Otomobilden insan figürlü mezar steli çıktı
Sanatçı Jason de Caires Taylor'ın geri dönüştürülmüş camdan yaptığı 'Ophelia' heykeli Sir James Hales'in trajik hikâyesi ve Shakespeare'in Ophelia karakterinden ilhamla yeni adresinde, bir nehirde.
Yaklaşık 500 yıl önce zengin ve nüfuzlu bir yargıç olan Sir James Hales İngiltere’de Canterbury yakınlarında Stour Nehri’ne girerek hayatına son verdi. Hales VIII. Henry döneminde gözde bir konuma yükselmiş, ancak kralın kızı Mary’nin baskıcı yönetimi altında Katolikliğe geçmeyi reddetmiş ve Londra Kulesi’ne hapsedilmişti.
1554’te serbest bırakıldığında ruhsal sağlığı bozuktu Hales’in. Onu intiharın eşiğine getiren de bu oldu. Ancak o dönemde intihar suç sayıldığı için eşi mülkünü miras edinme hakkından mahrum bırakıldı ve o da konuyu mahkemeye taşıdı. Dava 16. yüzyılda o kadar ünlendi ki Shakespeare’in ‘Hamlet’teki Ophelia karakterinin boğularak intihar etmesi sahnesine bile ilham oldu.
Ve bu hikaye gelecek hafta Hales’in yaşamına son verdiği yere yakın bir noktada, Stour Nehri’nin sularına yerleştirilen ve hikâyesinden ilham alınarak yapılan bir heykelin resmi açılışı ile anılacak. ‘Ophelia’ adlı eser dünyanın ilk sualtı heykel parkını Grenada yakınlarında yaratan İngiliz heykeltıraş Jason de Caires Taylor’a ait. Dünyanın dört bir yanındaki resifler ve deniz tabanlarına heykeller yerleştiren Taylor’un bölgeyle de özel bir bağı var. Sanatçı aslen Canterburyli, çocukluğunda evinin yakınındaki Stour Nehri’nde oynamış. “Ophelia’nın söğüt dallarına tutunup suya düşmesi hikâyesi… Çocukken dallara tutunarak bir yandan diğer yana sallandığımızı hatırlıyorum” diyen Taylor böylece bir heykel yaratmaya karar verdi.
Sanatçının geri dönüştürülmüş camdan yaptığı heykel sırtüstü uzanmış bir kadını ve çiçeklerle süslenmiş elbisesinin etrafında süzülmesini tasvir ettiği için heykele nehrin sıcaklığını ve berraklığını ölçen sensörler yerleştirdi. Bu sensörlerin oluşturacağı veri seti yerel bilim insanlarıyla paylaşılacak. Ayrıca heykelin kirlilik ve nitrat seviyelerini izleyebilecek teknoloji üstünde de çalışıyor.
Sanatçı çocukken kendisini etkileyen bu hikayeden hareketle ürettiği eserinin başkalarına da soru işaretleri bırakmasını istiyor: “Umarım insanlar daha fazla soru sormaya başlar, merak duyar ve nehrin ve Canterbury’nin tarihini daha iyi öğrenmek isterler.”