir kadın polis video çekmemi engellemek için neredeyse adam adama savunma yapıyor, hiç göz teması kurmadan. Çemberin içini görmek zor ama bir itiş kakış olduğu belli. Derken grup gözaltına alınıyor.
Biraz daha yürüyorum, polis kontrolü, üst baş araması ve ver elini Saraçhane. Kalabalığa yaklaşırken boğazımda hafif yanma ve gıcık başlıyor, bir öksürük bir hapşırık, bu “tadı” 2013’ten tanıyorum.
Bu arada günlerdir halkı Saraçhane’den Taksim’e yürümeye çağıran Özgür Özel İBB önünde konuşmasını yapmış, alandan ayrılmış: “Alınan tedbirler özgürlük güvenlik dengesinde özgürlüğü feda eder nitelikte. Bunu doğru bulmadığımızı sayın bakana günlerdir anlatmaya çalışıyoruz… Taksim tam olarak özgür olana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Özgür Özel neden Taksim’e yürümedi? Yürüyeceğim, yürüyeceğiz demişti. Üç gündür anlatmaya çalışıyoruz dediği İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı ikna edeceğini mi düşünüyordu? İkna edememe durumunda bir B planı yok muydu? Çıkmamaya son anda mı karar verdi? Hep yan yana durduğu Ekrem İmamoğlu’yla ortak bir karar mı aldılar? Eminim bu soruları irdeleyen çok sayıda köşe yazısı çıkacak bugün.
Bundan sonrası Belediye Sarayı’ndan polisin önünde barikat kurduğu Bozdoğan Kemeri’ne kadarki bir kilometrekarede olup bitti. Siyasi örgütler ve sendikalar Taksim’e çıkmak için polis bariyerini zaman zaman çok sert biçimde zorladı, polis dağılın anonsu yaptı, gruplar slogan attı, yuh çekti, polis biber gazı attı, herkes öksürdü, polis alanı daralttı, gruplar biraz geri çekildi…
Madem Taksim’e çıkamıyoruz biraz olduğumuz yerde dolaşalım o zaman. Burası Attila İlhan’ın Sisler Bulvarı. Bir rüyada geçiyor gibi görünse de şairin çok sevdiği Paris’i değil Atatürk Bulvarı’nı düşünerek yazdığı dizelerin geçtiği yerin tam ortası.
sisler bulvarı’nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarıda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı’da bir tren vardı
Biraz zorlasam öksüren sokak lambaları biziz, Özgür Özel tarafından terk edilmişiz. Bir tek tren yok. Nereye gideceksek yürüyerek gideceğiz. Ama Taksim’e yürüyerek de gidemeyeceğiz.
Biraz daha buradaysak eğer 1 Mayıs 2024’ün sembolü olan fotoğrafa da daha dikkatli bakmalı. Polisin önünde barikat kurduğu 1646 yıllık Bozdoğan Kemeri ya da diğer adıyla Valens Kemeri.
Roma imparatoru Valens 4. yüzyılda yaptırmış. Tarihinin bu kadar eskiye gitmesi ne kadar etkileyici. Farklı dönemlerde Osmanlı Sultanları tarafından restore ettirilmiş. Orta Çağ’da kentin su ihtiyacını karşılayan su kemerlerinin en önemlilerindenmiş. Bunlar Wikipedia bilgisi. Bir de söylenti: Kemerin yapımında bir isyan sırasında çöken duvarın taşları kullanılmış.
Bütün bunların üstüne bir de Türkiye’de ilk kitlesel işçi mitinginin Saraçhane’de yapıldığını öğrenince insan düşünmeden edemiyor, Saraçhane tam 1 Mayıs kutlanacak yermiş.
Özgür Özel İçişleri Bakanı’na rağmen Taksime çıkabilir miydi? Çok sevdiğim Ege şivesiyle “Çıkcaz, çıkcaz” derken neden vazgeçti? O bakanı ikna etmeye çalışırken kendisi mi ikna oldu?
Tarihe geçecek bir gün yaşayacağımızı sanıyordum, olmadı, yine de ben çıkmadığı iyi oldu diyenlerdenim. Sonunu düşünen kahraman olamaz ama şimdi kahramanlıktan daha fazlası lazım. Onun ne olduğunu bulmak da Özgür Özel’in işi.
Biraz daha Sisler Bulvarı okuyalım mı?
sisler bulvarı’ndan geçmediğim gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray’da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum
8 Aralık 2024 - 2024 onun yılı oldu: İlkay Nişancı’dan iki film birden
1 Aralık 2024 - Gri boşanma: Bu ikinci bahardır ey ömrüm, neşe ve huzur içinde geç
18 Kasım 2024 - Muazzez İlmiye Çığ’dan dört hayat dersi
7 Kasım 2024 - Brandweek’te ilk gün: Ekrem İmamoğlu çerçeveyi çizdi, Daron Acemoğlu içini doldurdu