Emily in Paris de greve takıldı
Usta yönetmen Derviş Zaim Harran Üniversitesi'ndeki söyleşide "Dijital platformların sinemayı özgürleştireceği düşünülüyordu. Netflix'in kendisine ait bir konfigürasyonu olduğunu daha fazla fark ediyoruz. O da başka bir iktidarın peşinde" dedi.
Türk sinemasının usta yönetmenlerinden biri Derviş Zaim. 90’lı yıllarda başladığı sinema macerasında ‘Tabutta Rövaşata’, ‘Filler ve Çimen’, ‘Çamur’, ‘Nokta’, ‘Gölgeler ve Suretler’, ‘Balık’ gibi filmler ve ‘Devir’, ‘Paralel Yolculuklar’ ve son olarak ‘Tavuri’ belgesellerini çekti.
Zaim geçenlerde Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon bölümü öğrencileriyle söyleşi yaptı. “Sinema yapmak için öykü anlatabilmek gerekir, bu da sizin hayata karşı bir meseleniz olması demektir. Hayata karşı meselenizin olması da bir perspektifinizin olması demek oluyor” diyen Zaim söyleşide sinemanın gidişatıyla ilgili kaygılarını da paylaştı.
90 yıllarda sinemaya başladığı zamanlarda 35 mm filmle sinema yapıldığını anlatan Zaim “35 mm ile film çekmek çok zordu, yani kocaman yüksek bir dağı tırmanmak gibiydi. İlginçtir halen nostaljik olarak o 35 mm filmdeki tadı hatırlıyoruz. Ne yazık ki bu teknoloji ortadan kalktı. Şimdi film yapmak daha kolay. Cep telefonuyla film yapabilirsiniz ama yaptığınız film size kalır” dedi ve sinemanın şimdiki durumuyla ilgili düşüncelerini öğrencilerle paylaştı:
“Filmi çekersiniz, çok da iyi olur ama hiçbir yere satamazsınız, elinizde patlar. 90’larda öyle değildi, en azından bir kanala sokabiliyordunuz, yatırdığınızı geri alabilme ihtimali daha fazlaydı. Artık bunlar yok. Fark edilebilme ihtimaliniz gittikçe azalıyor, çünkü gösterim ve dağıtım gittikçe zorlaşıyor. Sözüm ona kanallar, dijital dünya bizi daha da özgürleştirecekti. Özgürleştirdi mi bundan emin değilim. Ben biraz aksini düşünenlerdenim, kötümserlerdenim. Eskiden devlet kanalları ve ana akım medya vardı. Ana akım çok eleştiriliyordu. Çünkü onlar hep belli bir modele göre insanları film yapmaya itiyor ve eleştiriliyordu. Netflix çıkınca daha alternatif işler gözüktü ama Netflix’in kendine ait bir konfigürasyonu olduğunu gittikçe daha fazla fark ediyoruz. O da başka bir iktidarın peşinde. Dolayısıyla umut tam manasıyla platformlara yüklenebilir mi bundan emin değilim.’
Zaim kendi sinema macerasıyla ilgili de “Sinema bizim daha özgür olmamıza vesile olmalıdır. Sinema bizi özgürleştirecekse ve izlediğimiz film bizi daha da özgür kılacaksa değerlidir. Senin hayatında kendine ve meselelerine ait bir soru sorduğu zaman sinema değerlidir. Bunu yapabilmek için de hangi terimler ve kavramlarla yola çıktığın önemlidir. Başkalarının kavramlarıyla yola çıkarsan başkaları gibi düşünmeye başlarsın. Başkaları gibi düşünmeye başladığın zaman da bulabileceğin çözümler sınırlı olur. Ben, bana ait malzemeyle cephane üretmeye çalışıyorum. Bana ait malzemeyle cephane üretmeye çalışmak da muhtemelen beni daha özgür kılıyor” dedi.
Zaim daha önce de “Değer yaratmayan bir sinema duvara çarpar. Bu benim Türk sinemasına yönelteceğim eleştirilerden biri. Değer yaratma konusundaki eksiklik. Dolayısıyla benim sinemamda en azından insanı daha da insan yapabilmek için girişilmiş bir çaba var diyebilirim” diyerek Türk sinemasına bir eleştiri getirmişti.