Numan Kurtulmuş’tan ‘yeni anayasa’ çıkışı: Hiçbir parti kapıyı kapatmadı
Güney Afrika'daki genel seçimlerde sandıkların tamamı açıldı. Sonuçlara göre ülkenin kurucu lideri Mandela'nın partisi ANC 30 yılın ardından ilk kez mutlak çoğunluğu kaybetti. Partinin oyları yüzde 40'a kadar gerilerken koalisyon ise zor görünüyor.
Hayal kırıklığına uğramış Güney Afrikalı seçmenler Afrika Ulusal Kongresi’ne (ANC) yıkıcı bir darbe indirerek partinin genel seçimlerde oyların sadece yüzde 40’ını almasını sağladı. Bu sonuç Başkan Cyril Ramaphosa’nın ve 30 yıllık iktidarın ardından köklü kurtuluş hareketinin geleceğinin sorgulanmasına yol açtı.
Çarşamba günü başlayan genel seçimlerin neredeyse son oy sayımı ANC için kayıtlardaki en kötü sonucu ve 1994’ten bu yana ilk kez partinin ülke parlamentosunda mutlak çoğunluğa sahip olmayacağını gösterdi. ANC 2019’daki son ulusal seçimde oyların yüzde 57,5’ini kazanmış ve 2004’te gücünün zirvesindeyken seçmenlerin yaklaşık yüzde 70’inin desteğini almıştı.
Kurucu Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın partisi hükümetin her kademesinde ardı arkası kesilmeyen yolsuzluk skandalları ve Afrika’nın en gelişmiş ekonomisini ülkenin siyahi çoğunluğuna hizmet edecek şekilde dönüştürmedeki başarısızlığı nedeniyle yıkıldı.
Apartheid’ın sona ermesinden otuz yıl sonra en zengin ve en yoksul Güney Afrikalılar arasındaki uçurum bazı ölçütlere göre 1994’tekinden daha büyük, işgücünün yüzde 42’si işsiz ve siyahi Güney Afrikalıların neredeyse üçte ikisi yüzde 1’lik beyaz nüfusa kıyasla hâlâ yoksulluk içinde yaşıyor.
Hapisten çıktığı gün Mandela’nın mikrofonunu tutan ve mücadele ikonunun tercih ettiği halef olarak görülen Ramaphosa şimdi Güney Afrika’nın ilk ulusal koalisyon hükümetini kurmak için keskin seçimlerle ve işleyen bir zamanla karşı karşıya.
ANC skandallarla dolu selefi Jacob Zuma’nın liderliğini yaptığı ve ulusal oyların yüzde 15’ine ulaşan solcu yeni parti uMkhonto weSizwe (MK) ile bir araya gelebilir ki, bu da Ramaphosa’nın iktidar partisindeki geçici temizliğini muhtemelen geri alacak ve potansiyel olarak işine mal olacaktır. Ya da Ramaphosa şansını, oyların yüzde 22’sini alarak en büyük muhalefet partisi olmaya devam eden ancak ANC’nin tabanının büyük bölümünün ülkenin beyaz egemen geçmişinin temsilcisi olarak algıladığı iş dünyası yanlısı Demokratik İttifak ile deneyebilir.
ANC politikaları MK’ya benzeyen sol görüşlü Ekonomik Özgürlük Savaşçıları gibi daha küçük partilerden oluşan bir ittifak kurmaya da çalışabilir.
Koalisyon görüşmeleri Güney Afrika’nın genç demokrasisini bilmediği bir alana sürükleyecek. Güney Afrika yasaları resmi sonuçların açıklanmasından sonra partilere parlamentonun ilk oturumu için sadece iki hafta süre tanıyor. Hukuk uzmanları milletvekillerinin o ilk gün bir başkan seçememesi halinde ne olacağı konusunda ikiye bölünmüş durumda.
Cape Town Üniversitesi anayasa hukuku profesörü Pierre de Vos bir seçeneğin muhalefet milletvekillerinin çekimser kalarak ya da oylarını bozarak Ramaphosa’yı ya da başka bir ANC milletvekilini geçici başkan seçmeleri ve böylece partilere müzakere için daha fazla zaman tanımaları olacağını söyledi.
Muhalefetin önde gelen partileri seçim sonucunda şimdiden kozlarını paylaşmaya başladı.
Zuma’nın kızlarından Duduzile Zuma-Sambudla gazetecilere MK’nın ANC ile koalisyonu ancak 2018’de babasını başkanlıktan indiren ve bu yıl iktidar partisinden ihraç edilmesini destekleyen Ramaphosa’nın kenara çekilmesi halinde hayal edebileceğini söyledi.
Cuma günü yaptığı açıklamada Zuma-Sambudla “Ramaphosa ile ANC kesinlikle birlikte hareket edemez” dedi.
Güney Afrika Anayasa Mahkemesi ırk ayrımcılığını yenme çabaları nedeniyle Mandela ile birlikte 10 yıl hapis yatan Zuma’nın 2021’de mahkemeye saygısızlıktan aldığı mahkumiyet nedeniyle MK’nin listesinden parlamentoya girmesini yasakladı. Ancak 82 yaşındaki Mandela’nın aralık ayında kurulan partiye verdiği destek partinin seçimlerde üçüncü sıraya yükselmesine yardımcı oldu. Zuma’nın memleketi KwaZulu-Natal’da MK oyların yüzde 45’ini alarak en büyük parti oldu.
MK, ANC’nin sol kanadı tarafından uzun süredir savunulan, büyük kısmı hala beyaz çiftçilere ait olan toprakların kamulaştırılması ve madenlerin millileştirilmesi gibi politikalar benimsedi. Bu girişimler daha ılımlı ve merkezci bir mesajla iktidar partisinin tepesine yükselen, sendika liderliğinden milyoner iş adamlığına geçen Ramaphosa döneminde arka plana düşmüştü.