Konuşurken aniden donan ABD’li Senato lideri görevi bırakıyor
Araştırmacılar ülkelerin bu yıl her zamankinden daha çok petrol, doğalgaz ve kömür kullandığını gözler önüne serdi. Oysa sadece bir yıl önce COP28'de fosil yakıtı kademeli olarak bırakma sözleri verilmişti. Şimdi COP29'da bu konu konuşulacak.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de dünyanın en büyük iklim zirvesi COP29 sürerken araştırmacılar dünyanın ne kadar kritik bir durumda olduğunu göstermek için topladıkları verileri paylaşıyor. Bunlardan biri Küresel Karbon Projesi. Araştırmacıların verilerine göre fosil yakıtlardan kaynaklanan küresel karbondioksit emisyonu bu yıl 37,4 milyar metrik tona ulaşarak geçen yılki emisyon seviyesini yüzde 0,8 gibi bir oranla aşma yolunda ilerliyor.
Karbon emisyonlarında artış dünyanın her yerinde aynı değil. ABD ve Avrupa’daki emisyonlar bu yıl yüksek ihtimalle azalacak. Çin’de de fosil yakıt kullanımı hız kaybetmiş gibi görünüyor. Ancak Hindistan ve dünyanın geri kalanındaki fosil yakıt kullanımı bu ülkeleri aratmıyor.
Projenin bu verileri diplomatların ve dünya liderlerinin daha somut hale gelen iklim kriziyle başa çıkmak için nasıl fon ayarlayacaklarını görüşmek için bir araya geldiği COP29 zirvesi sürerken açıklandı. ABD’de dört yıl Beyaz Saray’da kalacak ismin Donald Trump olduğu öğrenildikten sonra iklim görüşmelerinin üstüne siyah perde çöktü. Çünkü o başa geçtiğinde ABD’nin küresel ısınmayla mücadelede geri adım atması bekleniyor. Üstelik bu kez Trump’ın korkacağı bir şey de yok. Bir daha seçilemeyecek olmanın verdiği rahatlık ve Amerikan Kongresi’nin her iki kanadının Cumhuriyetçilerde olması da cabası.
Bazı uzmanlar daha önce güneş panelleri, rüzgar türbinleri ve elektrikli araçların yaygınlaşması sayesinde küresel emisyonların bu 10 yıl içinde zirveyi görüp düşüşe geçeceğini tahmin ediyordu. Ancak bu sürdürülebilir teknolojiler, dünyanın giderek artan enerji talebini pek fazla karşılayamıyor. Ülkeler aradaki boşluğu doldurmak için daha çok petrole, kömüre ve gaza sarılıyor.
Osla’daki CICERO Uluslararası İklim Araştırmaları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı ve raporun yazarlarından biri olan Glen Peters “Güneş ve rüzgar enerjisi bazı ülkelerde fosil yakıtların yerini alsa da ekonomisi yenilenebilir enerjilerin yetişemeyeceği kadar güçlü büyüyen ülkeler de var. Her şeyi bir araya getirince de fosil yakıtların hâlâ ağır bastığını görüyoruz. Emisyonların zirveyi görmesi çok da uzak olmayabilir ama şimdilik böyle bir şey görmedik” diyor.
Geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentindeki iklim görüşmelerinde neredeyse tüm ülkeler “fosil yakıtlardan kademeli olarak uzaklaşma” ve bu 10 yıl içinde iklim kriziyle mücadelede hızlanma sözünün verildiği bir anlaşmayı imzaladı. Ancak anlaşmanın nasıl uygulamaya konacağı ve hangi ülkelerin bu yönde adım atacağı konusunda bir belirsizlik hakimdi. Küresel ısınmayı önlemek için ulusların atmosfere karbondioksit salmayı tamamen bırakması gerekiyor.
Mevcut koşullarda dünyadaki karbon salımının sorumluları Çin (yüzde 32), ABD (yüzde 13), Hindistan (yüzde 8) ve Avrupa Birliği (yüzde 6). Rapora göre Avrupa’nın emisyonları bu yıl yaklaşık yüzde 3,8 oranında azalacak. Bunun nedeni de elektrik sektöründe kömürün yerini rüzgar ve güneş enerjisinin alması. Gerçi bu düşüşte Ukrayna savaşı başladığından beri çelik ve gübre gibi enerji yoğun sektörlerde üretimin azalması nedeniyle ekonomik büyümenin azalması da etkili oldu.
ABD’nin karbon salımının da bu yıl yüzde 0,6 civarında azalması bekleniyor. Çok büyük bir düşüş sayılmasa da ülkedeki kamu kuruluşlarının kömür yakan enerji santrallerini emekliye ayırmayı sürdürmesi sayesinde emisyonlarının 120 yılın en düşük seviyesini gördüğünü söyleyebiliriz. Ancak burada bir parantez açalım: Yapay zeka teknolojisini geliştirmek için veri merkezlerine elektrik yetiştirme ihtiyacının artması sebebiyle şu anda ABD’de enerji talebi rekor seviyelere yükseldi. Büyük teknoloji şirketleri ihtiyaçlarını nükleer enerjiyle karşılamak için santraller inşa etmeye başladı ama bu da maliyetli ve uzun süren bir iş.
Dünyanın en büyük karbon salıcısı Çin’in emisyonları bu yıl yüzde 0,2 arttı. Çin’in ekonomik büyümesi için kömür santrallerine abandığı hesaba katıldığında bu minik artış son yıllardaki politika değişikliğinin etkili olmaya başladığını gösteriyor. Yine de Çin’in karbon salımında zirveyi görmenin eşiğinde olup olmadığını söylemek için daha çok erken. Yine de Çin son yıllarda diğer tüm ülkelerden daha çok güneş paneli, rüzgar santralleri ve elektrikli araç üretti. Hem zaten ülkenin ekonomik büyüme hızı da yavaşladı; inşaat ve sanayisindeki büyüme durgunlaştı.
Öte yandan Hindistan’ın gaz emisyonlarının yüzde 4,6 oranında artması bekleniyor. Zaten küresel karbon emisyonlarının artışındaki en büyük faktör de esasında Hindistan.