Dörtlü zirvede not düşüldü: Suriyelilerin ‘hızla’ dönüşü için yoğun çalışılacak
Erdoğan Riyad'da katıldığı Arap Ligi-İİT zirvesinde çekilen aile fotoğrafında Esad'la aynı karede yer aldı. Hatta iki lider arasında dört isim vardı. Ancak ikili arasında herhangi bir etkileşim olmadı. Erdoğan, Esad konuşurken toplantıyı terk etti.
İsrail’in Gazze işgalinden beri merkezine İsrail-Filistin sorununu alan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi yeni olağanüstü zirvesini Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da topladı. Zirveye Arap Ligi üyeleri ve ligde olmayan İİT üyesi ülkeler katıldı. İİT üyesi olarak Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zirvedeydi, U şeklindeki masada konuşmasını da yaptı. Ama en çok ilgi çeken şey tabii ki Arap Ligi üyesi Suriye’nin Devlet Başkanı Beşar Esad’ın da zirveye hazır olmasıydı. 13 yıldır arası bozuk olan iki lider aynı fotoğraf karesinde yer aldı. Ancak ikili arasında hiç etkileşim olmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirve Toplantısı’nda bir arada pic.twitter.com/xyCCQEfQIh
— duvaR (@gazeteduvar) November 11, 2024
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in talebi sonrası geçen yıl 11 Kasım’da düzenlenen zirvenin devamı olan bu zirveye Erdoğan ve Esad’ın yanı sıra Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Lübnan Başbakanı Necip Mikati ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas katıldı. Zirveden gelen aile fotoğrafında ön sıra epey ilginçti. Erdoğan ile Esad arasında sadece dört lider vardı. Ankara’nın bunlardan ikisiyle arası daha önce kötüydü, yeni yeni normalleşme sağlandı.
Türkiye ve Suudi Arabistan arasında gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesi krizi yaşanmıştı. Türkiye olayın uluslararası alanda gündeme gelmesi ve faillerin hesap vermesi için çaba gösterirken Suudi Arabistan olayı örtbas etmeye çalışmakla eleştirildi. Biraz daha geriye gidecek olursak Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkeleri Katar’a diplomatik ve ekonomik ambargo başlatmışken Türkiye, Katar’ı destekleyerek gıda ve askeri yardım sağlamıştı.
Öte yanda da Sisi’nin 2013 yılında Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Mursi’yi darbeyle indirerek başa geçmesi Türkiye-Mısır ilişkilerin kopmasına neden olmuştu. Erdoğan Sisi’ye “katil” demekten geri durmamış, onunla aynı masaya hayatta oturmayacağını söylemişti. Ancak iki ay önce Sisi’nin Türkiye’yi ziyaret etmesiyle normalleşme yolundaki tüm adımlar atılmış oldu.
Erdoğan bu iki ülkeyle arasını nasıl düzelttiyse Suriye’deki 2011 iç savaşından sonra Esad’la bozulan ilişkilerini de öyle düzeltmek istiyor. Bunu son dönemde Esad’la görüşmeyi istediğini birçok kez dile getirerek gösterdi. İki ay önce aynen şöyle dedi: “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Biz buna hazırız. Halkı Müslüman iki ülke olarak artık bu birlikteliği, bu beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem de böylesi bir görüşme neticesinde inşallah başlar diye inanıyorum.”
Ancak Esad böyle bir görüşmenin yapılabilmesi için Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarını durdurup topraklarından çekilmesini istiyor. Oysa Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bunun ancak bölgede terör tehlikesi sona erdikten sonra mümkün olacağını söylüyor. Fidan bir konuşmasında Esad muhaliflerini terk etmeyeceklerini de vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’da düzenlenen Arap-İslam Zirvesi’nde Suriye Devlet Başkanı Esad’ın konuşmaya başlaması üzerine salondan ayrıldı. O anlara ilişkin görüntüler sosyal medyada hızla yayıldı.
🚨Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan’da bugün düzenlenen Arap-İslam Zirvesi’nde Suriye Devlet Başkanı Esad’ın konuşmaya başlaması üzerine salondan ayrıldı.
— Clash Report TR (@ClashReporttr) November 11, 2024
Bununla birlikte giderek büyüyen bir İsrail tehlikesi var. İsrail’in Türkiye’ye doğrudan saldırması pek mümkün görünmüyor. Çünkü Türkiye bir NATO üyesi ve NATO’nun beşinci maddesine göre üye ülkelerden birine yapılan saldırı hepsine yapılmış gibi kabul edilmesine neden oluyor. Ancak İsrail dolaylı yollarla Türkiye’ye zarar verecek ittifaklar kurabilir. Örneğin Suriye’de ABD’nin yardımıyla güçlenen YPG ile. PKK’nın bir uzantısı olan YPG 2014’ten beri ABD’den “IŞİD’le mücadeleye yardımcı olduğu” gerekçesiyle yardım alıyor.
ABD ile iyi ilişkiler içindeki YPG’nin İsrail’le işbirliği yapması imkansız gibi görünmüyor. Ankara da bu ihtimali dışlamıyor. Hatta Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) son haftalarda PKK ile ikinci çözüm süreci diye yorumlanan açıklamalar yaptı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Öcalan’ı Meclis’e çıkaralım, silah bırakın çağrısı yapsın” bile dedi.
İsrail tarafından gelen açıklamalar da bu endişeyi körüklüyor. Haber sitesi Rudaw’a göre İsrail’in yeni Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Kürtleri “doğal müttefik” olarak gördüklerini söyleyerek iki taraf arasındaki ilişkilerin güçlenmesi gerektiğini söyledi. Saar’ın açıklaması şöyle: “Kürtler büyük bir millettir, siyasi bağımsızlığa sahip olmayan milletlerden biridir. Onlar bizim doğal müttefikimizdir. Bölgedeki azınlıkların birleşmesi gerekiyor. Kürtler, İran ve Türkiye’nin zulmünün kurbanıdır. İsrail’in onlarla iletişim kurması ve ilişkilerini güçlendirmesi gerekiyor. Biz bölgede bir azınlığız, bu nedenle doğal olarak diğer azınlıklar müttefikimizdir.”
Sadece bu da değil, YPG ve İsrail arasında bir ittifak söz konusu olmasa bile Esad ve YPG arasında olası bir normalleşme de Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki güçlerini zora sokabilir.