Evlilik yeni bir yaşam biçimi, kadını da erkeği de değiştiriyor. Dış görünüş de buna dahil. Kadınlar evlenince kendini neden ve nasıl "bırakıyor?"
Sosyal medyada sıkça kadınların evlendikten sonra “kendilerini bırakmaları” ile dalga geçiliyor. Rihanna’ya kalırsa kadınlar kendisini şimdi “şişman olduğu için” seviyor. Yoksa sevmeyeceklerdi yani..
Evlilikte eşlerden birinin beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı ve rutini diğerini tabii ki etkiliyor. Hatta araştırmalar neredeyse 10 kadından sekizinin evlilikten sonraki beş yıl içinde 5 kg’dan 10 kg’a kadar kilo artışı yaşadığını ortaya koyuyor.
Kadınlarda evlilik ilişkisinde kilo alımına neden olabilecek birkaç faktör var. Evlendikten sonra, stres seviyesinde dalgalanmalar, egzersiz programında değişiklikler ve eşin yaşam tarzı nedeniyle kilo alma eğilimi oluyor. Evlenmeden önce gelinliğe girmek için girilen sıkı diyetlerin düğün sonrası bırakılması da, evlendikten sonra değişen hormonal veya metabolik yapı da birer faktör. Ancak bu işin bir de başka bir açısı var.
Evlilik yolculuğu, özellikle kadınlar için, genellikle toplumsal baskılar ve kişisel beklentilerle yüklü. Dürüst olmak gerekirse, birçok kadın, bir ilişkiyi güvence altına almanın bir parçası olarak dış görünüşlerine öncelik verebiliyor. Sporlar, botoxlar, dudak dolguları, Ozempic iğneleri, hatta meme ve popo kaldırma ameliyatları ile hedef cezbediliyor. Yine dürüst olalım, erkekler için de dış görünüş önemli. Her ne kadar beynine aşık oldum dense de başka aşık olunan vücut bölümleri de olduğu ortada. Peki evlendikten sonra ne oluyor?
Evlilik hedefine ulaşıldığında, bazı kadınlar aynı fiziksel bakım düzeyini sürdürme motivasyonunda düşüş yaşıyor. “Ne de olsa cepte” mantığıyla uğraşmaya gerek kalmıyor. Sevgiliyken tatilde yataktan kalkar kalkmaz makyaj yapan, saçlarına dikkat eden bir kadın, evlendikten iki yıl sonra niye kahvaltı hazırlarken aynı özeni göstersin ki. Amaç için araç olarak dış görünüşe yoğun bir şekilde odaklanmanın, amaca -evliliğe- ulaşıldığında azalmasından bahsediyorum. İşin ilginç tarafı kadınlar işe giderken veya arkadaş toplantılarına hazırlanırken o flört zamanlarının bakımlı haline bürünüyor. Peki koca bunu günde kaç dakika görüyor? Bence en fazla 10, o da işten gelip soyunup dökünüp makyajlar silinene kadar.
Öyle görünüyor ki evlendikten sonra kadınların kimlikleri genellikle önemli bir dönüşüm geçiriyor. Yeni eş ve anne rolleri benlik duygusuna hakim olabiliyor ve bu da bazen kişisel görünümün önceliğini kaybetmesine yol açabiliyor. Ne de olsa artık evin kadını ve idarecisi, bir de bu kimlikle görünüş için çaba mı gösterilecek!
Tabii hemen kadınları kamyonun altına atıp harcamayayım. Evliliğin duygusal ortamı da bir kadının öz bakım alışkanlıklarının değişmesine katkıda bulunabiliyor. Eğer bir ilişki duygusal bağ açısından kötüleşirse bir kadın içsel kargaşasının bir yansıması olarak bilinçsizce görünüşüne öncelik vermeyebiliyor. Araştırmalar, evlilik memnuniyeti azaldığında, öz saygının zarar görebileceğini ve öz bakım için daha az motivasyona yol açabileceğini gösteriyor.
Dahası, evlilik sadece romantik bir birliktelik değil, pratik bir ortaklık. Hayatın günlük stresleri -kariyer talepleri, ebeveynlik, ev idaresi- çoğu zaman kadınlara kendilerine ayıracak daha az zaman ve enerji bırakıyor. Bu durum özellikle geleneksel cinsiyet rollerinin hakim olduğu ilişkilerde geçerli ve ev içi sorumlulukların yükünü kadınlara bırakıyor. Aslında konuya ihmal olarak yaklaşmayalım. Beklentileri ve öncelikleri yeni yaşam evreleri için anlamlı olacak şekilde yönetmekle ilgili.
Kadınlar olarak öyle ilginç bir ikilem yaşıyoruz ki. Bir grup doğuma günler kala manken gibi hâlâ incecik, diğer bir grup küçülen bekarlık kıyafetlerini dağıtmakla meşgul.
Ama işi bilen Victoria’s Secret herkese yaranıp parsayı toplamak için elinden geleni yapıyor. Vitrininde incecik mankenlerle dolgun modeller yan yana. Müşteri dantel giysin de ister 36 beden olsun ister 46. Her şey özgüven. Yani özgüven özgüven deyip öz bakımı çayıra salarken hiç olmazsa içerde bir dantelli Victoria ile kocanın hâlâ kayırmasını sağlamak mümkün..
Belli mi olur yakında biri çıkar evlilikten sonra “çayıra salan” kadınlar için bir tarz yaratır, kadınları eleştirilmekten kurtarır kocalar da zokayı yutar “karımı bu tarzıyla seviyorum” deyip mutlu mesut yaşarlar:)