Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrası bir ilk: Aşırı sağcılar eyalet seçiminden birinci çıktı
Katalonya'da düzenlenen seçimlerde İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in partisi sandıklardan zaferle çıktı. Bağımsızlık yanlısı partilerin oylarında büyük düşüş yaşanırken hükümetin kurulma ihtimali zor görünüyor.
İspanya’nın doğusunda, sık sık bağımsızlık girişimleriyle gündeme gelen Katalonya Özerk Yönetimi’nde erken seçim yapıldı. Bu girişimlerin son olarak başladığı 2010 yılından bu yana yapılan altıncı erken seçim oldu.
Sonuncusu 14 Şubat 2021’de yapılan seçimlere göre katılım oranı 6 puan artarak yüzde 57.8 oldu.
İspanya’nın eski sağlık bakanı Salvador Illa liderliğindeki Katalan Sosyalist Partisi (PSC) önemli kazanımlar elde ederek seçimin açık ara galibi oldu. Oyların yüzde 99’unun sayılmasının ardından parti parlamentoda 42 sandalye elde etti.
Son seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında bir kez daha birinci parti çıkan PSC’nin milletvekili sayısını 9 artırması, halen iktidarda olan ERC’nin ise 13 milletvekili kaybetmesi dikkat çekti. Katalan hükümetinin istatistik enstitüsüne göre bağımsızlığa destek 2017’deki yüzde 49’luk orandan yüzde 42’ye düştü.
Bu seçimden önceki kampanyada Katalonya’nın İspanya’nın geri kalanıyla ilişkisi konusu bölgedeki kuraklık ve konut krizi gibi diğer sorunlar nedeniyle arka plana itildi.
Eski Katalonya Bölgesel Başkanı Carles Puigdemont’un sertlik yanlısı Katalonya için Birlik (Junts) partisi 35 sandalye ile ikinci oldu ve Katalan Cumhuriyetçi Solu’nun (ERC) önünde bölgedeki birincil bağımsızlık yanlısı güç olma statüsünü geri kazandı.
Resmi olmayan verilerle birlikte tamamına yakını açılan sandık sonuçlarına göre partiler ve kazandıkları sandalye sayıları şöyle:
🗳️ Counting underway in Catalan election 2024
🔴🟡🟣 Socialists could form a left-wing coalition government (tripartite) with Esquerra Republicana and Comuns Sumar with 68 MPs
96% votes counted
More: https://t.co/3VpUULSJ0S pic.twitter.com/KdJVaXRuEe
— Catalan News (@catalannews) May 12, 2024
Ancak genel olarak milliyetçi partiler destek kaybetti, yani artık bölgesel parlamentoyu kontrol edemiyorlar ve bu da bağımsızlık hareketine darbe oldu.
Yine de bağımsızlık yanlısı partiler son yıllarda merkezi hükümetten önemli tavizler kopardı ve bağımsızlık için referandum talep etmeye devam ediyorlar.
Pere Aragones’in azınlıktaki ERC hükümeti bölgenin yıllık bütçesini geçirmek için yeterli desteği toplayamayınca erken seçim çağrısı yapmıştı.
Sanchez sonucu Katalonya politikasının -özellikle de bağımsızlık yanlısı faaliyetlerinden dolayı haklarında yasal işlem başlatılan milliyetçiler için tartışmalı af yasasının- doğrulanması olarak görecektir.
Katalonya’da memnuniyetle karşılanan ve İspanya parlamentosundan geçmek üzere olan af yasa tasarısı sağ kesimdeki muhaliflerin şiddetli tepkisini çekiyor.
Illa sonucu “Katalonya için yeni bir dönem” olarak selamladı, sonucu güvence altına alan faktörler arasında İspanyol hükümeti ve Başbakanı Pedro Sanchez tarafından uygulanan politikaların olduğunu söyleyerek “Kendisine teşekkür ve takdirlerimi iletiyorum” dedi.
Af yasası, Junts ve ERC’nin Sanchez’e geçen Kasım ayında yeni bir merkezi hükümet kurması için verdiği parlamento desteğinin bir koşuluydu.
Başarısız bir ayrılık girişiminin ardından 2017 yılında yurt dışına kaçan Puigdemont’un aftan yararlanarak İspanya’ya dönmesi bekleniyor. Kendisi bu seçim öncesinde kampanyasını Fransa’nın güneyinden yürüttü.
Sosyalistlerin zaferine rağmen ERC ve aşırı solcu Comuns Sumar ittifakının desteğine ihtiyaç duyacağı düşünüldüğünde Illa için hükümet kurmak kolay olmayacak. Zira Katalonya’da hükümet kurabilmek için mecliste 68 çoğunluk gerekiyor.
PSC lideri Salvador İlla zaten seçim öncesinde aşırı sağcı partiler Vox ve Aliança Katalana dışında tüm siyasi partilerle müzakereye açık olduğunu söylemişti.
Puigdemont ise ERC’nin “sendikacı PSC’yi içeren bir koalisyonun parçası olmaması” çağrısında bulundu. Katalan politikacı bunun yerine bağımsızlık yanlısı iki ana partinin ilişkileri bozulmadan önce geçmişte yaptıkları gibi bir yönetim kurmayı denemelerini önerdi. Puigdemont “Eğer ERC köprüleri yeniden inşa etmeye istekliyse biz de öyleyiz” dedi.
Ancak Katalan parlamentosunun sendikacı-ayrılıkçı ve sol-sağ ayrımı nedeniyle bölünmüş yapısı seçim sonrası müzakerelerin uzun sürmesine neden olacak gibi görünüyor. Eğer yeni bir yönetim kurulamazsa seçimler tekrarlanacak.
Muhafazakar Halk Partisi (PP) önemli kazanımlar elde ederek Katalonya’da dördüncü parti olurken onu aşırı sağcı Vox takip etti. Buna karşılık Ciudadanos’un (liberal görüşlü Vatandaşlar Partisi) kendini merkezci olarak tanımlayan üyeleri bölgenin birincil gücü haline geldikten sadece yedi yıl sonra parlamentodaki temsiliyetini kaybetti.
Bu arada yeni bir aşırı sağ parti olan Katalan İttifakı da (Aliança Katalana) ayrılıkçılık ve göçmen karşıtı politikalara dayanan uzlaşmaz platformu nedeniyle iki sandalye kazandı.
Aliança Katalana lideri Silvia Orriols seçim kampanyasının son gününde yaptığı konuşmada “Kimseyi memnun etmeye gelmedik, Katalonya’yı kurtarmaya geldik” demişti.
Katalonya’da bağımsızlık yanlısı siyasi girişimlerde ilk olarak 9 Kasım 2014’te, dönemin Katalonya Özerk Hükümet Başkanı Artur Mas’ın öncülüğünde bağımsızlık yanlısı halk oylaması yapılmıştı.
Ardından Ocak 2016-Ekim 2017 döneminde Katalonya Özerk Hükümet Başkanı olarak görev yapan, halihazırda Avrupa Parlamentosu üyesi olan, İspanya’da hakkında yakalama ve tutuklama emri bulunan Carles Puigdemont’un liderliğinde 1 Ekim 2017’de Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen ikinci bir yasa dışı bağımsızlık referandumu düzenlenmişti.
Katalonya Özerk Yönetim Parlamentosu da 27 Ekim 2017’de “açıklanması ertelenen tek taraflı bağımsızlık deklarasyonunu” kabul etmiş ve aynı gün İspanya Senatosunda alınan ve Anayasa’nın 155. maddesinin uygulandığı kararla Katalonya’nın özerk hakları geçici olarak merkezi hükümete devredilmişti.
Bu gelişmelerin ardından İspanya mahkemelerinden kaçan Puigdemont ve 6 eski Katalan siyasetçi ülkeyi terk ederken diğer eski Katalan özerk yönetim hükümeti üyeleri ve iki sivil toplum örgütü temsilcisi 2 Kasım 2017’de tedbiri kararla cezaevine gönderilmişti.
Yüksek Mahkemede tutuklu yargılanan eski Katalonya özerk yönetim hükümeti üyeleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden 9’u “devlete karşı ayaklanma”, “kamu parasını kötüye kullanma” ve “devletin kurumlarına itaatsizlik” suçlarından Ekim 2019’da açıklanan kararla 9 ila 13 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
İspanya’da bir dönem önceki sol koalisyon hükümeti Katalonya sorununa çözüm amacıyla tutuklu 9 Katalan siyasetçi hakkında 22 Haziran 2021’de kısmi af çıkarmıştı.
Ülkede Temmuz 2023’de yapılan son genel seçimin ardından Kasım 2023’de kurulan azınlık sol koalisyon hükümeti de, Katalan ayrılıkçı siyasi partilerin dışarıdan desteğini almasının etkisiyle Katalonya’da bağımsızlık girişimi süreçlerinde hüküm giyen veya Puigdemont gibi haklarında yasal süreç devam eden Katalan siyasetçilere ve STK liderine af getirmeyi ön gören bir yasa tasarısını sunmuştu.
Parlamentoda kabul edilen ve toplamda 300’den fazla kişiyi etkileyecek af tasarısının mayıs ayı sonunda Senatodaki sürecini tamamlayarak yürürlüğe girmesi öngörülüyor.