Bakan Güler: ABD, Kaan’ı görünce F 35’i verebileceğini ifade etti

Meclis'te dün Milli Savunma Bakanlığı bütçesi görüşüldü. Teğmenler meselesi yüzünden gergin geçen görüşmede Bakan Yaşar Güler, ABD'nin milli savaş uçağı Kaan'ı görünce Türkiye'yi F-35 projesine geri alma işaretleri verdiğini söyledi.

Gündem 27 Kasım 2024

Milli Savunma Bakanlığı bütçesi dün Meclis’te Bütçe Plan Komisyonu’nda görüşüldü. Komisyon toplantısı, disipline sevk edilen teğmenler konusu yüzünden gergin geçti, bir ara Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler komisyon toplantısından ayrıldı, toplantıya o yüzden ara verildi. Ama sonunda görüşmeler tamamlandı ve Bakan Güler burada ilginç bir bilgi verdi: ABD, Türkiye’nin kendi savaş uçağı Kaan’ı geliştirdiğini görünce dışlandığımız F-35 savaş uçağı programına Türkiye’yi yeniden dahil etme işaretleri vermişti.

Türkiye’nin savaş uçaklarında çetrefil modernizasyon süreci devam ederken F-35 diye çıkılan yolda F-16’ya razı olunmuştu. Ankara F-16 Blok 70’lerin teslimatını bekliyor, ancak henüz imzalar atılmadı. Diğer yandan Türkiye, ABD’yle sancılı geçen görüşmeler sırasında Avrupa’dan EuroFighter savaş uçaklarını da almak için kolları sıvadı.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ise dün bakanlığının 2025 yılı bütçesinin görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlarken F-35’lerle ilgili süreci anlattı.

Güler, Türkiye’nin parasını ödediği fakat ABD’nin vermediği F-35 savaş uçaklarına değindi “F-35’te 6 tane uçağımız var orada. Şimdi Kaan’ı yaptığımızı görünce düşünceleri değişti. Verebileceklerini ifade ediyorlar. F-35’i almak için teklifimizi yeniden ilettik” dedi.

Güler, “F-16 Blok 70 tedariki ödemesi kapsamında başlangıç ödemesi yapılmıştır, 40 tane F-16 alacağız, 79 modernizasyon kitinden vazgeçtik” dedi.

Savunma Bakanı mezuniyet töreninde kılıçla yemin eden teğmenlerle ilgili olarak, “Teğmenlerin hiçbirine kılıç çattı ya da neden yemin ettiklerine dair soru sorulmadı. Emir komuta zinciri kasten devre dışı bırakılmıştır, askeri hiyerarşi için kabul edilemez; Disiplin Kurulu kararını verecektir” dedi.

Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreninden sonra kılıçla yemin eden ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan teğmenlerin ihraç talebiyle Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi tepkilere neden oldu. Konu Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerine de damga vurdu. Güler’in sunumunda teğmenlere yer vermemesi gerginliğe yol açtı.

CHP protesto etti

Toplantı başlamadan önce CHP’li milletvekilleri Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’i protesto etti. Vekiller toplantı öncesinde oturdukları masalara “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” yazılı dövizler koydu.

Bakan Güler salona girdikten sonra CHP’li milletvekilleriyle de tokalaştı, ancak bu sırada CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı “Mustafa Kemal’in askeri olmak suç olmamalı” dedi. CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç de “Teğmenlerimize sahip çıkın” çağrısı yaptı.

CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ise Bakan Güler ile tokalaşırken “2023’e kadar suç olmayan nasıl bugün suç oluyor? Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz burada. Biz genç teğmenlerin yanındayız” diyerek tepkisini dile getirdi.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba “Trikupis’in değil Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Mustafa Kemal’in askeri olmak suç değil, onurdur. Bu garabeti Türkiye kaldıramaz. Aynı FETÖ taktikleri… Ergenekon’da, Balyoz’da yurtsever ve Atatürkçü subaylar cezaevine atılarak, mahkeme yoluyla tasfiye edildiyse aynı şey teğmenlere yapılmaya çalışılıyor. Sadece beş teğmen değil, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki Atatürkçülere sopa gösteriliyor” diye konuştu.

Gerginlik yaşandı

Muhalefet Bakan Güler’in konuşmasında teğmenler konusuna değinmemesine tepki gösterdi.

CHP Milletvekili Serkan Sarı “‘Mustafa Kemal’in askeriyim’ diyebiliyor musunuz Sayın Bakanım. Ordunun dereceye girmiş kadın teğmenlerine sahip çıkmak boynunuzun borcu, neden sahip çıkmıyorsunuz” diye sordu.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’se bu polemik yerine gündemdeki diğer konular hakkında konuştu. Öne çıkan sözleri şöyleydi:

“Ülkemizin sınırlarını korumak, yasa dışı geçişleri engellemek ve terörist faaliyetleri önlemek amacıyla hudutlarımızda en etkili ve kademeli tedbirler uygulanmaktadır. Ortaya çıkan tehdit durumu ve gelişmelere göre sınırlarımızdaki tedbirler, gerek birlik takviyesi gerekse teknolojik olarak sürekli güncellenip geliştirilmekte ve böylelikle hudutlarımızdan kaçak geçişlere asla imkân tanınmamaktadır.

Hudutlarımızda yaklaşık 60 bin personel görev yapmaktadır. Her geçen gün alınan ilave tedbirlerle 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren hudutlarımızda 89 bin 802 kişinin geçişi engellenmiştir. Hudutlarımızda yakalanan 12 bin 960 düzensiz göçmen ile 266 terör örgütü mensubu ve 801 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir.

Hâlihazırda 911 kilometrelik Suriye sınırımızın tamamında 1’nci hat fiziki engel sistemleri ile kapatılmıştır. Suriye sınırımızın 578 kilometrelik kısmında ise ikinci hat fiziki engel sistemi imalatının yapımı tamamlanmış, kalan 333 kilometrelik kısmının yapımına yönelik çalışmalar planlanmaktadır. Ayrıca Suriye sınır hattı boyunca ihtiyaç duyulan yerlerde 7 metre genişlik ve derinliğe sahip 100 kilometre hendek inşa edilmiştir. İran sınırımızın 455 kilometrelik bölümünde planlanan Modüler Beton Duvar ve devriye yolu imalatının 335 kilometresi ile düzensiz göçmenlerin kullanabileceği güzergâhlara hendek kazma faaliyetleri büyük oranda tamamlanmıştır. Böylece her iki sınır hattımızda hendek inşa çalışmalarımızda  yüzde 97 oranına ulaşılmıştır.

Kurulumu tamamlanan elektro-optik gözetleme kuleleri ile batı sınırlarımızda 347 kilometre, doğu sınırlarımızda 740 kilometre gözetleme imkanı sağlanmıştır. Bulgaristan sınırında 75 kilometrelik hattın gözetlenebilmesi için elektro-optik gözetleme kule kurulum hazırlıkları da devam etmektedir.

‘Bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirildi’

Geçmişte yürütülen ‘sınırlı hedefli ve süreli’ operasyonların yerine bugün terör tehdidinin kaynağında yok edilmesi stratejisiyle ‘sürekli ve kapsamlı’ operasyonlar gerçekleştirerek başta PKK/KCK, PYD/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine büyük darbeler vuruyoruz. Azim ve kararlılıkla yürütülen operasyonlar kapsamında bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Şehit ve gazilerimizin kahramanlığı ile ortaya konulan bu mücadele olmasaydı; terör örgütlerinin ülkemize ve milletimize yönelik saldırıları, daha önceden olduğu gibi devam edecek ve mevcut istikrar ortamı sağlanamayacaktı. Bu arada, Suriye ve Irak harekât alanlarında görevli birliklerimize yönelik taciz ve saldırı girişimlerine de misliyle karşılık vermekte; gerekli tedbirleri almaktayız.

Kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır. Bölgedeki faaliyetlerimiz aynı tempo ve kararlılıkla devam ediyor, edecektir. Şu hususu özellikle vurgulamak isterim ki, tüm operasyonlarımızın planlanması ve icrasında; masum sivillerin, dost unsurların, tarihi ve kültürel varlıklar ile çevrenin zarar görmemesi için her türlü önlem alınmaktadır. Terörle mücadelemizin daha etkin yürütülmesi kapsamında komşumuz Irak ile son dönemde büyük bir gelişim kaydeden ilişkilerimizi oldukça önemli görüyoruz.

Irak’ın kuzeyinde, Bölgesel Yönetim ile de bölgenin huzura kavuşmasına yönelik yakın bir iş birliği içindeyiz. Sonuç olarak bir kez daha vurgulamak isterim ki terörle mücadelemiz, eli kanlı teröristler, bu coğrafyadan yok olup gidinceye kadar tavizsiz bir şekilde devam edecektir.

‘Türkiye Ege Denizi’nin bir barış denizi olarak kalması için gayretlerini ortaya koymakta’

Yunanistan ile uzun yıllardır süregelen sorunlarımızı çözmek için çaba gösteriyoruz. Türkiye, bu konuda geçmişten bu yana barışçıl bir tutum sergilemekte, Ege Denizi’nin bir barış denizi olarak kalması için gayretlerini ve iyi niyetini ortaya koymaktadır. Son dönemde sayın Cumhurbaşkanımız ve Yunanistan Başbakanı’nın liderliğinde iki ülke tarafından ortaya konulan karşılıklı çabalarla Ege Denizi’nde gerginlik ve tansiyon önemli derecede azaltılmıştır. Bu dönemin bir diğer somut gelişmesi de Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) Toplantıları’na tekrar başlanmasıdır. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Ankara’da gerçekleşen toplantıdan sonra, bu yıl 22 Nisan’da Atina’da, 6 Kasım’da da İstanbul’da iki toplantı daha gerçekleştirdik. Yapılan bu toplantılarda diyalog ortamının sürdürülmesi niyetini karşılıklı teyit ettik. Bununla birlikte hak ve menfaatlerimize yönelebilecek her türlü tehdide karşı koyma ve Mavi Vatanımızdaki haklarımızı koruma kararlılığımızı da her fırsatta dile getiriyoruz.

‘Kıbrıs Adası’nın huzuru, güvenliği ve refahı için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz’

Kıbrıslı kardeşlerimizin kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi, bizim için olmazsa olmazdır. Bu konuda anlamlı bir ilerleme, ancak bu gerçeğin kabulü ile mümkündür. Bu doğrultuda tüm uluslararası camiayı, sadece bir tarafın iddialarını desteklemeyi bırakıp konuya makul, mantıklı ve adil bir şekilde yaklaşmaya davet ediyoruz. Diğer yandan, Orta Doğu’da devam eden kriz ortamından istifade etmeye çalışan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin insani yardım adı altında gerçekleştirdiği istikrara zarar veren faaliyetlerini ve Ada’da yabancı ülkelerin artan hareketliliğini de yakından takip ediyoruz. Garanti ve İttifak Antlaşmaları doğrultusunda; Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin sağlanmasına yönelik her türlü askerî ve siyasi tedbiri alarak Ada’nın huzuru, güvenliği ve refahı için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz.

Kafkasya’da bölgesel huzur ve istikrarın, Azerbaycan-Ermenistan arasında imzalanacak kapsamlı bir barış anlaşması ile sağlanacağını, tekrar vurgulamak isterim. Bu konuda iki ülkenin gösterdikleri çabayı ve son dönemde kat ettikleri ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Bundan sonra da ‘Tek Millet, İki Devlet’ anlayışıyla daima can Azerbaycan’ın yanında olacağız.

Libya’nın güvenlik, huzur ve istikrarı için de ikili antlaşmalar doğrultusunda Libya ordusuna eğitim ve danışmanlık veriyor; yardımlar sağlıyoruz. Son yıllarda Libya’da üstlendiğimiz inisiyatif ve tesis ettiğimiz Türk-Libya iş birliği sayesinde sahada sükunet sağlanmış, siyasi sürecin önü açılmıştır. Bugün Libya’da siyasi çözüm, birleşme ve seçimlerden konuşulabiliyorsa bu Türkiye sayesindedir.

Tarihi bağlarımızın olduğu Somali’de, Somali Silahlı Kuvvetlerinin teşkilat, eğitim-öğretim, askeri altyapı ve lojistik sistemlerinin iyileştirilmesine ilişkin faaliyetlerimizi icra ediyoruz.

Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığımız, Katar Silahlı Kuvvetlerinin savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesini desteklemek, eğitim ve tatbikat icra etmek, terörizmle mücadele ile uluslararası barışı destekleme harekâtına katkı sağlamak amacıyla faaliyetlerine devam etmektedir. Son olarak Katar’da Deniz ve Hava Unsur Komutanlığımızı teşkil ederek bölgede yeni bir sorumluluk üstlendik.

NATO’daki faaliyetlerimizi de etkin bir şekilde sürdürüyor; İttifakın önde gelen ülkelerinden biri olarak, NATO misyonlarına önemli katkılar sunuyoruz. Balkanlar’daki en büyük NATO Misyonu olan NATO Kosova Gücü’ne (KFOR) komuta etme sorumluluğunu bir yıl boyunca başarıyla yerine getirdik ve bu görevi 11 Ekim’de İtalya’ya devrettik. Bununla birlikte 18 Ekim’de KFOR’un Komutan Yardımcılığını bir yıl süreyle devraldık. Ayrıca NATO’nun savunma harcamalarında belirlediği asgari yüzde 2 hedefinin üzerine de çıkmış bulunuyoruz.

‘Bugüne kadar 89 ülke ile Askeri Çerçeve Anlaşması imzalandı’

Bugüne kadar 89 ülke ile Askeri Çerçeve Anlaşması, 65 ülke ile Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşması ve 32 ülke ile Askerî Mali İş Birliği Anlaşması ve Nakdi Yardım Uygulama Protokolü imzalanmıştır. Ayrıca, 42 ülke ile Askeri Çerçeve Anlaşması, 13 ülke ile Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşması ve 15 ülke ile Askeri Mali İş Birliği Anlaşması ve Nakdi Yardım Uygulama Protokolü’nün imzalanmasına yönelik müzakereler yürütülmektedir.

Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması için Türkiye olarak en başından itibaren ortaya koyduğumuz çok yönlü çabalarımızı, aynı kararlılıkla sürdürüyoruz. Mevcut durumda, barışı sağlamanın kolay olmayacağının farkındayız. Ancak, bu süreçte ülkemizin çıkarlarını korumak ve muhtemel tehlikelerden uzak durmak için gerekli tedbirleri alıyoruz. Bu doğrultuda Karadeniz’de gerginliği azaltan ve dengeyi tesis eden Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni dikkatle, sorumlu, tarafsız ve tavizsiz bir biçimde uyguladık, uyguluyoruz. Aynı şekilde NATO Müttefiklerimiz; Bulgaristan ve Romanya ile birlikte tesis ettiğimiz Karadeniz Mayın Karşı Tedbir Görev Grubu ile de Karadeniz’deki güvenliğe katkılar sağlıyoruz.

Türkiye, ilk andan itibaren İsrail’in, saldırılarının derhal durdurulması ve bölge geneline yayılmaması için uluslararası toplumu sorumluluk almaya davet etmiştir. Yapılan çağrılara kulak tıkayan İsrail’in saldırılarını şimdi de Lübnan’a yöneltmesi ve İran ile yaşadığı gerginlik, bu krizin tüm bölgeye yayılması endişemizi haklı çıkarmıştır. Türkiye olarak bölgedeki gelişmeler çerçevesinde savunma ve güvenlik politikalarımızı çok yönlü bir şekilde tespit edip uyguluyor ve icap eden tedbirleri alıyoruz.

Öte yandan, bu kaotik ortamdan istifadeyle Suriye harekât alanındaki düzensiz göç hareketlerine, Suriye’de ve Irak’ta demografiyi değiştirmeye, yapay ve uydu oluşumlar inşa etmeye yönelik hiçbir teşebbüse izin vermeyeceğimizin de bilinmesini isterim. Ayrıca Gazze’ye ve Lübnan’a insani yardımlarımızı da Lübnan’daki vatandaşlarımızın da güvenli bir şekilde tahliyesini gerçekleştirdik.

Geçen yıl ekim ayından bu yana milli ve uluslararası ölçekte 174 tatbikat icra edilmiş olup yıl sonuna kadar da 3 tatbikatın gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

‘FETÖ’yle iltisaklı 23 bin 879 şahıs Silahlı Kuvvetlerimizden ihraç edildi’

FETÖ ile kararlı mücadelemiz kapsamında, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden itibaren FETÖ ile iltisaklı 23 bin 879 şahıs Silahlı Kuvvetlerimizden ihraç edilmiştir. Bunlardan, 12 bin 456 kişi KHK ile 11 bin 423 kişi ise OHAL ve OHAL sonrası idari işlemle ihraç edilmiştir. Bundan sonra da adli makamlar ve devletimizin ilgili kurumlarından elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde gerekli işlemler ivedilikle yapılacaktır.

Yerli, milli ve modern bir savunma sanayine sahip olmanın ne kadar ehemmiyetli olduğu, bölgemizde ve dünyada yaşanan hassas gelişmelerin ortaya çıkardığı tehdit ve tehlikeler karşısında, daha da iyi anlaşılmaktadır.

Geçen hafta Bayraktar TB3’ün, milli gururumuz ve donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu’dan ilk kalkış ve inişini başarıyla gerçekleştirmesi de yerli ve milli savunma sanayindeki adımlarımızın en son örneğidir.

Orman yangınlarının söndürülmesinde Bakanlığımız envanterindeki hava araçlarının kullanılmasına yönelik her an hazır bulunacak şekilde 2 uçak ve 18 helikopterden oluşan Hava Rezerv Gücü kurulmuş, bu kapsamda 295 pilot ve 304 teknisyene yangın söndürme eğitimi verilmiştir. 2024 yılında 35 büyük orman yangınına; 114 helikopter ile 3 bin 558 sorti ve 7 bin 357 ton su atımı yapılarak destek sağlanmıştır.

Askeralma işlemlerimiz de etkin ve verimli şekilde yürütülmektedir. Bu işlemler, artık çok rahat bir şekilde e-Devlet üzerinden de gerçekleştirilebilmektedir. Diğer yandan, 2019’da yürürlüğe giren Askeralma Kanunu’ndan bugüne kadar 3 milyon 288 bin 512 yükümlü faydalanmıştır.

‘2024 yılında 96 bin 910 vatandaşımız bedelli askerlik hizmetinden yararlandı’

2024 yılında toplam 483 bin 866 yükümlü silahaltına alınmış, 96 bin 910 vatandaşımız bedelli askerlik, 5 bin 870 vatandaşımız dövizle askerlik hizmetinden yararlanmıştır. Bedellik askerlik hizmetinden elde edilen 18 milyar 634 milyon 505 bin 385 lira ve dövizle askerlik hizmetinden elde edilen 32 milyon 210 bin 536 avro hazineye gelir kaydedilmiştir.

2025 yılı Bütçe teklifimiz ile Bakanlığımıza ayrılacak kaynakların her türlü tasarruf tedbirleri gözetilerek en verimli şekilde kullanılması hedeflenmiştir. Bu anlayışla hazırlanan Bakanlığımızın 623 milyar 899 milyon 190 bin lira  tutarındaki 2025 Yılı Bütçe Teklifi ile 2023 Yılı Kesin Hesabı takdirlerinize sunulmuştur.”

Savcı, Teğmen Ebru Eroğlu'na küfür ve tecavüz tehdidini ifade özgürlüğü saydıSavcı, Teğmen Ebru Eroğlu’na küfür ve tecavüz tehdidini ifade özgürlüğü saydı

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.