ABD, Ukrayna’ya kullanımı yasak olan ‘misket bombası’ gönderiyor
Amazon ve Washington Post'un sahibi Jeff Bezos gazetenin başkanlık yarışında aday açıklamasına izin vermeyerek sert tepkiler aldı. Bunlardan biri de gazetenin abonelerinden geldi, 250 bin kişi aboneliğini iptal etti. Bezos ise kararının arkasında.
Amerika’nın önde gelen gazetelerinden Washington Post’un (WaPo) sahibi milyarder Jeff Bezos başkanlık seçimlerinde aday destekleme geleneğini sona erdirince en az 250 bin okur aboneliğini iptal etti. Bezos kararını açıklamadan önce 2,5 milyon aboneye sahipti. Boykot kararı alan okurlar gazetenin abonelerinin yüzde 10’una tekabül ediyor.
Aday desteklediğini açıklamak Amerikan gazetelerinde bir çeşit gelenek. Amerikan gazeteciliğinde gazetelerin haber ve yorum bölümü birbirinden ayrı oluyor. Yorum bölümüne ‘Editoryal Kurul’ adı verilen bir kurul hakim ve bu kurul her gün gazetelerde gazete imzasıyla yazılmış yorumlar yayınlıyor. Bunlara da Türkçede ‘Başyazı’ adı veriliyor. Seçim dönemi geldiğinde gazetelerin ‘editoryal kurul’ları bir adayı neden desteklediklerine dair ayrıntılı bir başyazı yayınlıyor. Mesela New York Times “En vatanperver seçim Harris olacaktır” diyerek tarafını belli etti. Tabii her gazete bir adaya destek açıklayacak diye bir şey de yok. Örneğin Amerikan muhafazakarlarının entelektüel sesi olan The Wall Street Journal bu aday destekleme işini yaklaşık 100 yıl önce bıraktı, o zamandan beri destek başyazısı yazmıyor.
WaPo’nun CEO’su William Lewis geçen hafta gazetenin 1988’den bu yana ilk kez destek açıklamayarak “köklerine döndüğünü” duyurdu. Lewis destek açıklamamanın kararı okura bırakmak anlamına geleceğini söyledi. Ancak bu gazete bünyesinde çalışan gazetecilere de tepeden inen bir yumruktu. WaPo’nun editoryal kurulu çoktan Harris’i destekleyen bir yazı taslağı hazırlamıştı. Lewis araya girene kadar editoryal sayfa editörü David Shipley’nin de onayı alınmıştı. Dolayısıyla gazeteciler de mevcut duruma tepkiliydi.
Gazetenin baş editörlerinden Robert Kagan bu karar üstüne gazeteden istifa etti örneğin. Gazetenin eski genel yayın yönetmeni Martin Baron da kararı “korkaklık” olarak niteledi ve Trump’ın bunu “Bezos’u daha da sindirme fırsatı” olarak göreceğini söyledi. Gazetenin köşe yazarlarından Karen Attiah ise kararı “arkadan bıçaklanma”yla bir tutarak “insan hakları ve demokrasiye yönelik tehditleri gündeme getirmek için kariyerlerini, hatta canlarını tehlikeye atan gazetecilere hakaret” olarak niteledi.
WaPo kaç abonenin aboneliğini sonlandırdığına dair resmi açıklama yapmadı ama Axios’un haberine göre cuma gününden beri aboneliğini internetten iptal etmek isteyenlerin sayısında büyük artış oldu. Amerikan yayın kuruluşu NPR pazartesi günü 200 binden fazla okurun dijital WaPo aboneliğini iptal ettiğini yazdı. Daha sonra gazeteyle bağlantılı kişiler sayının 250 bin olduğunu söyledi. WaPo’nun 10 kişilik editoryal kurulunda bulunan üç kişi kuruldan ayrıldıklarını açıkladı. Ama gazetede başka görevlerde kalmayı sürdürecekler. Tüm bu baskının üstüne Bezos pazartesi günü bir köşe yazısı yazarak bir adayı desteklemenin seçimlerin dengesini değiştirmeye yaramadığını, sadece “önyargı yarattığıyla kaldığını” savundu.
Bezos bu yazısında halkın medyaya güveninin daha da kötüye gittiğinin anketlerde net şekilde görüldüğünü söyleyerek medyanın sorunu biraz da kendinde araması gerektiğini vurguladı. Medyanın tek görevinin doğru haber yapmak değil güvenilir bir izlenim yaratmak olduğunu söyleyen Bezos gazetelerin bir başkan adayını desteklemesinin bu tarafsızlık algısını zedelediğini söylüyor. ABD’li milyarder aldığı kararı “aslında daha önce atılması gereken doğru bir adım” olarak değerlendiriyor.
Tabii Bezos’un bu kararından sonra bir yerden müdahale mi geldi, soruları baş göstermeye başladı. Hatta bazıları onu korkmakla suçladı. Ama Bezos yazısında bu kararı herhangi bir dış unsurun ya da siyasi anlaşmanın etkisi altında olmadan aldığını iddia ediyor. Sahibi olduğu perakende şirketi Amazon ile özel uzay şirketi Blue Origin’in devlet kurumlarıyla bağlantılı olduğu için böyle bir algı oluşabileceğini kabul etmekle beraber WaPo’daki pozisyonunu “kendi çıkarlarına göre kullanmadığını” savunuyor.
Bezos’un burada dikkat çeken bir çıkışı daha var: Medyanın artık sadece belli bir elit kitleye hitap ettiğini, bunun da daha geniş kitleleri bağımsız ve teyit edilmiş haberlerden uzaklaştırdığını söylüyor.
ABD’li milyarder her ne kadar kararının “naif” emellerle alındığını savunsa da insanları kolay kolay ikna edemeyecek gibi görünüyor. Virginia Üniversitesi Medya Çalışmaları profesörü Siva Vaidhyanathan İngiliz gazetesi The Guardian’da “Washington Post milyarderlerin medya patronu olmasının yarattığı tehlikelerin anımsatıcısı” diye bir yazı kaleme aldı örneğin. Bu yazıda Washington Post ve Amazon Prime’ın boykot edilmesinin Bezos’u maddi ve siyasi açıdan etkilemeyeceğini söyleyen yazar milyarderin Prime’dan zaten dikkate değer bir gelir elde etmediğinin altını çiziyor. Burada Amazon’un yaptığı rakiplerini devre dışı bırakarak Amazon’un ekonomik gücünü artırmak.
Forbes’a göre Bezos’un net değeri 206,2 milyar dolar ve bu da onu dünyanın en zengin üçüncü kişisi yapıyor.
Vaidhyanathan Amazon’un sadece perakende şirketi değil, bulut bilişim şirketi AWS aracılığıyla dünyanın dört bir yanındaki hükümetlere ve şirketlere teknolojik altyapı sağladığını vurguluyor. Bezos’un bu gücü ABD’deki seçim sonuçlarına bağlı olarak etkilenebilir. Seçim günlüklerinde milyarderlerin neden Harris’i desteklemek istemeyeceğini anlatmıştık. Tek bir kelimeyle özetleyecek olursak “tekelcilik.” Demokratlar Biden yönetiminde büyük teknoloji şirketlerine tekel savaşı başlattı. Bunun ilk kurbanı Google oldu. O davada savcılar Google’ın kendi arama motorunu varsayılan olarak tutmak ve Apple’ın bu sektöre girmesini önlemek için birçok şirkete milyar dolarlar vermişti.
Tekelle mücadelenin Harris döneminde de devam etmesi Bezos’un da işine gelmeyecek bir şey. Halbuki Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump iş dünyası yanlısı bir politika güdüyor. Trump kazanırsa belli şirketlere yöneltilen soruşturmalar durdurulabilir. Bu bakımdan Bezos da çıkarlarını korumak için Trump ile düzeyli bir ilişki kurmaya çalışıyor olabilir.
VaidhyanathaN yazısında tüketicilerin büyük firmalara karşı boykot çabalarının hem yetersiz hem de etkisiz kalmasından dem vurarak milyarderlerin nüfuzunu azaltmak için vergi reformları yapılması, büyük şirketlerin parçalanması ve bağımsız liderlerin seçilmesi gerektiğini düşünüyor.