Kolonları kestikleri binada 36 kişi can vermişti, rapor çıkana kadar firar ettiler
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 35 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı ile ilgili valiliğin verdiği kararı hukuka uygun bulmayan mahkeme, yedi kişi hakkında soruşturma izni başlatılmasına karar verdi.
Kahramanmaraş’ta bulunan Ezgi Apartmanı, 6 Şubat’ta meydana gelen ilk depremde yıkıldı. Deprem sonucunda 35 kişi hayatını kaybetti. Binanın yıkılmasıyla ilgili başlatılan soruşturmada zemin kattaki pastanenin kolonunun 40 santimetre çapında kesildiği tespit edildi.
Rapor ile birlikte binanın yıkılmasıyla ilgili toplanan tüm delil, belge, fotoğraf ve videolar nihai rapor için Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne gönderildi. Üniversite’nin hazırladığı bilirkişi raporuna göre binanın yapım aşamasında ve daha sonra yapılan tadilatta görevli olanlar asli kusurlu, denetimle görevli Kahramanmaraş Belediyesi ile Onikişubat Belediyesi personelleri ise tali kusurlu gösterildi.
Raporun ardından soruşturmasını tamamlayan Cumhuriyet savcısı, zemin kattaki pastanenin işletmecileri firari Sami Kervancıoğlu (58) ve Mustafa Pekel (48) ile pastanenin tutuklu iç mekan tasarımcısı Ertan Danacı’nın (52) ‘Olası kastla kasten öldürme ve yaralama’ suçlarından 876 yıl 6’şar aya kadar, binanın müteahhidi tutuksuz Yakup Aktaş (82) ve fenni mesul tutuklu Mehmet Tekin (60) hakkında ise ‘Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talebiyle Kahramanmaraş 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Raporda tali kusurlu gösterilen kamu görevlilerinin dosyası ise ayrıldı.
Yargılanma süreci devam ederken Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı dönemin Kahramanmaraş Belediyesi görevlileri olan eski İmar İşleri Müdürü Fahri Y., mimar Veli Ç., mimar Mehmet D., depremde yaşamını yitiren inşaat mühendisi Ali Özcan K., Onikişubat Belediyesi personelleri İmar ve Şehircilik Müdür Vekili Sait A., inşaat mühendisi Ali G., İnşaat Teknikeri Mehmet Akif C. ile makine mühendisi Mustafa Ş. hakkında ‘Taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma’ ve ‘Görevi kötüye kullanma’ suçlarından soruşturma izni verilmesi için hazırladığı dosyayı Kahramanmaraş Valiliği’ne gönderdi.
Kahramanmaraş Valisi Mükerrem Ünlüer, talebi değerlendirdi ve haklarında soruşturma başlatılması talep edilen kişilerin ilgili kanun, yönetmelik ve mevzuata uygun hareket ettiklerini belirtti. Kişiler hakkında soruşturma başlatılmasına izin vermezken, kararının gerekçesinde şöyle dedi:
“Bahse konu olayla ilgili olarak ön inceleme raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesinde yer alan ‘Taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma, Görevi kötüye kullanma’ suçunun oluşmadığı, dolayısıyla ön inceleme raporu doğrultusunda 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunu’nun 3’üncü ve 6’ncı maddesi gereğince soruşturma izni verilmemesine karar verdim.”
Kararın soruşturma dosyasına girmesinin ardından Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı ile binada ölenlerin yakınları Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz etti. Kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmesini talep eden ailelerin itirazları 6’ncı İdari Dava Dairesi’nce değerlendirildi. Raporda kusurlu bulunmalarına rağmen haklarında soruşturma izni başlatılmasına izin vermeyen Kahramanmaraş Valiliği’nin kararı Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 6’ncı İdari Dava Dairesi’nce hukuka uygun bulunmadı ve iptal edildi. Mahkeme, bahsi geçen yedi kişi hakkında yeterli suç şüphesi bulunduğundan soruşturma izni verdi.
Valiliğin kararına itiraz edelerden biri olan Nurgül Göksu, binada oğlu, gelini ve torununu kaybettiğini söyledi. Depremin yaşandığı günden bu yana mücadelesini sürdürdüğünü söyleyen Göksu, soruşturma izni kararının önemini vurguladı ve şöyle konuştu:
“Belediye görevlilerinin yargılanması gerekiyordu, ilk günden bu yana zaten bunu söylemiştim. En nihayetinde de bölge idare mahkemesi de itirazlarımızı kabul etti ve kamu personellerinin yargılanması için izinler çıktı. Dosyaya eklenecekler, onlar da yargılanacaklar. Verdiğim mücadele oğlum, gelinim ve torunum içindi ilk günden bu yana. Bir annelik göreviydi bu benim yaptığım. İnsan evladını kaybetse dahi annelik görevi hiçbir zaman bitmiyor. Çünkü bir evladı büyütüyorsunuz, okutuyor evlendiriyorsunuz ama onu kaybettikten sonra da onun adaletinin sağlanması için mücadele veriyorsunuz. Bir hukuk mücadelesi veriyorum ben. En azından evlatlarımın ölümüne sebep olanlar yargılansın, her kimse yani. Bu belediye personellerinin dosyaya eklenmesi benim için çok önemliydi. Hukukun üstünlüğüne ve adalete ilk günden bu yana hep söyledim. Biz er ya da geç adaletin yerini bulacağına inanıyoruz.”