Rapor alıp tatilden fotoğraf paylaşan işçiye AYM’den kötü haber
İçişleri Bakanlığı Anayasa Mahkemesi’nin “anayasaya aykırı” diyerek iptal ettiği “sanal-siber devriye” yetkisini Süleyman Soylu döneminde olduğu gibi Ali Yerlikaya ile de kullanmaya devam ediyor.
İçişleri Bakanlığı Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Anayasaya aykırı” diyerek iptal ettiği “sanal devriye” yetkisini kullanmaya Süleyman Soylu döneminde olduğu gibi Ali Yerlikaya’yla da devam ediyor. Ali Yerlikaya duyurduğu “siber devriye” operasyonlarıyla AYM kararını tanımadı.
14 Mayıs 2023’teki seçimlerin ardından İstanbul Valisi olan Ali Yerlikaya İçişleri Bakanı olarak görevlendirildi. Bakanlığın binasında gerçekleşen devir teslim töreninde görevi Süleyman Soylu’dan alan Yerlikaya “Hukuk devleti ilkelerinden ve insan haklarından asla ama asla taviz vermeden bu samimiyetle bu cesaretle bu kararlılıkla da yol yürümeye devam edeceğiz” dedi.
Sık sık “hukuka bağlılık” vurgusu yapan Yerlikaya “İçişleri Bakanlığı’nda 600 bin mesai arkadaşım var. Biz 600 bin nüfuslu kahraman bir aileyiz. İçişleri Bakanlığı ailesi olarak hukuk devleti, insan hakları bizim referansımız” açıklamasıyla da bakanlık personellerine yön tayin etmişti.
Ancak Ali Yerlikaya da Süleyman Soylu gibi İçişleri Bakanlığı görevinde kendisine bağlı birimlerle hukuku görmezden geldi. Bu işlemlerden biri Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edilen polise verilen “Sanal-siber devriye” operasyonlarıydı.
Meclis’te 1 Şubat 2018’de kabul edilen ve 8 Mart 2018’de yürürlüğe giren kanun değişikliği ile polise sanal ortamda takip etme yetkisi verilmişti. CHP ise TBMM’de kabul edilerek yasalaşan bu kanun maddesini AYM’ye taşıyarak iptalini istemişti.
AYM, CHP’li Engin Altay, Özgür Özel, Engin Koç ve 113 milletvekilinin açtığı iptal davasını 19 Şubat 2020 tarihinde karara bağlamıştı.
AYM polisin sanal ortamda işlenen suçlarda, yetkili Cumhuriyet Başsavcılığının tespiti amacıyla internet abonelerine ait kimlik bilgilerine ulaşmasını, sanal ortamda araştırma yapmasını, erişim, içerik ve yer sağlayıcıların da talep edilen bilgileri kolluğun ilgili birimine bildirmesini düzenleyen kuralı Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmişti.
Polise verilen siber-sanal devriye yetkisini iptal edilmesine rağmen Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı’na bağlı birimleri AYM’yi tanımayan işlemler yapmaya devam etmişti. Soylu döneminde İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emniyet güçleri çok sayıda sanal devriye yapmış ve hukuksuz operasyonlar düzenlemişti.
Soylu’nun ardından göreve gelen sık sık hukuka bağlılık vurgusu yapan Ali Yerlikaya’nın da AYM’yi tanımadığı görüldü.
Ali Yerlikaya dün (16 Ekim) sosyal medya hesabından “Siber devriyelerimiz, sanal dünyada da suçluların peşinde” sözleriyle paylaşım yaptı. Yerlikaya 8 Eylül-12 Ekim 2024 tarihleri arasında “Siber Devriye” ekiplerinin 5 bin 18 sosyal medya hesabındaki paylaşımlarda suç unsuru tespit ettiğini açıkladı.
AYM’nin “anayasaya aykırı” diyerek iptal ettiği “siber-sanal devriye” işlemlerini yapmaya devam edeceklerini belirten Yerlikaya “Siber devriyelerimiz suç önleyici faaliyetlerine 7/24 iz takip ederek devam edecek” dedi.
Konuyu 10Haber’e değerlendiren Ceza Hukukçusu Avukat Kazım Yiğit Akalın AYM kararlarının hiçe sayıldığına dikkat çekti.
Avukat Akalın şunları söyledi:
“Hatırladığınız üzere geçmişte de siber devriye uygulaması gündeme gelmiş ve uygulanmıştı. Ancak kamuoyuna yansıdığı üzere 2020 yılında Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla ‘kişisel verilerin korunması kişilerin özel hayatın hakkının ihlal edilmesi’ ve benzeri gerekçelerle bu siber devreye ilişkin olarak hak verilen ve uygulama olanağı sağlayan kanun maddesinin iptaline gidilmiştir. Aslında bu siber devriye ile ilgili konu ilk önce Kanun Hükmünde Kararname ile getirilip daha sonra kanunlaşmış ancak bahsettiğimiz gibi 2020 yılından Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiştir.
Söz konusu kanun maddesinin iptal edilmesine karşın, sanki böyle bir şey olmamış gibi ‘siber devriye açık açık yapılıyor’ şeklinde beyanatlarda bulunulması, ülkemizde birçok defa yaşadığımız gibi Anayasa Mahkemesi kararlarının bir kez daha hiçe sayıldığı anlamına gelmektedir. Maalesef tekrar ülkemiz açısından son derece üzücüdür.”