Türk pop müziğinin 50 yıllık panoraması: İlham perilerinde yok yok!
Tribünde, kafede, sokakta. 31 yıl önce yayınlanan 'Med Cezir' sanki onca yıl geçmemişçesine dillerde söylenmeye devam ediyor. Levent Yüksel'i herkesin tanımasına vesile olan albüm bugün artık bir pop klasiği.
Sezen Aksu’nun orkestrasındaki müzisyenlerden Levent Yüksel adını tüm Türkiye’ye duyuracak ilk albümünün kayıtları için Rıza Erekli’nin stüdyosunda çalışıyordu. Stüdyodaki Sezen Aksu, Onno Tunç, Uzay Heparı ve Fahir Atakoğlu vardı. Mart ayında çıkan ‘Med Cezir’ adlı albümün yapımcılığını da Sezen Aksu üstlenmişti. Minik Serçe’nin o dönemki orkestrasında yer alan başka isimler de 1994 yılında peşi sıra albümlerini yayınlayacak ve tarihe geçecekti. O da başka bir yazımızın konusu olacak. ‘Med Cezir’e geri dönelim. O esnada da albüm çalmaya başlasın…
1993 yılı Cumhuriyet tarihinin pek çok açıdan en zorlu yılıydı. Uğur Mumcu suikastı, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani ölümü, Sivas Katliamı, Başbağlar Katliamı. ‘Med Cezir’ işte tam da böylesi zor bir dönemde çıktı. Türkiye’nin çok kanallı döneme çabuk alıştığı, kapatılan özel radyolara kolektif protestolarla sahip çıktığı o yıl sımsıkıya sarılacağı bir de albüm yayınlandı. Kasetlerin altın çağını yaşadığı o dönemde dükkânlara giren müzikseverlerin sorduğu adeta tek bir soru vardı: “Med Cezir var mı?”
Geçen yıldan beri 30. Sanat Yılı kapsamında konserler veren Levent Yüksel, aradan geçen zamanda büyük beğeni toplayan daha nice çalışmaya imza attı. Ama ‘Med Cezir’ sadece onun değil tüm Türk pop tarihinin en iyi beş albümünden oldu. Albümde imzası olanlara bakınca “nasıl olmasın ki?” diyor insan. Sezen Aksu, Onno Tunç, Uzay Heparı ve Fahir Atakoğlu. Sezen Aksu’nun da pek çok albümünde yer alan bu isimler Türk pop müziğine yön verirken bir yandan da bu türün klasiklerini de yaratıyordu.
‘Yeter ki Onursuz Olmasın Aşk’ ile başlayan albüm ‘Med Cezir’, ‘İstanbul’, ‘Kadınım’ ve ‘Beni Bırakın’ ile devam ediyordu. Kasedin ön yüzündeki bu şarkıların hepsinin hit olduğu konusunda muhtemelen herkes hemfikirdir. Kasedin B yüzündeki ilk şarkıysa bir Paco de Lucia uyarlamasıydı. O yıllarda fırtına gibi esen İspanyol gitaristin ‘La Palenque‘ adlı şarkısı ‘Tuana’ olmuştu. Tabii Erdem Sökmen yeni düzenlemesiyle. ‘Uçurtma Bayramları’ ile devam eden albümde bir Orhan Veli şiiri de karşımıza çıkıyordu. Düzenlemesi Uzay Heparı’ya ait ‘Dedikodu’ da yine albümün kazandırdığı hit şarkılardan biriydi. ‘Bu Gece Son’ ve ‘Yeniden Başla’ ile sona eren ‘Med Cezir’ her şarkısı hit olmayı başaran ender albümlerden biri olmayı başardı. Zaten bunun çok da örneği yok.
‘Med Cezir’ bugün artık tribünlerde özellikle de Göztepe taraftarları arasında adeta kutsal bir marş. Her maç esnasında stadı dolduran binlerce Göztepeli hep bir ağızdan ‘Med Cezir’i söylüyor. Mayıs ayında Süper Lig’e yükselen İzmir kulübünün kutlamalarına katılan Levent Yüksel taraftarlarla hep bir ağızdan şarkısını seslendirirken geride kalan 31 yıl da yaşı yetenlerin gözlerinin önünden geçmiştir. Bu zamansız albüm belli ki bundan sonraki kuşakların da Spotify listelerinde ya da o gün nasıl bir müzik sistemi varsa orada yer almaya devam edecek.