Soyut dünyanın efendisi Frank Stella veda etti!

Frank Stella minimalizm öncülerinden biri olarak soyut resme yeni bir soluk getirmişti. Sonra değişti ve çizgilerini tuvalden kurtarıp heykelle buluşturdu, maksimalizme yelken açtı. Yaşayan en önemli sanatçılardan biriydi. 87 yaşında vefat etti.

Kültür Sanat 6 Mayıs 2024
Bu haber 7 ay önce yayınlandı

20. yüzyılın en büyük ressam ve heykeltraşlarından olan Frank Stella 87 yaşında hayatını kaybetti. Zamanının en etkili ABD’li sanatçılarından biri olan Stella, sonradan sanatsal olarak uzaklaşsa da 1960’ların başındaki minimalist hareketin öncüsüydü. The New York Times’ın haberine göre sanatçı lenfoma ile mücadele ediyordu.

2 Mayıs 1936’da Massachusetts, Malden’de doğan Stella sanatını destekleyen bir aileye sahipti. Stella’nın babası bir jinekologdu, annesi ise moda okuluna devam eden ve manzaralar çizen, sanata yetenekli bir kadındı. Özellikle babası resim konusunda oğlunu teşvik etti. Öyle ki Stella ilk olarak evlerini ve tekneleri yenileyerek boyalarla tanıştı. 1950’lerin sonlarında Princeton Üniversitesi’nde okudu. 1958’de mezun olduğunda, sanatını daha özgürce yapabilmek ve kendini geliştirmek için New York’a taşındı. Stella o zamanlar birçok önde gelen Amerikalı sanatçı gibi soyut dışavurumculuğu benimsemişti ama kısa sürede minimalizme yöneldi.

Frank Stella, 1967.

Genç yaşta parladı

Stella 22 yaşındayken Modern Sanat Müzesi’nde sergilenen ve savaş sonrası soyut  resme yeni bir soluk getiren ‘siyah resimler’le ün kazandı. Stella’nın ilk sanat eserleri, üç boyutlu dünyaları tuval aracılığıyla aktarmak yerine izleyiciler üzerinde anında görsel bir etki yaratma arzusunu gösteriyordu. Siyah resimler serisi de bunun bir örneğiydi. Bu çalışmalarında resmin iki boyutlu bir yüzey olarak farkındalığını artırmak için paralel siyah çizgiler kullandı.

Çalışmaları, 25 yaşından önce Modern Sanat Müzesi’ndeki bir sergide izleyicilerle buluştu. İlk retrospektifini sadece 34 yaşındayken yine aynı müzede sergiledi. Onun yaşındaki bir sanatçı için bu büyük bir başarıydı.

Ancak alametifarikası açıölçer kullanarak yaptığı kavisli çizgiler ve parlak renkleri birleştirdiği çalışmaları oldu. Sanatçının belki de en dikkat çekici özelliği muntazamlığıyla dikkat çeken çizimleri… Stella bu çizgileri ölçerek çizmiyordu, büyük bir ustalıkla sadece ellerini ve gözlerini kullanıyordu.

İlhamını Harran Ovası’ndan aldı

1967’de yaptığı ‘Harran II’ eserinin ilham kaynağı ise Türkiye oldu. Sanat eleştirmeni Osman Erden de dün sanatçının vefatı sonrası Harran Ovası’nın Stella’ya nasıl ilham verdiğini yazdı:  “Stella resmi, Türkiye ziyareti esnasında gezdiği Harran Ovası’ndan etkilenerek yapar. Resmin rengârenk olmasının nedeni henüz sulanmaya açılmamış olan topraklar değil çeşme başında su bekleyen köylü kadınların giysilerinin renkliliğidir.”

Frans Stella’nın 1967’de yaptığı ‘Harran II’ adlı eseri.

1970’lerde ise resim ve heykel arasındaki sınırı bulanıklaştırmak için metalleri ve diğer karışık teknikleri kullanarak üç boyutlu çalışmalar üretti. Artık çizgilerini tuvalden kurtarıp büyük boyutlu heykellere dönüştürüyordu. Böylece bir zamanlar minimalizmin öncüsü olan sanatçı artık maksimalizme yönelmişti. Sonradan anlaşılacaktı onun sanatında değişim esastı ve adeta değişim dalgasının üzerinde sörf yaparak sanatını icra ediyordu.

Yaşayan en önemli sanatçılardan biriydi

Milenyum zamanlarında Stella, Amerikan sanatının en büyük isimlerinden biri olarak anılıyordu. 2009 yılında ABD Başkanı Barack Obama tarafından Ulusal Sanat Madalyası ile ödüllendirildi. Yaşayan en önemli sanatçılardan biri kabul ediliyordu. İlk dönem siyah resimlerinden olan Delta adlı tablosu geçen yıl Art Basel Miami’de 45 milyon dolar fiyat etiketiyle satışa çıktı.

Fakat böylesi bir sanat yaşamına rağmen Stella “Özel bir yeteneğim yok ama 12-14 yaşımdan beri resim yaptığım için resmin maddeselliğine aşinalığım ve bu konuda çok fazla deneyimim var. Bu da bir şey ifade ediyor. Yetenekten çok daha fazla deneyim. Ayrıca neyi sevdiğimi biliyorum ve neyin yapmaya değer olduğu konusunda bir yargıya varmaktan çekinmiyorum” diyerek yetenekten çok deneyimin önemli olduğunu anlatıyordu son yıllarda.

Altın Palmiye ödüllü yönetmen Laurent Cantet hayatını kaybettiAltın Palmiye ödüllü yönetmen Laurent Cantet hayatını kaybetti

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.

İlgili Haberler