Kobani Davası’ndaki ‘Kobani’ suçlamaları düştü ama siyasetçilere ceza yağdı
Cinayetten önce Eskişehir ve Ankara’da Necip Hablemitoğlu’nu takip ettiği düşünülen kişiler ile sanıkların benzerliğinin olup olmadığına yönelik bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu. Taraf avukatları raporu 10 Haber’e değerlendirdi.
Cumhuriyet tarihinin en kritik faili meçhul cinayetlerinden biri olan, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine ilişkin, FETÖ lideri Fethullah Gülen ve emekli Albay Levent Göktaş’ın da aralarında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davada yeni bilirkişi raporu çıktı. Raporda, cinayetten önce Eskişehir ve Ankara’da Hablemitoğlu’nu takip ettiği düşünülen kişiler ile sanıkların benzerliğinin olmadığı ifade edildi.
Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine yönelik açılan davada, tutuklu sanıkların “mevcut delil durumunun sanıklar lehine değişmesi ihtimali nedeniyle” tahliyesine karar verilmişti. 18 Aralık 2002’de uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Hablemitoğlu cinayeti davasında böylelikle tutuklu sanık kalmamıştı.
Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, geçen yıl 19 Mayıs’ta görülen duruşmada çıkan tahliye kararının ardından, tutuklu sanık eski askerler Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır serbest bırakılmıştı. Bozkır daha sonra Soğan TIR’ları davasında aldığı hapis cezası nedeniyle kaçmak istedi ve Hablemitoğlu dosyasında verilen adli kontrol tedbirlerini ihlal etmesiyle tutuklandı.
20 yıl sonra açılan davada, uzun zamandır toplanan delil ve 364 sayfalık iddianameye rağmen sanıkların tahliye edilmesi, dosyadaki noksanları, savcının soruşturma aşamasındaki eksiklikleriyle gündemdeydi.
Savcı Zafer Ergün’ün soruşturmasını yürüttüğü ve iddianamesini yazdığı dava sürecinde, duruşmalarda dinlenen tanıklar, çapraz sorgularla ortaya çıkanlar, MİT’in sanık Nuri Gökhan Bozkır’a yaptığı işkenceye dair rapor, davanın üzerindeki soru işaretlerini artıran noktalardan biriydi.
Son olarak Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi Hablemitoğlu’nun öldürülmeden dört gün önce Eskişehir’de katıldığı konferans ile öldürülmeden önce alışveriş yaptığı Migros mağazasındaki görüntülerinin araştırılmasına karar verdi
Mahkemenin kararı sonrası oluşturulan bilirkişi heyeti, 14 Şubat 2022 tarihindeki konferans ve marketteki görüntülerde yer alan kişileri dosyadaki sanıklar ile karşılaştırdı.
Hablemitoğlu’nu öldürülmeden önce takip ettiği ifade edilen iki kişinin konferansta bulunup bulunmadığının tespiti yapıldı.
Heyet, özel kuvvetler ve TSK’da görevli sanıkların cinayetin işlendiği 2002 yılına ait fotoğraflarını talep ederek söz konusu görüntülerdeki kişilerle yaptığı incelemeyi tamamladı.
Gazeteci Müyesser Yıldız’ın da gündeme getirdiği kamera kayıtlarını inceleyen bilirkişi heyeti, dosyada “tetikçi” olduğu iddia edilen Tarkan Mumcuoğlu’nun da aralarında olduğu sanıkların söz konusu kişilerle benzerliğinin olmadığına kanaat getirdi.
Bilirkişi raporunu 10 Haber’e değerlendiren Hablemitoğlu ailesi avukatı Ersan Barkın, “Migros ve 14.12.2002 tarihli konferansta şüpheli olduğu bilirkişi raporuyla tespit edilen kişilerin, dosyadaki sanıklar olmadığı zaten açıktı, çıplak gözle de görülebiliyordu” dedi.
Mahkemenin “usuli bir işlem olarak” bilirkişi inceleme yaptırdığını söyleyen Avukat Barkın, “Önemli olan, önceki bilirkişi raporunda şüpheli olduğu tespit edilen kişilerin kimler olduğu. bu tespitin ancak yeni bir soruşturma ile savcılık tarafından yapılabileceğine karar verdi mahkeme” diye konuştu.
Savcılığın daha önce bu konuda takipsizlik kararı olduğunu hatırlatan Barkın, “Biz de önceki takipsizlik kararının kaldırılması için itirazda bulunduk. 28. Ağır Ceza Mahkemesi kararı gereği takipsizliğin kaldırılması gerektiği açık ancak 1 ayı aşkın süredir Sulh ceza Mahkemesi karar vermiyor. Neden, hiç bilmiyorum. Haftaya kadar bekleyip, yeni girişimde bulunmak durumundayız” ifadelerini kullandı.
Sanık Levent Göktaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz ise 10 Haber’e bilirkişi raporu üzerine yaptığı değerlendirmede, “Mahkeme bu konuda bir soru işareti kalmaması amacıyla söz konusu incelemeyi yaptırdı ve yargılanan sanıkların bu konferansa katılmadığını bilirkişi incelemesi açıklığa kavuşturmuş oldu” dedi.
Avukat Ersöz, tetikçi olduğu iddia edilen Tarkan Mumcuoğlu’nun cinayet günü Kazakistan’da bulunduğunun hem Kazak bir subayın hem de birlikte göreve gittiği diğer askerlerin beyanlarıyla açıklığa kavuştuğunu ifade etti.
Ersöz şunları söyledi:
“Katılan Vekilleri, Necip Hablemitoğlu cinayetini işleyen faillerin tespiti için Eskişehir’de gerçekleşen konferansın görüntülerinin incelenmesinin elzem olduğunu her aşamada ifade etmekteydiler. Bunun sebebi ise cinayeti işleyen kişilerin bu konferansı izlemiş oldukları ve cinayete yakın tarihlerde Hablemitoğlu’nun takip altında olduğu düşüncesiydi. Mahkeme bu konuda bir soru işareti kalmaması amacıyla söz konusu incelemeyi yaptırdı ve yargılanan sanıkların bu konferansa katılmadığını bilirkişi incelemesi açıklığa kavuşturmuş oldu. Ancak söz konusu cinayet ile yargılanan sanıkların bir bağlantısının bulunmadığı, duruşmalarda dinlenen tanık beyanları ile zaten açıklığa kavuşmuş haldeydi.
Öyle ki, cinayeti işlediği iddia edilen Tarkan Mumcuoğlu’nun cinayet günü Kazakistan’da bulunduğu hem Kazak bir subayın hem de birlikte bu göreve gittiği diğer askerlerin beyanlarıyla açıklığa kavuşmuştu. Bu beyanlar ve toplanan diğer deliller karşısında yargılamanın uzaması, sanıkların adil yargılanma hakkına gölge düşürse de onlar da bunu faili meçhul bir cinayetin aydınlatılması için gösterilen çaba olarak görüyor ve anlayışla karşılıyor.
Diğer yandan soruşturma aşamasında savcılık tarafından yapılması gereken delil toplama faliyetinin Mahkeme aşamasında yapılması da usulü bir hata olsa da önemli bir cinayete dair tüm soru işaretlerinin ortadan kaldırılması için sergilenen çabaya da destek vermek amacındalar. Son tahilde ifade etmek gerekiyor ki sanıklar, ‘tüm deliller toplansın, masumiyetimiz kesin olarak tescillensin’ düşüncesindeler. Ancak diğer yandan bir hukukçu olarak makul sürede yargılanma hakkının da mahkeme heyeti tarafından göz önüne alınması gerektiği kanaatimi de paylaşmak isterim.”
18 Aralık 2002 öldürülen Hablemitoğlu cinayeti iddianamesi, 2022 Kasım ayında tamamlandı. Savcı Zafer Ergün’ün yazdığı iddianamede, İddianamede, FETÖ lideri Fethullah Gülen, FETÖ’cü Mustafa Özcan, eski MİT’çi Enver Altaylı, Hablemitoğlu’nu tasarlayarak öldürmeye azmettirmekle suçlandı.
İddianamede, firar ettikten sonra Bulgaristan’da tutuklanan ve hakkında iade talebi bulunan emekli Albay Levent Göktaş, emekli Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ve emekli Binbaşı Fikret Emek’in Hablemitoğlu’nu “tasarlayarak öldürdükleri” öne sürüldü. Sanıklar tutuklandı ve yargılamalar başladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edilen eski Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile FETÖ firarisi Serhat Ilıcak’ın da “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçundan 20 yıla kadar hapsi istendi.
Hablemitoğlu suikastının eski Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu Tarkan Mumcuoğlu tarafından gerçekleştiği iddia edildi.
İddianamede öne çıkan isim ise Nuri Gökhan Bozkır’dı. Bozkır, soruşturma sürecinde verdiği savcılık ifadelerinde, FETÖ kumpası Ergenekon davasında “Ergenekon’un 1 numarasını tanıdığını” ileri süren ve tanık da olan Zihni Çakır’ın telkinleriyle hareket ettiğini belirtti.
Bozkır, Zihni Çakır ile tanıştıktan sonra, FETÖ üzerine konuştuklarını, Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili bilgisinin olduğunu ve Çakır’ın kendisini İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne yönlendirdiğini ifade etti. Zihni Çakır’ın yönlendirmesiyle İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne dört defa giden Bozkır, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan ve dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan ile görüştüğünü anlattı. Bozkır bu görüşmelerinde, MİT TIR’ları ve Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili önemli bilgilerinin olduğunu söylediğini fakat resmi bir ifadesinin alınmadığını öne sürdü.
İddianameye dayanak olarak gösterilen Nuri Gökhan Bozkır savcılık ifadelerini yalanlayan beyanlarda bulundu. SEGBİS aracılığıyla ilk duruşmalara katılan Bozkır, Zihni Çakır’ın kendisini yönlendirdiğini söyledi ve “Zihni Çakır beni sürekli aradı. Sürekli irtibat halindeydik. Ukrayna’ya kaçan FETÖ’cüleri yakalatmak istediğimizi söyledi” dedi. Zihni Çakır ile iddianameyi yazan savcı Zafer Ergün ile sık sık görüştüğünü öne süren Bozkır, “Zihni Çakır dosya içindeki evrakları bana gönderip sorular sorardı. Bal köpüğü renkte bir aracın fotoğrafını da gönderip sanıklardan Tarkan’ın gönderip göndermediğini sormuştu” dedi.
Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın başında bulunduğu Turkuvaz Medya’ya bağlı Sabah gazetesinin haber koordinatörü Abdurrahman Şimşek’in, Ukrayna’dayken kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Bozkır, “2020 yılı şubat ayında Abdurrahman Şimşek yanıma geldi. Benim şoförüm aldı onu havaalanından. İş yerime geldi. Elinde soruşturma dosyasından bilgiler vardı. Bana gösterdi. Bana ‘2 yıl yatarsın çıkarsın’ dedi” diye konuştu.
Öte yandan davanın devam ettiği süreçte Necip Hablemitoğlu cinayeti davasının sanıklarından Nuri Gökhan Bozkır’ın, MİT tarafından uğradığını iddia ettiği işkenceye dair Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından hazırlanan rapora mahkemeye sunuldu. Bozkır, günlerce çıplak bırakılıp dövüldüğünü, ailesiyle tehdit edildiğini anlattı. Raporda, Bozkır’ın ağır işkence gördüğünün tespit edildiği belirtildi.
Geçen yıl 16 Mayıs’ta devam eden duruşmada ise cinayeti işlediği öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu’nun, cinayet tarihinde Kazakistan’da görevde olduğuna dair sürpriz tanıklar ifade verdi.
İddianamede, savcı tarafından Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da görevde olduğu sırada gizlice Türkiye’ye gelerek cinayeti işlediği iddia edilmişti. Son duruşmada, Mumcuoğlu’nun avukatları tarafından Türkiye’ye getirilen Kazak bir asker, savcıyı yalanlayan bir ifade verdi. Emekli albay olan Kazak, cinayet tarihinde Mumcuoğlu tarafından bizzat ders aldıklarını ve eğitim çalışmalarının başında da Mumcuoğlu’nun olduğunun söyledi.
Tarkan Mumcuoğlu ile beraber Kazakistan’a giden Özel Kuvvetler’de görevli askerler de Mumcuoğlu’nun Kazakistan’dan ayrılmadığını ifade etti. Cinayeti işlediği öne sürülen Mumcuoğlu’nun Türkiye’ye geldiği kanıtlanamazken, söz konusu tarihlerde Kazakistan’da eğitim verdiğine dair tanıkların ortaya çıkması, davanın seyrini değiştirdi.
Tanık ifadelerinin ardından mahkeme, eski MİT’çi Enver Altaylı’nın FETÖ lideri Fethullah Gülen’den adlığı talimatla, özel kuvvetlerden Levent Göktaş’a hazırlattığı ekiple cinayeti işlediği öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu’nun, asıl fail olmadığına dair şüphe ve kanıtların arttığına dikkat çekti ve tahliye kararı verdi.