30 yaşına basan Rahmi M. Koç Müzesi endüstriyle sanatı buluşturdu
Rahmi M. Koç Müzesi 30. yılını insanın ulaşım macerasını 'Beygir Gücü' sergisiyle kutluyor. Sergi atlardan otomobillere uzanan bu macerayı insanın hem nasıl katteğini anlatıyor hem de bu kültüre nasıl yansıttığını gösteriyor.
Yıl 1994… Sütlüce’de Türkiye’deki ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk ve tek sanayi müzesi olan Rahmi M. Koç Müzesi açılıyor. İçerisinde karayolu ulaşımı, raylı ulaşım, havacılık, denizcilik, makineler, iletişim, bilimsel aletler, model ve oyuncaklar 20 binin üzerinde objeyi barındıran müze yıllar içerisinde İstanbul’un çok ziyaret edilen müzelerinden biri haline geliyor.
Bu yıl müzenin 30. yılı. 30. yılını da ‘Beygir Gücü’ adlı bir sergiyle kutluyor müze. Sergi, iki ayrı mekanda iki ana başlık altında ziyaretçileri, sanat ve mühendislik dünyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor.
Mustafa V. Koç Binası/tarihi Lengerhane Binası’nda yer alan ‘Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri’ başlıklı bölüm, atın sanattaki yerini keşfe davet ederken; Erdoğan Gönül Galerisi’ndeki ‘Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikayeleri’ başlıklı bölümde, otomobilin 19. yüzyıldan günümüze uzanan mühendislikteki dönüşümü anlatılıyor.
Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu bu iddialı serginin açılma hikayesini, “Rahmi M. Koç Müzesi’nin 30’uncu yılı onuruna, birbirini tamamlayan iki farklı temayı tek bir başlık altında buluşturduk ve ‘Beygir Gücü’ sergisi ortaya çıktı. Atlar, binlerce yıldır hem ulaşım hem de yük taşıma ihtiyacını karşıladığı gibi sanatın ve kültürün vazgeçilmez bir parçası oldu. Bu güçlü ve çevik hayvanlar, James Watt’ın 18’inci yüzyılda icat ettiği ‘beygir gücü’ kavramıyla mühendisliğin de temel simgelerinden biri haline geldi. Müzemizin kurucusu Rahmi M. Koç’un ata ve otomobile duyduğu derin ilgi, bu serginin ilham kaynağı oldu. Kendisinin koleksiyonumuzda yer alan tam boyutlu, model ve oyuncak otomobiller ile at figürleri, bu serginin temel taşlarını oluşturuyor. Böylelikle sanat ve mühendislik, geçmişle geleceği buluşturan bu sergiyle bir araya geldi. Ziyaretçilerimizi atların sanatta, otomobillerin yaşamda bıraktığı izleri keşfetmeye davet ediyoruz” diyerek anlatıyor.
Müzedeki serginin ‘Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri’ bölümünde M.Ö. 2. yüzyıldan günümüze farklı coğrafyalardan ve kültürlerden seçilen at formunda yaklaşık bin eser ve görsel sergileniyor. Bunlar arasında Uzakdoğu kukla tiyatrolarında kullanılan at kuklaları, tapınak süslemesi olarak kullanılan atlar, Fransız, İngiliz ve Amerikan atlıkarınca atları, Çin ve Tayland menşeili pişmiş toprak ve seramik atlar, çekçekli ve sallanan oyuncak atlar gibi birbirinden renkli ve ilgi çekici pek çok örnek mevcut. Sergide ayrıca Atatürk, Vehbi Koç, Mustafa V. Koç’, İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü’ye ait binicilik kıyafetleri de yer alıyor.
Bu bölümün küratörlüğünü Serra Kanyak yapıyor. Kanyak “At güçlü ve çevik yapısıyla yüzyıllardır insanlığın ulaşım ve taşıma ihtiyacını karşılarken sanatın da en önemli objeleri arasına girdi. At temasının sanattaki yeri, antik çağlardan günümüze uzanan geniş bir yelpazeye yayılır. At, Antik Yunan’dan Roma’ya, Ortaçağ’dan Rönesans’a kadar farklı dönemlerde ve coğrafyalarda belki de insandan sonra en çok tasvir edilen figürlerden oldu. Serginin bu bölümü atın sanatsal yansımalarının nadir örneklerini sunarken otomobilin ortaya çıkışı öncesi ulaşım tarihinin yükünü sırtlayan ata bir vefa niteliği de taşıyor” diyor.
Serginin ‘Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikayeleri’ bölümü ise 1800’lerin sonundan itibaren teknoloji ve tasarımın değişimini ortaya koyan nadir otomobil örneklerinden bir seçkiyi ziyaretçilerin dikkatine sunuyor. Bu bölümde, Türk mühendisliğinin sembollerinden Anadol gibi efsanevi modellerden 1881 yapımı Benz Tricycle’a, 1918 yapımı Ford Model T’den 1990 yapımı Dodge Viper’a kadar 35 otomobil sergileniyor.
Bu bölümün küratörü ise Gözde Akyüz. Akyüz “Gerek kendi koleksiyonumuzdan seçtiklerimiz gerekse bu konuya ilgi duyan koleksiyonerlerin katkılarıyla sergiye kattığımız otomobiller ile endüstrinin 19. yüzyıldan başlayıp günümüz modern otomobillerine kadar uzanan gelişim hikâyesini özetlediğimiz bir teşhir hazırladık. Bunu yaparken de geniş koleksiyonumuzdan mümkün mertebe gelişim sürecinde mihenk taşı olarak nitelendirilebilecekleri seçmeye özen gösterdik. Otomobiller, mühendislikte yeniliklerin ve tasarımda cesaretin simgesi. Serginin bu bölümü, dört nalın dört tekere dönüşerek nasıl bir endüstri haline geldiğini ve bir teknoloji devrimine dönüştüğünü anlatıyor” dedi.
🔴 ‘Beygir Gücü’ sergisi, 10 Haziran 2025 tarihine kadar Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaret edilebilir.