Trump mı kazanacak yoksa Harris mi? Sinemacılar sonuçları açıklıyor!
Seçim günlüğüne hoş geldiniz. Bugün Trump'ın Harris'e oy veren Yahudileri yeniden hedef alışını ve kendi silahıyla vuruluşunu izliyoruz. Kürtaj yasağı nedeniyle göz göre göre ölüme terk edilen ilk kadının hikayesini de konuşacağız.
Her gün seçime giden sürecin biraz daha kısaldığını anlatıyoruz. Bu kez sözlerimizi kanıtlayacak bir adıma geçildi: Minnesota, Güney Dakota ve Virginia’da erken oy verme işlemi başladı. Bugün de gündemimiz yoğun, Yahudi tartışmasından tutun da kürtaj olamadıkları için ölen kadınlara kadar birçok konuya değineceğiz. Ama önce adaylarımız nerede, onu konuşalım.
🗺️Kim nerede: Demokratların adayı Kamala Harris, kürtaj meselesine ağırlık verdiği Georgia’yı ziyaret etti. Sonrasında da Wisconsin eyaletindeki Madison’da miting düzenleyerek bir günde iki salıncak eyaleti aradan çıkarmış oldu. Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ise dün dinlenme modundaydı. Gerçi şu sıralar konuşmayıp dinlense oylarını daha iyi koruyabilir gibi…
🔴NOT: Bazılarımız sınava son gün hazırlanırken bazılarımız aylar öncesinde çalışmaya başlar. Harris’in yardımcısı Tim Walz da sınava erken hazırlananlardan. Trump’ın yardımcısı JD Vance ile 1 Ekim’de CBS News’de karşı karşıya gelerek kozlarını paylaşacaklar malum. Walz bu münazaraya şimdiden hazırlanmaya başlamış. Walz’ın hazırlığına yardım eden isim de Vance rolünü oynayan Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg.
Trump antisemitizmle mücadele temalı bir etkinlikte Harris’e oy veren Yahudileri hedef aldı. Aslında bunu düzenli aralıklarla yapıyor. Daha önce de “Demokratlara oy veren Yahudi kendi dinini sevmiyordur” diyen Trump, bu kez de bu kişilerin “doktora gidip kafasına baktırmasını” söyledi.
🖼️Büyük resim: Trump katıldığı “Amerika’da Antisemitizmle Mücadele” etkinliğinde sıcak bir şekilde karşılandı. Hatta etkinlik sırasında kızının, damadının ve torunlarının Yahudi olduğunu söyledi. Ama etkinlikten çıktıktan sonra “Seçimleri ben kazanmazsam Yahudi halkının kaybedeceği çok şey var” dediği için “antisemitizm” ile suçlandı.
🗣️Ne dedi: İsrail-Amerikan Konseyi tarafından düzenlenen bu etkinlikte Trump ayrıca “Eğer bu seçimi kazanamazsam, ki Yahudilerin bunda payı büyük, yüzde 60’ı düşmana oy veriyor, İsrail iki yıl içinde yok olacak. Eğer kazanırsam İsrail güvende ve emniyette olacak ve antisemitizmin zehrini ortadan kaldıracağız” dedi.
🔎Yakınlaşalım: Pew Research Center’ın 26 Ağustos – 2 Eylül tarihleri arasında düzenlediği bir ankette Harris, Yahudi seçmenlerin yüzde 65’inin desteğini aldı.
🗯️Tepkiler nasıl: Trump’ın iddiası üstüne Harris’i savunmak kampanya sözcüsü Morgan Finkelstein’e düştü. Eski başkanın iddialarını reddeden Finkelstein, Harris’in “antisemitizme hem yurtiçinde hem de yurtdışında karşı olduğunu” ve “başkan olarak da tavrının değişmeyeceğini” söyledi.
İlerici ve liberal politikaları savunan bir STK olan Jewish Council for Public Affairs’in Başkanı Amy Spitalnick, Trump’ın Harris’e oy veren Yahudileri hedef almasının “antisemitik söylemi artırdığını söyledi ve, “Yahudileri ‘iyi’ ve ‘kötü’ olarak ayırmayı bırakın. Sizi desteklemeyenleri deli ya da sadakatsiz olarak yaftalamayı da. Söylemleriniz Yahudilerin güvenliğine zarar veriyor” dedi.
Dün meslektaşım Berrak Güngör, Kuzey Carolina’da kopan fırtınaları size anlattı. Hani şu porno sitelerinde kendine “Siyah Nazi” diyen vali adayı meselesi… Biz de biraz bu konuya değineceğiz çünkü Cumhuriyetçiler ifşalardan epey rahatsız. Kuzey Carolina’nın Cumhuriyetçiler için ne kadar önemli olduğunu hesaba katarsak endişelenmeleri çok doğal.
🔴Neden önemli: Kuzey Carolina da “salıncak eyalet” dediğimiz eyaletlerden. Yani kararsız seçmenlerin ağır bastığı eyaletlerden. Hep aynı örneği veriyorum ama İzmir nasıl CHP’nin, Konya nasıl AK Parti’nin kalesi olduğu için AK Partili bir adayın İzmir’de kampanya yapması boşuna enerji sarf etmek olacaktır. Çünkü daima CHP’ye oy vermiş bir seçmeni AK Parti’ye oy vermeye ikna etmeniz çok güçtür. Oysa sürekli el değiştiren bir ilde şansınız çok daha yüksektir.
İşte Harris ve Trump da bu yüzden sürekli bu salıncak eyaletlerde mitingler düzenliyor. Trump ve başkan yardımcısı adayı JD Vance son birkaç haftadır sürekli Kuzey Carolina’da mesela. Kuzey Carolina’da son 11 başkanlık yarışının 10’unda Cumhuriyetçilere oy çıktı. Bu eyalette alınacak kötü bir sonuç, Trump’ın 5 Kasım’da kaybetmesine sebep olabilecek darbe bile olabilir. Trump’ın kampanya ekibi eyaleti kazanabilmek için burada yayınlanacak reklamlara 40 milyon dolar harcadı.
😐Mesafe koyma çabaları: Kuzey Carolina Vali Adayı ve aynı zamanda Vali Yardımcısı olan Mark Robinson’un porno sitelerinde kendinden “Siyah Nazi” ve “sapık” olarak bahsetmesi sonrası Trump’ın ekibi araya bir mesafe koymaya çalıştı. Mesela Trump’ın kampanya yetkililerinden biri Axios’a “Bu Trump’ın kampanyasıyla değil, Robinson’un kampanyasıyla ilgili bir mesele” dedi. Trump’ın Kuzey Carolina Wilmington’da bugün düzenleyeceği mitinge Robinson’un katılması beklenmiyor.
Trump ile yakındı: Şaşırdık mı? Trump Robinson’u bir zamanlar “steroidli Martin Luther King” diye çağırıyormuş. Hatta Mar-a-Lago malikanesinde ağırlanan isimlerden biri de Robinson’muş. Biliyorsunuz Mar-a-Lago bir Epstein adası değil ama çok değişik isimlerin ağırlandığı bir malikane olduğu kesin.
Biliyorum içinizde “Yıl 20..” lafını sevmeyenler var ama bugün size kürtaj olamadığı için ölen ilk kadının hikayesini anlatacağız. Ardından da Harris’in ortaya daha yeni çıkan bu hikaye sonrası artırdığı kürtaj söylemlerine değineceğiz.
Ölen kadınlar: Amber Thurman 28 yaşındaydı. Thurman ölümü önlenebilecekken kürtaj yasağı nedeniyle hayatını kaybeden ilk kadın oldu. Hemşire olma hayalleri kuran bir çocuk annesi kadın, Georgia’daki bir hastanede doktorların çok basit bir prosedürü eyalet yasaları izin vermediği için uygulamaması nedeniyle ölmüştü.
Hikayeyi biraz baştan saralım: Thurman hamile olduğunu öğrendiğinde eyaletinin belirlediği gebeliği sonlandırma sınırını çoktan aşmıştı. Bu yüzden en yakın arkadaşıyla Kuzey Carolina’ya doğru yolculuğa çıktı. Orada bir klinik ona kürtaj hapı verdi. Kürtaj haplarının komplikasyonları çok nadir görülür ama bu şanssızlık Thurman’ı vurmuştu. Kadın ilaçları kullandıktan kısa süre sonra Georgia’daki bir hastaneye kanama, ağrı ve tansiyon düşüklüğü şikayetleriyle gitti. Aslında doktorların bu noktada yapması gereken şey rahim içeriğini boşaltmak için rahim ağzını genişletip küretaj işlemini yapmasıydı. Bunu yapsalar işlem 15 dakikada bitecekti.
Ama Georgia’daki kürtaj yasağı nedeniyle “spontane” ya da “doğal olarak meydana gelen” düşük vakaları dışında doktorların bu işlemi yapması yasaktı. Thurman kürtaj hapı aldığı için bu yasalara göre yasadışı kürtaj kategorisine giriyordu. Dolayısıyla doktorlar tedaviyi uygulamadığı için hastane yatağında 20 saat boyunca acı çekti. Bu süreçte sepsis meydana geldi, organ yetmezliği baş gösterdi. Doktorlar sonunda müdahale etmeye kalktığında çok geç kalmışlardı.
Medya da olmasa hikayesini öğrenemeyecektik: Thurman’ın ailesi kadının kurtarılabileceğini bilmiyordu. Yetkililer daha erken müdahale edilse kadının hayatta kalabileceği konusunda aileyi bilgilendirmemişti. Olayı duyuran ProPublica’nın haberi olmasa muhtemelen hiç haberleri olmayacaktı. Kürtaj yasakları yüzünden kaç kadının daha öldüğünü bilmiyoruz. Tam da Thurman olayında olduğu gibi gizlilik söz konusu.
🗣️Harris ne diyor: “Amber Nicole Thurman’ın acı ve keder içindeki annesi büyük bir cesaretle kızının hikayesini anlattı. Kendisinin de isteği üstüne, Amber’in sadece istatistik olarak hatırlanmamasını sağlayacağımıza, insanların onun bir anne, kadın ve kız kardeşimiz olduğunu, sevildiğini ve şartlar farklı olsa hayatta olabileceğini herkesin bilmesini sağlayacağıma dair söz verdim. Bu durum ülkemizde her gün yaşanıyor. Sayısız insan acı çekiyor, kadınlara sanki yanlış bir şey yapıyorlarmış gibi hissettiriliyor. Buradaki yargılayıcı tavır çok çirkin, sanki suçlularmış, yalnızlarmış gibi davranılıyor. Dolayısıyla bu kadınlara, ailelere hepimizin düşündüğüne inandığım şeyi söylüyorum: Sizin farkındayız, yalnız değilsiniz, hepimiz burada sizinleyiz. Bugün yaşananlar bir sağlık krizidir ve Donald Trump da bunun mimarıdır.”
👉Kürtajı yasaklamak isteyenler, yani Cumhuriyetçiler için de, “Bu ikiyüzlüler ‘Kürtajı yasaklamak hem kadınların hem de çocukların yararına’ deyip duruyor. Pardon da neredeydiniz? Amerika’nın kadın ve çocuklarına bakmak söz konusu olduğunda neredeydiniz? Buna nasıl cüret ederler?” dedi.
Uzun zamandır izleme önerisi yapmıyordum. Bu seferki söyleşi epey ilginç, benden söylemesi. Hatta sosyal medyada konuşulan birçok kesite sahip. Birkaçını biz buraya yazalım, gerisini siz kendiniz izleyip yorumlayın efendim:
👀Harris’in silaha sahip olduğunu önceden bilmiyorsak da münazaradan sonra öğrenmiş olduk. Silah kullanımının düzenleme altına alınmasını savunan bir Demokrat’ın silah sahibi olması, Cumhuriyetçilerin yaratmak istediği imaja pek uymuyordu. Şimdi bu imaja daha da uymayan bir söz daha çıktı Harris’in ağzından: “Birisi evime girerse vurulur. Muhtemelen bunu söylememem gerekiyordu” dedi. Bu sözleri siz nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama bazıları “Filistinliler bunu yapınca sorun oluyor ama?” diyerek ikiyüzlülüğe isyan etti.
Kamala Harris: “If somebody breaks into my house, they’re getting shot. Probably should not have said that.” pic.twitter.com/hlpGKUZAik
— philip lewis (@Phil_Lewis_) September 20, 2024
👀Oyuncu Meryl Streep söyleşide kısa süreliğine göründüğü anda Harris’e “Başkan Harris” dedi, sonra da “Umarım Tanrı da duymuştur bunu” dedi.
Meryl Streep accidentally calls Kamala Harris ‘President Harris’:
“From my mouth to God’s ear”
pic.twitter.com/IpQdORWTRT— Pop Base (@PopBase) September 20, 2024