Balıkesir’de ‘Fark Yaratan’ hikâye: 4 bin çocuğu arkeolojiyle tanıştırdı

Balıkesir'de kurulan Antandros Derneği, adını bölgedeki antik kentten alıyor. Dernek, kazıların sürüdülmesi konusunda kaynak oluşturmasının yanı sıra 4 bin çocuğu arkeolojiyle tanıştırdı. Derneğin kurucusu Gülçin Cömert'le faaliyetlerini konuştuk.

Arkeoloji 25 Aralık 2024
Bu haber 4 hafta önce yayınlandı
Antandros Derneği, binlerce çocuğun arkeolojiyle tanışmasını sağladı.

Balıkesir’in tarihi noktalarından Antandros antik kentinde arkeolojik kazılar devam ediyor. Bu antik yerleşimdeki çalışmaların sürdürülmesi ve özellikle de bölge halkı nezdinde daha bilinir kılınması için yıllardır çalışan bir dernek var; Antandros Derneği. Derneğin yönetim kurulu başkanı Gülçin Cömert, “yaşadığın kente borcunu ödeme” olarak açıkladığı bu girişimiyle Sabancı Vakfı’nın Fark Yaratanlar programının 15. senesinde yılın Fark Yaratanı seçildi.

Gülçin Cömert ve Antandros Derneği kuruluşundan bu yana antik kentteki kazıların sürdürülmesi için kaynak yaratmasının yanı sıra çok değerli bir işe daha imza attı. O da çocukların arkeoloji bilinci kazandırılması. Dernek bugüne kadar yaptığı çalışmalarla 4 bine yakın çocuğa arkeoloji sevgisi aşılamakla birlikte bu konudaki farkındalıklarını da artırdı. Bölgedeki çalışmalarını durmaksızın sürdüren derneğin yönetim kurulu başkanı Gülçin Cömert’in bu çabalarını, başlangıç hikâyelerini ve projelerini 10Haber’e anlattı.

Antandros Derneği yönetim kurulu başkanı Gülçin Cömert ve Güler Sabancı, Fark Yaratanlar ödül töreninde bir arada.

-Öncelikle sizi ve Antandros Derneği’ni tanımamız mümkün mü?

1963 yılında Bandırma’da doğdum. 1984 yılında Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu (şimdiki adıyla İletişim Fakültesi) tamamladım. Ardından arkeoloji ve kültürel mirasa olan ilgim nedeniyle Kültürel Miras ve Turizm alanında eğitim aldım. Bir süre belediyelerde basın ve halkla ilişkiler başkanlık danışmanlığı yaptıktan sonra ticaretle ilgilenmeye başladım. Hem çalışırken hem de emekli olduktan sonra “yaşadığım kente borcumu ödemek” ilkesini benimseyerek çevre, kültür ve tarih odaklı birçok sosyal sorumluluk projesine katıldım.

Antandros Derneği’ne gelince… Bandırma’dan sonra, Altınoluk Belediyesi’nde çalışmaya başladım. Altınoluk, aynı zamanda annemin memleketi idi. Burada, Antandros antik kenti kazılarının başlatılması için yerel yönetim, üniversite ve il kültür müdürlüğü ile iş birliği sağladım. Bandırma’daki deneyimlerim, arkeolojik kazıların genellikle sınırlı bütçelerle ve zor koşullarda yürütüldüğünü gösterdiği için bu sürece destek olmak, kazıların sürdürülebilirliğini sağlamak çok önemliydi. Ayrıca, bölgedeki yeni arkeolojik çalışmaları tanıtmak da büyük bir ihtiyaçtı. Tüm bu sebeplerle, 1999 yılında bir grup gönüllüyle birlikte Altınoluk Tarihi Antandros Şehrini Kurtarma, Koruma ve Yaşatma Derneği kısa adıyla Antandros Derneği’ni kurduk.

Avrupa Birliği projeleri ve kazı başkanımız Prof. Dr. Gürcan Polat’ın liderliğinde gerçekleştirilen çalışmalar, Antandros’un bölge içinde ve ülke çapında bilinirliğini artırmaya başladı. 2006 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla “Kamu Yararına Dernek” statüsü kazanan derneğimiz, 2011 yılında AB projesiyle Aeneas Rotası’nı hayata geçirdi. Aeneas, Antandros’ta gemilerini inşa ederek yeni bir ülke kurma amacıyla yola çıkmış, 5 ülke ve 21 limanı gezdikten sonra Roma’yı kuran mitolojik bir kahraman. Aeneas Rotası Projesi, Antandros’un tarihi bağlamını, mitolojik öykülerle birleştirerek turizme kazandırmayı amaçladı.

Dernek olarak, Tarihi Abdullah Efendi Konağı’nı merkez olarak kullanarak, kültürel miras, arkeoloji ve sanat tarihi konularında söyleşiler, görsel ve işitsel tanıtım sunumları, sergiler, Antandros’un motiflerini yansıtan el sanatları kursları düzenledik.

Ayrıca, miras kavramının sadece aileden kalan mal varlıkları olmadığını, tüm toplumun sahip çıkması gereken ortak değerler olduğunu vurgulamaya çalışıyoruz. 7’den 77’ye herkesle bu bilinci paylaşmak, amacımızı anlatmak adına birçok çalışma yapıyoruz. Antik yemek, konusunda araştırmalar yapılarak 90 reçetelik bir kitabın basılmasını sağladık. Ayrıca dernek olarak kazı alanına gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere kazı ekibimizden aldığımız eğitimle gönüllü olarak rehberlik yapıyor, Antandros’un tarihini, arkeolojik kazıları ve mitolojik öykülerini anlatıyoruz.

Ezcümle, hem bölge kültürünün ve turizminin yaşatılması için önemli çalışmalarımız var, hem de kazının devam etmesi için katkı sunmaya çalışıyoruz. Bölgenin ve Antandros’un kültürünü ve mitolojisini her yönüyle kamuoyu ile paylaşıyoruz. Öte yandan, kazının ören yeri ilan edilmesi için savunuculuk çalışmaları da gerçekleştiriyoruz.

Altınoluk’taki Antandros antik kentinde arkeolojik kazılar sürüyor.

-Ankara Üniversitesi’nde İletişim okuduktan sonra Bandırma’ya dönüp bölgenin tarihi hakkında çalışmalar yapmaya başladınız. Buradaki en büyük motivasyonunuz neydi?

Üniversiteden sonra Bandırma’ya döndüm ve belediyenin ilk kez düzenlediği Çevre ve Kültür Festivali’nde gönüllü olarak çalıştım. Orada yapılan sempozyumlarda Daskyleion antik kenti kazı çalışmalarının bölge için ne kadar önemli olduğu ve zor koşullar altında devam ettiğini gördüm.

Yörede yaşayanların çoğunun bu zengin doğal ve kültürel kaynaklara sahip olduğumuzun ne yazık ki pek farkında olmaması beni bu konuya dikkat çekmeye yöneltti. Binlerce yıl önceden bugüne kalan, gelecek kuşaklara aktarılması için korunması gereken ama hem insan eliyle hem de doğal koşullarla yok olma tehdidi yaşayan kültürel mirasımız, aslında bize bugünü anlamaya ve geleceğimize yol göstermeye de kaynak oluşturuyor. Bu motivasyonla çalışmaya başladım ve bir grup gönüllüyle Bandırma’ya bir Arkeoloji Müzesi kazandırdık. Doğduğum toprakların kültürel mirasının yaşatılması için hizmet etmekten mutluluk duyuyorum.

Antandros antik kenti için 900 bin lira toplandı

-Türkiye’de arkeoloji son yıllarda önem kazanıyor. Artan ve yıl geneline yayılan kazılar görmekteyiz. Antandros’ta çalışmalar hangi seviyede?

Arkeolojiye verilen önem son yılarda artmaya başladı, daha da fazla artmasını arzu ediyoruz. Antandros özeline baktığımızda ise kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı ve Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürcan Polat başkanlığında bilimsel bir heyet tarafından yürütülüyor. Son iki yıl kazılara Almanya Saarland Üniversitesi Arkeoloji Bölümü de katıldı, Antandros’u dijital olarak çalışıyorlar. Bakanlık, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Edremit Ticaret Odası, 2024 sezonu için yaklaşık 900 bin lira nakit destek sağladı. Dernek olarak kazı ekibinin gıda, temizlik malzemesi gibi ihtiyaçlarını bölgeden aldığımız ayni desteklerle de karşıladık. Her sene devam eden ve kazı çalışmalarının yapılması için finansal süreklilik çok önemli. Bu noktada sponsorluk desteği, kazıların istenilen hızda devam edebilmesi için büyük önem taşıyor.

Antandros çok yeni bir kazı, 25 yıllık. Arkeolojik kazılar hassasiyet gerektiğinden eserlere zarar vermemek için çok yavaş ilerler. Buna rağmen kısa zamanda kentin 7000 yıllık tarihi geçmişe sahip olduğu anlaşıldı. Farklı uygarlıkların yaşadığı Antandros’da Roma döneminde yapılan, kendine ait tuvaleti, hamamları, içme suyu ve kanalizasyon hattı bulunan, bugüne kadar gelen göz alıcı mozaikleriyle yaklaşık 2000 m2 büyüklüğünde, 1700 yıllık bir Roma villası ortaya çıkarıldı. Kendi sikkesini basan kentin şehir hamamı ve surları da çok etkileyici. 750 yıl gibi uzun süre kullanılan, bu nedenle farklı mezar tiplerini görebildiğimiz Nekropolis (mezarlık) ise bu yönüyle Türkiye’de başka örneği olmayan bir tarihi alan.

Antandros’un, kamulaştırmalar tamamlanmadığı için henüz ören yeri ilan edilmedi. Troia’dan Bergama ve Efes’e giden E87 karayoluna sıfır konumda bulunan, dolayısıyla kolay erişilebilen Antandros, henüz turistik haritalarda resmi olarak işlenmediği halde her ay bine yakın kişi tarafından ziyaret ediliyor. Kazı alanımızda Balıkesir Valiliği tarafından ihalesi yapılan ‘Ziyaretçi Kabul Merkezi’nin 2025 yılı içinde tamamlaması bekleniyor. Bu da ziyaretçilerin daha sistematik bir şekilde tutulmasını ve kültürel mirası daha kolay tanımalarını sağlayacak.

Arkeolojide kazmak, ortaya çıkarmak gerçekten zor ve zahmetli bir iş; fakat ortaya çıkarılan eserleri korumak daha da zor. Taşınmazları yerinde sergilerken hem ziyaretçilerin hem de yağmur, toz, rüzgâr gibi doğal etkenlerin vereceği zararlardan korumak gerekiyor. Örneğin, Roma Villası’nın çatısının bir an önce yapılması, ortaya çıkarılan mozaik ve duvar resimlerinin korunmasını sağlayacak. Keza Nekropol düzenlenerek farklı gömü yöntemlerinin gösterildiği bir açık hava müzesi haline getirilecek.

Bölgenin geçimi turizm ve zeytincilikle sağlanıyor. Kültürel miras varlıkları ise kültür turizminin en önemli ögesi. Kültürel miras varlıklarımıza sahip çıkmak, onları hem gelecek kuşaklara taşıyacak hem de bölge turizmine katkı sağlayacak. Ziyaretçi arttıkça turizm canlanacak, turizm canlanınca da bölge halkı için ekonomik bir gelişme yaratacak, bu noktada Antandros Antik Kenti’nin bölge için epey önemli olduğunu düşünüyoruz.

Antandros’taki arkeolojik kazılar 25. yılında.

-Sabancı Vakfı ile yollarınız nasıl kesişti? Ortaklaşa ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?

Sabancı Vakfı’nın uzun yıllardır desteklediği Metropolis antik kenti kazı çalışmalarını yakından takip ediyorum.  Bölgenin kültürel ve tarihi mirasının gün yüzüne çıkarılmasında büyük öneme sahip olan kazı çalışmalarının titizlikle ve hız kesmeden ilerleyerek, kültürel zenginliğimizin bugüne taşındığını görmek bana heyecan veriyor.

Ayrıca vakfın Fark Yaratanlar Programı’nın katılımcılarını da her yıl ilgiyle izliyordum. Bir gün telefonum çalıp Fark Yaratanlar Programı’nın 15. Sezonundaki başvurularda bir yurttaşın çalışmalarımızı beğenip bizi aday gösterdiğini öğrendim, aday olduğumu söylediklerinde çok şaşırdım, inanamadım. Haberim olmadan önerilmişim. Çok mutlu oldum. Çünkü bu, Antandros Derneği olarak yıllardır özveriyle yaptığımız çalışmaların bir ödülüydü. Ülkemiz doğal ve kültürel miras varlıkları açısından öyle zengin ki belki de bu zenginlik bizi biraz umursamaz yapıyor. Oysa zaman geçtikçe farklı nedenlerle bu değerler yok olup gidiyorlar.  Bu yüzden miras varlıklarının olduğu her bölgede, bu zenginliklere sahip çıkan koruyan sivil toplum kuruluşları olmalı. Biz bunun farkındalığını yaratıyoruz.

Öncelikle, bu program sayesinde sesimizi yazılı ve görsel basında duyurduk. Sabancı Vakfı ekibi son derece donanımlı ve bize ihtiyaç duyduğumuz eğitimleri vererek mentorluk desteği sağlıyor. Ayrıca Antandros’un basın aracılığıyla tanıtımında da büyük destek sunuyorlar. Kazı çalışmalarına ve derneğimizin kültürel miras çalışmalarına kaynak yaratma konusunda eğitimler alıyoruz. Fark Yaratanlar Ailesine dahil olmak çok güzel, yalnız olmadığımız hissediyoruz.

Antandros Derneği binlerce çocuğun arkeolojiyle tanışmasını sağladı.

-Geliştirdiğiniz proje kapsamında 4 bine yakın çocuk arkeolojiyle tanıştı. Onlara arkeolojiye dair neler anlatıyorsunuz? Yaklaşımları nasıl?

“Çocuklarla Arkeopark” projesi kazı ekibimizden Prof. Dr. Yasemin Polat tarafından hazırlandı; 2015 yılı kasım ayından bu yana dernek üyelerimiz tarafından uygulanıyor. 7-12 yaş arası çocuklara dernek merkezinde Antandros ve İda Dağı özelinde kültürel ve doğal miras, arkeoloji, tarih, mitoloji kavramları görsel sunumlarla anlatılıyor. Daha sonra çocuklar, öğrendiklerini küçük bir kazı uygulaması ile pekiştiriyorlar. Etkinlik sonunda antik giysileri de deneyimleyen çocuklar tüm bu bilgileri içeren kitapçıkları ve “Küçük Arkeolog” belgelerini alıyorlar. Bugüne kadar 5 bine yakın çocukla bu etkinliği gerçekleştirdik. Etkinlik sonrası bölgedeki müzeleri merak edip ziyaret eden çocuklardan arkeoloji okumayı tercih edenler de oldu. Bu tür projeler, çocukların kültürel mirasa olan farkındalıklarını artırırken aynı zamanda arkeolojinin ve tarihsel zenginliğimizin korunmasının önemini de kavramalarına yardımcı oluyor.

-Fark Yaratanlar programı kapsamında kültürel miras bilincinin geliştirilmesi sürecinde nelerle karşılaştınız?

Fark Yaratanlar Programı ile kültürel miras kavramı daha da bilinir olmaya başladı. Zaten program 2009 yılından bu yana uygulanıyor ve zaman zaman farklı sezonlarda kültürel miras çalışan Fark Yaratanlar seçiliyordu. Bu programda yer almak, var olan kamu kurumları ve özel kuruluşlarla olan iletişimimizi daha da pekiştirdi, güven ortamı oluşturdu. Seydişehir, Kyzikos, Havran gibi farklı şehirlerdeki arkeolojik kazıların başkanlarından, dernek, vakıf kurma ve deneyim paylaşımı talepleri gelmeye başladı -ki bu çok sevindirici bir gelişme. Emeklerimizi görünür kılan bu program sayesinde kültürel miras alanındaki çalışmalara ilham olmak, bizler için harika bir deneyim.

Antandros Derneği tarihi eser kaçakçılığıyla da mücadele ediyor

-Sanırım çocuklar dışında yetişkinlerin de bilgilendirmeye ihtiyacı var. Özellikle de tarihi eser kaçakçılığı karşısında. Bu konuda toplumsal farkındalık hangi seviyede?

Kesinlikle katılıyorum. Bölgemizde de bu konuda çok sorun yaşanıyor. Bunun temelinde sanırım hem yanlış bilgiler sonucu oluşan, bazen mistik konular da içeren merak hem de kısa yoldan zengin olma hayalleri yatmakta. Define dedektörleri internet yoluyla bile satışta. Oysa, definecilerin bir vuruşta yok ettikleri tarihi değerler, arkeologların elinde ülkemize daha fazla zenginlik kazandıracak; bölge halkı da bundan ekonomik gelişme anlamında pay alacak. Biz bunları anlatmaya çalışıyoruz.

-Bundan sonraki aşamada ne gibi proje ve hedefleriniz var?

Öncelikle kazıların yıl içinde daha uzun süre ve verimli olarak yapılabilmesi için bakanlık ve belediyelerin desteğinin yanı sıra ana bir sponsor arayışındayız. Arkeolojik kazıya destek olmayı sosyal sorumluluk projesi ve yurttaşlık görevi olarak gören, aynı zamanda böylesi kıymetli bir alanı desteklemeyi prestij olarak değerlendirecek kurumlarla temas halindeyiz. Öncelikli hedefimiz bu.

Ayrıca taşınmaz eserlerin korunması için çatı projesi gündemimizde. Daha önce de bahsettiğim gibi kazılarla eserleri ortaya çıkarmak yeterli değil, onları korumak ve yerinde sergilemek de bir efor ve kaynak gerekiyor, bu anlamda hem destek arayışımız hem de projelendirme çalışmalarımız devam ediyor.

Bugüne dek çıkarılan eserlerin bir kısmı Bursa Arkeoloji Müzesi’nde bir kısmı da Balıkesir Kuvayi Milliye Müzesi’nin bir salonunda sergilenmekte. Antandros’dan çıkarılan 2075 eser, on binlerce etütlük malzeme ise ne yazık ki yer darlığından müze depolarında sergilenmeyi beklemekte. Yakın çevremizde bulunan Ören Adramitteon Antik Kenti, Havran İnboğazı kazılarından çıkarılan eserlerin de sergileneceği bir Bölge Arkeoloji Müzesi yapılması için çalışmalar yürüteceğiz. Bu alanda savunuculuk ve kaynak geliştirme çalışmaları yapmayı çok önemli buluyoruz. Bu hem bölge halkının kültürel mirasına sahip çıkmasına vesile olacak hem de bölge turizminin canlanmasına epey katkı sağlayacak.

Bölgemizdeki öğretmenlerle iş birliği yaparak kültürel miras eğitimi konusunda çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Bunu tüm Türkiye geneline yaymak da diğer antik kazı çevresinde örgütlenen sivil inisiyatiflerle paylaşmaktan da mutluluk duyarız.

En önemli ve birincil isteğimiz ve hedefimiz ise Ziyaretçi Merkezi’nin tamamlanarak Antandros’un Ören Yeri ilan edilmesi. Ören yeri olan bir kazı daha sistematik ilerlerler, kazı çalışmaları daha güvende ve sürdürülebilir olur. Tüm bu alanlarda kültürel miras bilincini birçok yönüyle desteklemeye devam edeceğiz.

Fazıl Say: Bütün hayatım Batı'da bir Doğulu, Doğu'da bir Batılı olarak geçtiFazıl Say: Bütün hayatım Batı’da bir Doğulu, Doğu’da bir Batılı olarak geçti

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.