Altın haftayı kazançla kapatmaya hazırlanırken, dolar ve borsa yatayda
Financial Times gazetesi Başyazarı Martin Wolf Fed'in faiz indirmesinin Türkiye'ye yarayacağını belirtirken kurlar üzerinde baskının hafifleyeceğini ve Türkiye için hayatın biraz daha kolaylaşacağını düşünüyor.
Ünlü İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times’ın baş yazarı Martin Wolf’a göre Amerikan Merkez Bankası Fed’in 18 Eylül’deki toplantısında faiz indirimi yapması Türkiye’ye de yarayacak. Financial Times Başyazarı Martin Wolf, CNBC-e’den Berfu Güven’in sorularını yanıtladı. Wolf Fed’in faiz indirimi için “Bana kalırsa şu an bir şey söylemek için erken, tahmin etmek zor. Eğer 50 baz puan indirim olursa şaşırmazdım diyebilirim. Bu durumda ekonomik sorunları bırakın politik sorunlar da ortaya çıkacaktır. Trump geldiği zaman Demokratlara yardım etmenin politik bir hamle olduğunu söyleyecektir. Fed bunu kabul etmeyecektir. Benim tahminim 25 baz puanlık bir indirim ancak daha fazla olursa da anlaşılır” dedi.
Wolf Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz indirimine yönelik de Fed’den daha güçlü sebepler olduğunu, Avrupa’da enflasyona kıyasla faizlerin çok yüksek kaldığını belirterek “Bu hafta Avrupa’da faiz indirimi bekliyorum” diye konuştu.
Wolf Fed’in faiz indirmesinin dünyanın geri kalanı ve özellikle Türkiye için etkilerini şu şekilde öngördü:
“Dövizde baskıyı azaltacaktır, doları zayıflatacaktır. Bu açıdan bakarsak sermaye çıkışı da düşecektir. Oranlar düşük olsa da bir döngünün başlangıcı olacağını düşündüğümüzden yardımı olacaktır.
Fed’in faizi indirmesi Türkiye’ye yarar diyebiliriz. Özellikle ilk bakılan nokta iç piyasadaki oranlar olsa da Türkiye için dış piyasadaki oranlar da her zaman önemli olmuştur. Türkiye sermaye açısından biraz yıpranmaya müsait. Fed’in faiz indirmesi kurlar üzerinde baskıyı hafifletir. Türkiye için hayat biraz daha kolaylaşır.”
Wolf ilk defa Türkiye için çalıştığı yaklaşık 40 yıl önceki dönemi de baz alarak şunları söyledi:
“İnsanlar şu an yapılan şeylerden etkilenmiş durumda. Şu anki ekonomik yaklaşım öncekine kıyasla politika açısından çok daha farklı. İlk politikalar çok daha radikaldi. Bu da Türk politika yapıcılarının güvenini tazeledi. Tabii bu değişim kalıcı olacak mı, yoksa farklı yöntemler benimsenebilir mi? Genel görüşe bakıldığında doğru şeyler yaptığını görüyoruz. Enflasyon kontrol altına alındı. Bu çok acı verici bir süreçti. Ancak uzun vadede Türkiye her zaman yüksek potansiyelli bir ülke olarak görüldü, hala da öyle görülüyor. İyi performans gösteren bir ülke. Avrupa piyasasına erişimi olan da bir ülke. Bu sayede insanlar Türkiye’ye daha çok inanmak istiyor. Ancak bildiğiniz gibi büyük enflasyon artışı gibi olaylar oldu bu da genel olarak optimistik bakışı bozdu. Ancak doğru yolda ilerlemeye devam ederse geleceği parlak.”
Çin ve Hindistan’ın ekonomi devleri olduğunu belirten Wolf diğer büyük gelişen piyasa ekonomileri olarak da Meksika, Endonezya, Brezilya ve Türkiye’yi saydı. “Bunlar büyük gelişen piyasa ekonomileri olarak öne çıkıyor” diyen ünlü gazeteci, “Bana kalırsa iki dev ekonomiden sonra Türkiye dikkat çekiyor” dedi.
Ancak Wolf uzun vadeli yatırımlar için Türkiye’nin hem ekonomik hem de politik olarak istikrarlı olması gerektiğini belirtti. BRICS üyeliğinde de “ikili ilişkiler daha önemli” diyen Wolf BRICS’in çok da önemli bir ekonomik grup olmadığını, üye ülkelerle beraber politika belirlediklerini, ama operasyonel anlamda önemli olduğunu söyledi ve şunları ekledi:
“Türkiye için fırsatlar da yaratabilir ancak üyeler ile ikili ilişkiler daha önemli.”
Güven’in yakın dönemde dünyada bir “Siyah kuğu” riski olup olmadığı sorusuna Wolf “Yeni savaşlar çıkabilir, mevcut savaşlar tırmanabilir; beklemediğimiz finansal krizler doğabilir. ABD seçimleri ve Ortadoğu‘da savaşın nereye evrileceği izlenmeli. Güneş parlamalarının küresel interneti yok etmesi gibi sıra dışı olaylara hazırlıklı olmalıyız” dedi.
Beklenmeyen, öngörülemeyen olayların ekonomilerde ve piyasalarda büyük etkiler yaratmasına neden olmasıdır. Bu tür olaylar, genellikle istatistiksel modellerin öngöremediği ya da düşük olasılıklı kabul edilen olaylar olarak ortaya çıkar.Teori, Nassim Nicholas Taleb tarafından 2001 yılında geliştirildi. Örneğin; son “siyah kuğu” Covid-19 pandemisi olarak görüldü. Siyah kuğu, Taleb tarafından 2001’de yayınlanan ve finansal olaylarla ilgili olan “Fooled By Randomness”(Aldatıcı Rastlantı: Hayatta ve Piyasalarda Şansın Gizli Rolü) adlı kitabında ele alındı. 2007’de yayınlanan “The Black Swan” (Siyah Kuğu) adlı kitabında Taleb, metaforu finansal piyasaların dışındaki olaylara genişletti. Taleb, tarihteki önemli bilimsel keşifleri, tarihi olayları ve sanatsal başarıları, internetin ve kişisel bilgisayarların bulunması, I. Dünya Savaşı, Sovyetler Birliği’nin dağılması, 11 Eylül 2001 saldırıları gibi olayları Siyah kuğu olarak nitelendiriyor.