Gıdalarımız çok hijyenikmiş
Üreticinin maliyet baskısı nedeniyle süt üretiminden çekilmesi, et üretiminde de ciddi sorunlara yol açabilir. Daha önce yaşadığımız süt krizi gibi ilk başta et fiyatları düşer ardından bugün pahalı dediğimiz et fiyatları bin lirayı geçer.
Türkiye tarımının en zorlu alanlarından biri, hayvansal üretimde yaşanan sıkıntılar. Bu durum hem üreticiyi hem de tüketiciyi zorlarken, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın bütçe görüşmelerinde “2027 yılında et ithalatının sona ereceği” yönündeki açıklaması yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Ancak bu açıklama, yıllardır süren ve bir türlü çözülemeyen ithalat odaklı hayvancılık politikasına yönelik eleştirilerin gölgesinde kalıyor. 2010 yılından bu yana görev yapan bakanların benzer vaatleri ve çözüm önerileri de çoğu zaman sonuçsuz kaldı.
Et fiyatlarındaki artış ve arz açığını kapatmak için yapılan ithalat üreticiyi maliyetinin altında satış yapmaya iterken tüketici de kalıcı bir ucuzluk görmüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dana eti endeksine göre, 2022 Ekim’den bu yana yükselen dana eti fiyatları, bu yıl haziran, ağustos ve ekim aylarında geçici olarak düşüş gösterdi. En güncel verilere göre ekim ayında %2,1’lik bir düşüş olsa da yıllık bazda %46,5 artış, gıda enflasyonunun üzerinde seyrediyor.
TÜİK verilerinde aylık bazda düşüş gözlense de yıllık enflasyonda yüksek oranlar et fiyatlarının uzun vadede artmaya devam edeceğinin sinyalini veriyor. Örneğin, Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin verileri, mayıs, haziran ve temmuz aylarında düşen fiyatların sonrasında tekrar yükseldiğini gösteriyor. Kasım ayı geçici verilerine göre ise %3,4’lük aylık bir artış söz konusu. Benzer şekilde, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ve İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) verileri de mayıs, temmuz ve eylül aylarındaki düşüşler dışında yılın kalanında fiyatların arttığını gösteriyor.
Dünya genelindeki tabloya baktığımızda da et fiyatlarında kayda değer artışlar söz konusu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre, ekim ayında dünya genelinde et fiyatları yıllık %7,5 oranında artmış durumda. Türkiye ise dünya ortalamasının çok üzerinde bir artış oranı ile karşı karşıya: Dünya genelinde gıda fiyatları aylık %2, yıllık %5,5 artarken Türkiye’de bu oranlar sırasıyla %4,33 ve %45,3’e ulaşıyor. Dünyanın bir yılda yaşadığı artışı biz bir ayda yaşıyoruz.
Bugün baktığımızda et fiyatları ortalamada şöyle bir tablo çiziyor:
– Ulusal Kırmızı Et Konseyi (USK): 558,0 TL/kg
– Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB): 557,5 TL/kg
– Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK): 425,6 TL/kg
USK ve TZOB verileri birbiriyle uyumlu iken, TÜİK’in açıkladığı fiyatların yaklaşık 132 TL daha düşük olması dikkat çekiyor. Bu noktada sorulması gereken, tüketicilerin bu fiyatlardan hangisine inandığı.
Et fiyatlarındaki artış eğilimi sürmeye devam edecek. Çünkü yem fiyatlarındaki %45’lik artış ve süt üretiminde yaşanan kriz durumu daha da zorlaştırıyor. Çiğ süt fiyatlarına uzun süredir beklenen zam yapılmadığından süt üreticisi maliyet baskısı altında eziliyor. Süt fiyatlarına yapılacak herhangi bir artışın, süt ürünleri ve dolayısıyla gıda enflasyonu üzerinde etkisi olacağından, Tarım ve Orman Bakanlığı çiğ süt priminde yıl sonuna kadar sadece 50 kuruşluk bir artış yapma kararı aldı. Ancak bu destek, artan maliyetlerin yanında oldukça yetersiz kalıyor. Üreticinin karşılaştığı bu maliyet baskısı nedeniyle süt üretiminden çekilmesi, et üretiminde de ciddi sorunlara yol açabilir. Daha önce yaşadığımız süt krizi gibi ilk başta et fiyatları düşer ardından bugün pahalı dediğimiz et fiyatları bin lirayı geçer ki hiç istemeyiz böyle olsun. Ancak oraya doğru da gidiyoruz. İlk belirtileri de yılbaşında göreceğiz.
Bir diğer konuyu yazmasam olmazdı. Sayın bakana nasıl bilgi veriliyor bilmiyorum ama Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın bütçe sunumunda dile getirdiği hedefler oldukça dikkat çekici fakat açıklamaların ardında bazı belirsizlikler var. Yumaklı, 2025-2027 planlama dönemi sonunda büyükbaş hayvan sayısının 16,6 milyondan 17,7 milyona, küçükbaş hayvan sayısının ise 52,4 milyondan 61,1 milyona çıkacağını belirtti. Ancak bu hesaplar mevcut 2023 verileri üzerinden yapılmış. Bu 2024 yılı için bir hedef veya planlama yok mu demektir ya da belki de bu dönem, 3 yıllık değil 4 yıllık bir hedef dönemini mi kapsıyor? Eğer söz konusu artış 4 yıla yayılan bir planlamaya dayanıyorsa, yıllık artış büyükbaşta sadece 300 bin, küçükbaşta ise 2,2 milyon civarında kalacak gibi görünüyor. Bu oranlar, ülkenin hayvancılıkta yaşadığı sorunların tahmin edilenden daha büyük olduğunu mu gösteriyor?
2010’dan bugüne, 7 milyon büyükbaş, 3,2 milyon küçükbaş hayvan ve 400 bin ton et ithalatına 11,8 milyar dolar harcandı ancak sorun hâlâ çözülebilmiş değil. Özellikle kış aylarına girerken artan maliyetler ve dünya genelinde yükselen et fiyatları ithal hayvan ve et fiyatlarının da yükselmesine yol açacaktır. Eğer yerli besicinin maliyetlerinin altında üretim yapmaya zorlanması devam ederse, hayvancılık sektörü daha derin bir krize sürüklenecek ve çözüm için beklenen 3 yıl değil, belki 10 yıl da yetmeyecek. Hem et hem süt krizinin büyümemesi için zamanında ve etkin önlemler alınması artık bir zorunluluktur.
20 Aralık 2024 - Kasım 2024 TMO Raporu: Kuraklık tehlikesi kapıda mı?
18 Aralık 2024 - Suriye’nin tarımdaki kalkınmasında Türkiye’nin rolü
8 Aralık 2024 - Avrupa’dan geri dönen ürünler: Biz ne yiyoruz?
27 Kasım 2024 - Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı tercihini zenginlerden yana kullandı