Adana’da rekor gecesi… Galatasaray derbiyi rahat izleyecek
Avrupa basketbolunun zirvesindeki Türk Ergin Ataman İspanyol AS gazetesine konuştu. Galatasaray'a başkan olma niyetini tekrarlayan Ataman koç arayan NBA takımlarına da adeta 'Ben buradayım!' dedi.
Geride kalan sezonun başında iki kez EuroLeague şampiyonluğu yaşadığı Anadolu Efes’ten ayrılarak Panathinaikos’un başına geçen, ilk sezonunda da adeta peri masalının başkahramanına dönüşen Ergin Ataman inanması güç bir yılı yine inanması güç bir geri dönüşün ardından kazanılan şampiyonlukla noktaladı.
Uzun yıllardır EuroLeague’de kayda değer bir başarı elde edemeyen, Ataman öncesi son sezonunu 17’nci sırada bitiren Panathinaikos Ergin Ataman’ın yönetimindeki ilk yılında 12 yıl sonra tekrar EuroLeague şampiyonu oldu. Bu büyük başarının ardından Ataman’ın öğrencileri ezeli rakibi Olympiakos’a karşı 2-0 geriye düştüğü Yunanistan Ligi finalinde tam herkes her şey bitti derken inanılmaz bir geri dönüşe imza atıp 3-2 kazandı ve Yunanistan şampiyonu oldu.
Ergin Ataman ilk sezonunda kulübe armağan ettiği bu iki büyük başarının ardından Avrupa basınının da gündemine oturdu. Avrupa basketbolunda son yılların tartışmasız en başarılı başantrenörü olan Ataman İspanyol AS gazetesine röportaj verdi, EuroHoops Türkçeye çevirdi. İşte üç kez EuroLeague şampiyonu başantrenörün birbirinden farklı konularda verdiği demeçler:
–EuroLeague’i kazandıktan sonraki ilk birkaç gününüz nasıldı?
Ataman: “İnanılmazdı. İlk defa böyle bir kutlama deneyimledim. Çok etkileyiciydi. Real Madrid‘in futboldaki Şampiyonlar Ligi kutlamalarına benziyordu. Burada taraftarlarda büyük bir basketbol kültürü var ve 12 yıl sonra kazanmanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlardı. Bu onlar için de, Panathinaikos için de çok önemliydi. Kulübün muhteşem bir tarihi var fakat son yılları zor geçmişti. Bu yüzden böyle bir şeyi yaşamak inanılmaz bir tecrübe oldu. Sadece basketbol açısında değil, bu tarz olaylar iki ülke arasındaki ilişkilerin de gelişmesine yardımcı oluyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan beni sürekli arıyor. Bu sefer Bay Miçotakis de aradı. Bir şampiyonluktan çok daha fazlasıydı. Atina’da tecrübe ettiklerim basketbolun da ötesinde.”
-Pana taraftarlarını tribüne döndürdünüz…
Ataman: “Sonuçlar güzel oldu evet ama ben takımın ve taraftarların gösterdiği karakterden ve enerjiden gurur duyuyorum. Normal sezon maçlarında da salonumuz doldu. Maccabi serisindeki 5. maç biletleri satışa çıktığında direkt bitti ve sırada 100 bin insan vardı. Final Four Wembley’de düzenlense tribünde 50-60 bin Panathinaikos taraftarı olurdu. Herkes orada olmak istedi. Final maçı için Olympiakos ile Fenerbahçe taraftarlarından bilet aldılar. Atmosfer inanılmazdı. Ayrıca takımlarını nasıl destekleyeceklerini de biliyorlar. Oyuncularımıza büyük enerji veriyorlar. Real Madrid‘den ilk çeyrekte 36 yedikten sonra dönmek kolay değil. O ilk çeyrekten sonra başka herhangi bir takım Madrid’in farka gideceğini kabullenebilirdi. Fakat takımın, benim karakterimiz ve tribünlerdeki seyircilerin desteği bizi maçın içine soktu. Berlin’deki atmosfer inanılmazdı. Daha önce böylesini görmemiştim. Mucize diye bir şey yok. EuroLeague’i birden fazla kez kazanan bir koç için mucize yoktur. Sezon başında belki şampiyon olmak mucize gibi gözüküyordu fakat ikinci yarıda harika takımlara karşı çok maç kazandık. Buraya gelene kadar 49 maç oynadık. Benim için mucize değildi.”
-İlk gün geldiğinizde ve oyunculara EuroLeague’i kazanacağınızı söylediğinizde tepkileri ne oldu?
Ataman: “Atina’ya vardım ve ilk gün onlara şunları söyledim: ‘Dinleyin. Ben EuroLeague’i üst üste iki kez kazandım. Sadece geçen yıl başarısız oldum. Şu an Panathinaikos’tayım, sizin için geldim. Sadece kazanacağına inandığım oyuncular burada’. Geçen seneki kadrodan sadece iki genç oyuncu ve Grigonis kalmıştı. Herkese hedefimizin Final Four olduğunu söyledim. Sezon içinde de her galibiyetten sonra onlara bunu tekrarladım. Sezonun sonuna doğru ise onlara ‘Ligi ikinci sırada bitirelim. Size garanti ediyorum ki ikinci bitirirsek şampiyon olacağız’ demiştim. İşe yaradı (gülüyor)!
–Takımın yeni olduğundan bahsettiniz. Şampiyon olacak takım nasıl kuruldu? Sani Becirovic ve Başkan Giannakopoulos ile konuşuyor muydunuz? Hangi oyuncuların geleceğine nasıl karar verdiniz?
Ataman: “Haziran ve temmuz aylarında her hafta bir araya geldik. Başkan Giannakopoulos, Sani Becirovic, Dimitris Kontos ve ben. Onlara beğendiğim isimleri söyledim, onlar da gözlemlerini yaptı. Oyuncular üstünde çalıştım ve menajerlik şirketlerine ulaşmadan önce bazılarının eski takımlarıyla, eski koçlarıyla konuşup karakterleri ve kişilikleri hakkında bilgiler aldık. Benim için iyi bir oyuncu olması önemlidir, fakat en önemli şey takım oyuncusu olmasıdır. Sadece kendiniz için oynarsanız şampiyon olamazsınız. İlk transferimiz Mathias Lessort oldu. Onunla dört-beş kez telefonda konuştum. Onu Panathinaikos’a gelmek için ikna etmek zor oldu. Fakat Lessort geldikten sonra her şey çok kolaylaştı. Diğer oyuncular da gelmeye başladı. Sonra Sloukas‘ı aldık. Dürüst olmam gerekirse başkan bana ilk ‘Sloukas‘ı beğeniyor musun?’ diye sorduğunda ‘Tabii ki’ demiştim ama transferin mümkün olacağını düşünmezdim. Sonra bana beklememi ve başka oyun kurucuyla anlaşmamı söylediler. Ben de Başkan Giannakopoulos’a çok güvenirim. Özel bir şey yapmak istediğini biliyordum. Her gün bana beklememi söyledi, ben de bekledim. İmkansız gözüküyordu. Olympiakos’un yıldızıydı, biz ise Panathinaikos’tan bahsediyorduk. Fakat başkan ve Dimitris Kontos bunu başardı.
O dönemde Atina’ya giden bir uçakta Sloukas ile denk geldik. Kostas bana eşinin Panathinaikos’a gitmesinden korktuğunu söyledi. Kostas’ın eşi çok kibar bir kadın. Kostas’ın üstünde çok etkisi var ve şu an Panathinaikos’u çok seviyor. Çok önemli bir karardı. Bana ‘Bu kararı verecek cesareti sizden buldum’ dedi. Bu benim için çok önemli. Ben Kostas’a, Kostas da bana çok inanıyor. Bu oyun tarzından bağımsız, kazanmış olmamızdan bağımsız bir durum. Ona saygı duyuyorum, çünkü inanılmaz profesyonel bir oyuncu. Soyunma odasında özel bir aurası var, takımın geri kalanına çok etki ediyor.”
–Ayrıca çocukluk hayalinizin Madrid’in futbol takımına karşı oynamak olduğunu söylemiştiniz…
Ataman: “Ben büyük bir futbol hayranıyım. Galatasaray taraftarıyım ayrıca kulübün üyesiyim. Futbolu çok seviyorum. Size bir şey söyleyeyim mi? Şaka değil. Koçluk kariyerim bittiğinde Galatasaray‘da başkanlığa oynayacağım. Beni bu rolde isteyen önemli insanlar var. Birkaç yıl önce ben Galatasaray basketbol takımındayken başkan Aysal futbol takımını da yönetmemi istemişti. O zamanlar takımda Drogba gibi oyuncular vardı. Ben de ona ‘Başkan, oyuncuları hallederim ama çalışmam, hazırlanmam, lisansımı almam gerekiyor’ demiştim. Bana düşünmemi söylemişti. Bunun gerçekçi olmadığını biliyordum fakat durum böyleydi. Eğer futbolda basketbolda elde ettiğim başarıları elde etsem sizinle sahilde konuşuyor olmazdık. Arkamda gördüğünüz yatlardan biri benim olurdu.”
–Finalde soyunma odasında neler konuştunuz?
Ataman: “Maçtan önce, maç sırasında, molalarda hiç sonuca dair konuşmam. Hep momentumu analiz ederim. Özel bir şey söylemem. İlk çeyrekte beş dakikada 22 sayı yedikten sonra uyanmamız için farklı bir konuşma yapmıştım. Sonrasında ise sonuca hiç odaklanmadım. Real Madrid‘i yenmek çok zor. Hücumda inanılmaz yetenekli bir takım. Bizim için ana olay bazı savunma pozisyonlarını analiz etmekti. Devre arasında takıma ilk çeyrekte iyi olmadığımızı fakat savunmada kimliğimizi yakaladığımızdan beri agresifliğimizin maçın momentumunu tamamen değiştirdiğini söyledim. Böyle devam etmelerini söyledim. İkinci yarıya Nunn’ı kenarda tutarak başladık çünkü üç faulü vardı, onun yerine Sloukas‘ı koyduk. Topa baskıyı arttırmayı hedefledik. Gerçekten molaların özel bir yanı falan yok. Olay sadece anı doğru analiz edebilmek. Belki de benim sırrım budur. Oyuncularımın maçı sadece bir maç olarak görmesini sağlıyorum. ‘Normal sezon maçı gibi oynayın’ diyorum. Pek çok insan uyuyamadığını falan söyler. Ben maçlardan önce sorunsuz uyuyabiliyorum. Sorun olmuyor. Lessort normal sezonda ve playofflarda çok serbest atış kaçırdı. Finalde ise atışları soktu. Bu tamamen psikolojik. Real Madrid‘in üzerinde daha çok baskı vardı ve biz favori olmamamızı takmadık. Mateo üst üste ikinci kez kazanmak istediğini söylediğinde onun üzerinde biraz baskı oluşturdum. ‘Hayır, böyle bir şeyi yapabilecek tek isim benim’ dedim (gülüyor).
Pek çok insan benim şovu sevdiğimi düşünüyor. Bazıları karakterimden dolayı benden nefret ediyor. Fakat ben buyum. Ergin Ataman bu. Bu işi yapmaktan çok keyif alıyorum ve düşüncelerimi dile getiriyorum. Finalden önceki basın toplantısında şakalar yaptım çünkü öyle konuşmak hoşuma gidiyor. Herkes toplantılarda politik doğruculuk takınıyor. Ben politikacı değilim. ben basketboldan keyif alıyorum ve benim için nüanslar önemli.
Saha dışında çok sakin, rahat bir insanım. Yürüyüş yapmayı, sahile gitmeyi seviyorum. Basit bir adamım. Dışarıdan farklı gözükebilir, farkındayım fakat ben öyle hissetmiyorum. Herkesle sohbet ederim. Lamborghini ya da Ferrari sürmem. İki kızım ve bir oğlum var. Normal bir insanım. Yüzmeyi çok seviyorum. Kışın da haftada bir yüzerim. Sahilleri çok seviyorum. Yüzüyorum, rahatlıyorum, meditasyon yapıyorum. Ben restorana gitme gibi planların adamı değilim.”
–Giannakopoulos gibi bir başkanla çalışmak nasıl bir deneyim?
Ataman: “Birlikte çalışmayı çok seviyorum. Hep onun birlikte çalışması zor bir insan olduğu söylenir fakat biz ilk günden beri çok iyi anlaştık. Ben ona saygı duyuyorum, o bana saygı duyuyor. Çok tutkulu biri. Tutkulu insanları ve yaptıkları işleri severim. Benim için sadece sahada değil, saha dışında da rahat olmak çok önemkidir. Bütün bu detaylar çok önemli ve ben de patronumun desteğini arkamda hissediyorum. Bana şimdiye kadar hep ‘Endişelenme, ben buradayım. Bu işte beraberiz’ dedi.”
–NBA hiç kapınızı çaldı mı?
Ataman: “Hayır. Aslında… Dürüst olmam gerekirse iki sene önce büyük bir NBA takımının genel menajeriyle görüştüm. İsim veremiyorum. Herkes gelecekte NBA’i denemek istediğimi biliyor. İlk Avrupalı koç olmak istiyorum. Jordi Fernandez orada, bunun farkındayım ama o orada eğitim gördü, Avrupa’da görmedi. Ben Avrupa’dan sıçrama yapan ilk Avrupalı olmaktan bahsediyorum. Kariyerim boyunca hep ilkleri başardım. Siena’da, Galatasaray‘da, Beşiktaş‘ta, Efes‘te, Panathinaikos‘ta… Birinin gelip bana NBA’den koçluk teklif etmesi çok özel olur. Kimse bu teklifle gelmedi. Dediğim gibi iki sene önce görüşmelerimiz olmuştu. Fakat beni ikna edecek bir durum olmamıştı. Bana oraya gelip birkaç yıl boyunca koç ekibinin parçası olmamı, asistan koç olmamı söylediler. Artık 58 yaşındayım. Kendimi kimseyle kıyaslamak istemiyorum ama son beş yılda aldığım sonuçlara bakarsak EuroLeague’de bir numarayım (gülüyor). Neden gidip NBA’de asistan koç olayım ki?
Biri bana teklif sunacaksa Avrupa’da başardıklarımı düşününce başantrenörlük görevi olmak zorunda. Bu yüzden şu ana kadar ciddi bir görüşmem, ciddi değerlendirdiğim bir teklif olmadı. Orası başka bir dünya. Şu anda EuroLeague’de Panathinaikos’ta çok mutluyum. Üç-dört yıl önce bunun hayalim olduğunu söylerdim. Şu anda gerçek oldu. NBA de yıldız oyuncular aracılığıyla Avrupa’ya uzanıyor: Antetokounmpo, Doncic, Jokic, Alperen Şengün… Eğer yıldız bir Avrupalı koç isterlerse ben buradayım.”
–Peki Giannis’in dediği gibi ‘bir numara’ hissediyor musunuz?
Ataman: “Hayır, hayır. Dünya üzerinde bir numara olduğumu düşünmüyorum. Kendimi NBA koçlarıyla kıyaslamam. Ayrıca Avrupa basketbolu tarihinin de en iyi koçu değilim. Fakat son beş yıl için bir madalya verilecek olsa (gülüyor)… Beş yılda dört kez final oynadım ve üç kez şampiyon oldum. Bu özel bir başarı. Sadece sonuçlara bakarsak son beş yılın en iyisi benim.”