Fotoğrafçı Avni Lifij’le tanıştınız mı?
Türkiye’de grafik tasarımın gelişimini kitap ve kültür yayıncılığı üzerinden ele alan ‘Tasarımcının Notu’ sergisi Salt Beyoğlu'nda. Yazar ve editör Eda Sezgin tarafından programlanan sergi, 2 Şubat 2025 tarihine kadar devam edecek.
Bir kitabı kapağına göre alır mısınız? Neden olmasın.
Sanki kitabı kapağına göre almak, anlattıklarını arka plana atan, sadece “vitrine” bakan anlayış gibi geliyor kulağa, farkındayım. Halbuki esasen bir nesne olan kitabı kapağına göre almak sanıldığı kadar içeriği ikinci plana atan bir refleks değil. En azından bir zamanlar hiç de öyle değildi. Zira kapağın da bir hikayesi var, üstelik bir de hikaye anlatıcısı yani tasarımcısı.
Salt Beyoğlu’nda 11 Eylül’de kapılarını açan, Eda Sezgin’in programladığı Tasarımcının Notu adlı sergi de sözü tasarımcılara bırakıyor. 80’lerden 2000’lere yayın dünyasının değişimini gözler önüne seren panaromik bir yolculuğa davet tadındaki serginin esas amacı tasarımcıların dünyasını anlamak.
Şöyle bir etrafınız buğulansın, çocukluğunuzda ya da ilk gençlik yıllarınızda okuduğunuz kitapları, o kitapların kapaklarını hatırlayın. Birbirinden farklı fontlar, tek renk zeminler, geometrik formlar ve hafızalara kazınacak kadar özgün kapaklar… Şimdi aşina olduğumuz çıfıt çarşısı tadındaki raflar ve kapakların mazisi çok da eskiye dayanmıyor, hepimiz biliyoruz.
Türkiye yıllar içinde siyasal, ekonomik ve toplumsal değişimler yaşarken kültür endüstrisi de bu değişimlerden muaf değildi elbette. Neoliberal bir dönüşüm yaşayan Türkiye’de yayıncılar, yayımlanan kitaplar ve o kitapların kapakları da değişti. Grafik tasarım ve tasarımcı kavramları öne çıktı, içerikler kadar kapak tasarımları da dönüştü. Tasarımcının Notu bu dönüşümü bütünlüklü bir şekilde ele alıyor.
20. yüzyılın son çeyreğinde Türkiye’de grafik tasarım alanında yaşanan değişimi kitap üzerinden ele alan sergi, kitabın yaygın tasarım unsurunun kapak olduğu 1970’li yıllardan bütüncül bir tasarım nesnesine dönüşümünü envai çeşitli örnekle, “Buyrun kendi gözlerinizle görün” diyerek anlatıyor aslında. Ve yıllar geçtikçe, kapaklar değiştikçe tasarımcının bir kitabın oluşumundaki karar süreçlerini, yayıncıdan matbaacıya farklı aktörlerle ilişkilerini ve kültür ortamındaki değişimini de fark ediyoruz.
Belki dikkat etmişsinizdir okuduğunuz herhanhgi bir kitapta editörün ya da çevirmenin notu olur ama nedendir bilinmez -belki de siz de benim gibi yeni fark edeceksiniz- tasarımcının notu olmaz. Fakat bu sergi de var. Hatta söz tamamen tasarımcılarda. Bu yönüyle de bir tarih çalışması. Zira Eda Sezgin, kitap tasarımlarına yer verdiği tasarımcılarla hem tasarımlarını hem de o dönemlerinin tasarım anlayışlarını da konuşmuş. Sergi boyunca bu anektodlar da izleyicilerin keşfini bekliyor. Sergi bir yönüyle de 2024’ten geçmişe bakarak eksik bir anlatıyı da tamamlıyor. Sergide ayrıca hem kültür yayıncılığı hem de tasarım dünyasında kuşak farklılıklarını görecek; zihninize doluşan tasarımlardaki değişim, ticari kaygılar, kültür yayıncılığında mevcut durum nasıl sorularıyla başbaşa kalacaksınız.
Tasarımcının Notu birçok yayınevi ve yazarın da tasarımlarının arşivini sunuyor. Firuzan’dan, Aziz Nesin’e; Rıfat Ilgaz’dan Ferid Edgü’ye aklınıza gelebilecek birçok yazarın kitapları bizzat nesne olarak sergide. Esasen serginin alametifarikasının da bu olduğunu söyleyebiliriz. Fotoğraflar, videolar ya da farklı mediumlarla da aktarılabilecek kapak tasarımları kitap yani nesne olarak izleyicilerle buluşuyor. Bu nedenle sergideki kapaklarda solmalar, izler ve yaşanmışlıklarla karşılaşacaksınız.
Sergide yer alan tasarımcılar arasında; Yurdaer Altıntaş, Serdar Benli, Savaş Çekiç, Gülizar Çepoğlu, Yeşim Demir Pröhl, Mustafa Eren, Aydın Erkmen, Bülent Erkmen, Ulaş Eryavuz, Cem Günübek, Joelle İmamoğlu, Sadık Karamustafa, Esen Karol, Sait Maden, Hakkı Mısırlıoğlu, Cemalettin Mutver, Nazlı Ongan, Nilgün Öneş, Ersu Pekin, Tibet Sanlıman, Alper Tunga Şen, İlhami Turan, Mehmet Ulusel, Timuçin Unan, Erkal Yavi yer alıyor.
Serginin üçüncü katına çıktığınızda duvarda sizi iki mektup karşılayacak. Biri 1985 diğeri 1990 tarihli bu iki mektup, usta yazar Aziz Nesin’den tasarımcı Erkal Yavi’ye. Nesin mektubunda Yavi’ye teşekkür ediyor ancak açık sözlülüğü de elden bırakmıyor.
“Kitaplarımın kapaklarını o denli güzel yapıyorsun ki sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Pek seyrek olarak arada bir de çirkin kapak yapıyorsun. Onca güzel kapaktan sonra kimi kapaklara da çirkin demeye dilim varmıyor. Bu yüzden o çirkin kapaklar da basılıyor. Örneğin ‘Kendini Yakalamak’ şiir kitabımın kapağı çirkindir.”
Mektubun devamında ikinci baskı için başka bir kapak önerisi verip aklındakileri de yazıyor Nesin. Aziz Nesin’e dair yayın dünyasında bilinen bir gerçek bu. Yazar, her kitap baskısında farklı bir kapak tasarımı olmasını istermiş. Bu nedenle aynı kitabın farklı tasarımlı versiyonlarıyla dolu Nesin külliyatı. Hem bu tutumu hem de yayıncı refleksi Nesin’in kapak tasarımına verdiği özeni gösteriyor aslında.
Serginin, sözü tasarımcılara bırakmasının en güzel yanı son haline nasıl geldiğini asla bilemediğimiz tasarım süreçlerini öğrenip işin mutfağına sızmak. Örneğin Burak Eldem’in 1985 tarihinde yayımlanan kapak tasarımı Savaş Çekiç’e ait ‘Bob Marley Reggae’ kitabı. Çekiç karlı bir İstanbul günü guaj boyayla hazırladığı kapağı yayınevine götürürken(evet, bir zamanlar çizimler bu şekilde ‘elden’ gidiyordu) ıslanan tasarımı nasıl değiştirdiklerini şu sözlerle anlatıyor:
“1984 Şubat ya da Mart ayıydı ciddi bir kar yağmıştı. Ben de o dönem Cemalettin Mutver’in yanında çalışıyorum Harbiye’de. Kardan ötürü toplu taşıma iptal olmuş, ama Bob Marley Reggae kapağını götürmem gerekiyor yayınevine. Kapak için Bob Marley’nin portresini guajla siyah-beyaz çalışmış, arkasına da pistoleyle renkli bir Jamaika bayrağı yapmıştım. Orijinali güzelce sarıp yanıma aldım. Karın altında Harbiye’den Tünel’e yürüdüm, oradan da Cağaloğlu’na çıktım. Yayınevinde dosyayı açınca Illüstrasyonda bayrağın üzerinde kardan ötürü lekeler oluşmuş olduğunu gördük. Guajın kimyasından dolayı o lekeleri kapatmak da mümkün değildi. Bir süre ne yapsam diye düşündüm. Sonra pencereyi açıp bütün İllüstrasyonu karın altına tuttum. O zaman lekeler bütün yüzeye yayıldı ve görsel açıdan çok daha lezzetli bir şey ortaya çıktı.”
İşte böyle nice hikaye var Tasarımcının Notu sergisinde. Biz yaklaşık 20 kişilik bir grup olarak yazar ve editör Eda Sezgin rehberliğinde gezdik. Gördüklerimiz ve tasarımcıların sözlerinin de ötesine geçtik Sezgin’in anlattıklarıyla. Salt Beyoğlu’nun üç katına yayılan bu sergide gördüklerinizin ötesini merak edenlerdenseniz size de rehberli sergi turunu öneririz. Ancak uzun bir maraton, hazırlıklı gitmek de fayda var. Bu arada sergiye, Salt Araştırma’nın Türkiye’de grafik tasarımın seyrini toplumsal ve kültürel gelişmeler ışığında ele alacağı arşiv çalışmalarına paralel olarak hazırlanan sergiye bir dizi etkinlik programı da eşlik edecek.
📍Tasarımcının Notu 11 Eylül 2024–2 Şubat 2025 tarihlerinde Salt Beyoğlu’nda ücretsiz görülebilir. Sergi paralelindeki kamu programları da devan ediyor. Eda Sezgin’in rehberliğinde turlardan bazılarının tarihleri şöyle: 17 Ekim Perşembe, 18.30- 19 Kasım Salı, 18. 30-18 Aralık Çarşamba, 18.30.
📍İstanbul Modern, Olafur Eliasson: Senin Beklenmedik Karşılaşman: Günümüz sanatının en önemli isimlerinden, heykelleri ve enstelasyonlarıyla bilinen Olafur Eliasson’un haziran ayında kapılarını açan sergisi izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Sanatçının 30 yıllık kariyerinin özeti niteliğindeki Olafur Eliasson: Senin Beklenmedik Karşılaşman başlıklı sergi 9 Şubat 2025’e kadar izleyiciyi bekliyor.
📍 İnci Eviner, Bir Adanın Sinir Uçları, Dirimart Pera: İnci Eviner’in Bir Adanın Sinir Uçları başlıklı kişisel sergisi Dirimart Pera’da sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Sanatçının son dönemde ürettiği aynı başlıklı video yapıtı ile ‘Atölyenin Yankıları’ başlıklı yeni yerleştirmesinden oluşan sergi, 6 Ekim’e kadar devam edecek.
📍Georg Baselitz: Son On Yıl / Sabancı Müzesi:Sabancı Müzesi sezonu Alman ressam, heykeltıraş Georg Baselitz ile karşıladı. Kendisi Alman sanatına büyük etkisi olan bir isim. 1960’larda figüratif, etkileyici resimleriyle tanınır hale gelen Baselitz 1980’den bu yana uluslararası sanat dünyasında önemli bir isim haline geldi. Sanatçının çalışmaları da doğrudan ülkesinden ilham alıyor. Almanya tarihine özgü çalışmalarında Nazi döneminden kalan sıkıntıları, yıkıntılar, asiler, çobanlar, ağaçlar ve savaş gazileriyle resimlerine taşıyan Baselitz, 13 Eylül’de Akbank Sanat’ın desteğiyle açılacak sergide Baselitz’in yakın geçmişte ürettiği 100’e yakın büyük boyutlu resim ve heykeli SSM’nin tüm galeri alanları ve bahçesine yayılacak. Georg Baselitz’in son on yılda ürettiği eserler 13 Eylül 2024 – 2 Şubat 2025 arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenecek.
📍Hesaplar ve Tesadüfler: Dóra Maurer, Vera Molnár, Gizella Rákóczy – Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu’ndan Algoritma Sanatı / Pera Müzesi : Pera Müzesi bilgisayarla sanat olur mu; hesap kitap sanatın içine girer mi diyen düşünenlerin fikrini değiştirmeye yönelik bir sergiye ev sahipliği yapacak. Bilgisayar sanatının üç öncü ismi Dóra Maurer, Vera Molnár ve Gizella Rákóczy’nin eserleri 19 Eylül’den itibaren izleyicilerini bekliyor. 2024 Macar-Türk Kültür Yılı etkinlikleri kapsamındaki sergi üç öncü sanatçının algoritma ve soyutlama ile sanatlarına nasıl yön verdiklerine tanıklık etme fırsatı sunacak. 10Haber kültür sanat ekibinden İhsan Dindar sergiyi ziyaret etti.
📍Yerebatan Sarnıcı, Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek: Yerebatan Sarnıcı 1500 yıllık tarihinin büyülü atmosferinde bu kez kristal heykelleri ağırlıyor. Çekyalı heykeltıraşlar Vlastimil Beranek ve Jaroslav Prosek’in ‘Yeraltının Kapıları: Geçiş ve Yansıma ile Mekana Dokunma’ sergisi açıldı. Bu kez aceleye gerek yok, sergi 30 Kasım’a kadar ziyarete açık. Yerebatan Sarnıcı’nın meşhur kuyruğuna girmiş, sergiyi ziyaret etmiştik.
📍Baksı Müzesi, Gel Zaman Git Zaman: Aralarında Bubi, Genco Gülan, Gülsün Karamustafa, Haluk Akakçe, Komet, Seçkin Pirim, Şenol Yorozlu, Mehmet Kavukçu’nun da yer aldığı 85 sanatçı, Gel Zaman Git Zaman başlıklı sergiyle Bayburt’taki Baksı Müzesi’nde. Müzenin kurucusu ve sanatçı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan ile Ayça Okay’ın küratörlüğünü üstlendiği sergi, Bayburt dahil olmak üzere halk kültürü üretimlerini günümüz sanatı örnekleriyle yan yana getiren insan hikayeleri sunuyor. Resim, heykel, video, yazı-resim, kilim, seramik ve enstalasyonlarından oluşan seçkiyi 2025 yılının Kasım ayına kadar pazartesi günleri hariç her gün ziyaret edilebilirsiniz.
📍Arkas Sanat Merkezi, Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu: İzmir’in önde gelen sanat merkezlerinden Arkas Sanat Merkezi, yeni sezona Türk resminin iki büyük ismini buluşturan sergiyle merhaba demişti. Yaşamlarının büyük bir bölümünü Paris’te sürdüren Nejad Devrim ve Mübin Orhon’un yapıtlarının yer aldığı sergi, Necmi Sönmez’in küratörlüğünde kapılarını ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu sergisi, iki ressamın ağırlıklı olarak Paris yıllarında yaptıkları çalışmalara ev sahipliği yapıyor. Sergi 18 Şubat’a kadar açık.
📍Sakin Topraklar, Eldem Sanat Alanı: 2018 yılında kurulan Eskişehir merkezli güncel sanat platformu Eldem Sanat Alanı, Sakin Topraklar adlı bir karma sergiyle sanatseverlerin karşısında. Yasemin Ülgen’in küratörlüğünü üstlendiği sergide toprak konusunu ele alan eserler var. 31 Ağustos’a kapılarını açacak sergide Ahmet Karabulak, Ali Cindoruk, Aslıhan Demirtaş, Aşkın Ercan, Cansu Yıldıran, Cemil Batur Gökçeer, Dilşad Aladağ, Eda Gecikmez, Ekin Kano, Ender Özer, Evrim Kacar, Flora Araştırmaları Derneği (Deniz Bozok, Emel Kangal, Rachel Mollman, Hürmüz Yeniceli, Hande Evrenos, Sema Niğdeli, Şebnem Akyıldız), Gökçe Erhan, Gözde Mimiko Türkkan, Gülçin Aksoy, İrem Tok, Kıymet Daştan, Larissa Araz, Serkan Taycan, Sinem Dişli’nin resim, fotoğraf, video, yerleştirme gibi eserleri yer alacak. Eskişehirliler ya da yolu şehre düşenler ldem Sanat Alanı, Dalyancı Konağı’nda sergiyi görebilir. Sergi, 31 Mayıs 2025’e kadar açık.
📍Ehlikeyif / OMM Eskişehir: Eskişehir’deki OMM – Odunpazarı Modern Müze, çağdaş eserleri ve fantastik tasarımları bir araya getiren Ehlikeyif sergisiyle sezonu açıyor. Küratörlüğünü İdil Tabanca’nın üstlendiği sergi; resim, heykel, yerleştirme ve mobilya tasarımı disiplinlerinde geleneksel sınırları aşarak yeniden yorumlayan uluslararası sanatçı ve tasarımcıları bir araya getiriyor. Sergi, 8 Eylül 2024—20 Temmuz 2025 tarihleri arasında ziyaret edilebilir.
📍Sanatçı Cansu Yıldıran’ın göç, aidiyet, kimlik gibi konuları hatırlatan ilk kişisel sergisi Vargit Çiçekleri Hara’da izleyicisiyle buluşuyor. Küratörlüğünü Onur Hamilton Karaoğlu ve Serkan Kaptan’ın üstlendiği sergi, 18 Aralık’a kadar ziyarete açık.
📍Bağımsız sanatçılara kapılarını açan Loft Art, üçüncü prestij sergisi İçimdeki Şarkılar ile sanatseverlere kapılarının açıyor. Nazan Azeri ‘nin eserlerinden oluşan prestij sergisi, Nergis Abıyeva’nın küratörlüğünde sanatın çeşitli yönlerini ve derinliklerini keşfetmek üzere sanatseverlerle bir araya geliyor. Sergi, 2 Ekim’den itibaren 1 Aralık 2024tarihine kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek.
📍 Sanat Galerisi bu sezonun ilk sergisini 24 Eylül’de heykel sanatçısı Seyhun Topuz’un OYUN adını verdiği yapıtı ile açıyor.Korkut Sönmez’in 3. kişisel heykel sergisi “Dönüş Bileti”, Mimar Sinan eseri tarihi Kurşunlu Han’da bulunan ArtHan Galeri’de, Nuray Özler Yolcu küratörlüğünde, 28 Eylül – 19 Ekim 2024 tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor.
📍Mimar ve çok yönlü sanatçı kişiliğiyle tanınan Oytun Berktan, ötekileşmek ve köklenememek, sızısını yüreklerinde taşıyarak gözyaşı dökenlerin hatırasını anlatmayı amaçladığı Mübadele // Büyük Göç isimli resim sergisiyle aşk ve göçü harmanlıyor. Sergi, Goba Art &Design Galeri’de 5 Ekim’de kapılarını açacak.