Teknolojik değişimin gerisinde kalmak size nasıl hissettiriyor?
Araştırmacılar küresel ısınmanın kutuplarda yol açtığı buzul erimelerinin Dünya'nın dönüş hızını etkileyebileceğini, bunun da insanlar fark etmese de bilgi işlem sistemlerinin hissedeceği şekilde günleri uzatabileceğini öne sürüyor.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde dünyadaki herkes zamanından bir saniye kaybedecek. Nature’da yayınlanan yeni bir çalışmaya göre kutuplardaki buzların erimesi Dünya’nın dönüş hızını ve dolayısıyla zamanın kendisini değiştiriyor. Bunun etkilerini ne zaman hissedeceğimiz bir bakıma insanların elinde.
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi sonucu gece ve gündüz ve dolayısıyla saatler, dakikalar oluşur. Ancak bu dönüş sabit değildir, Dünya’nın yüzeyinde ve erimiş çekirdeğinde olup bitenlere bağlı olarak az da olsa değişime uğrar. Neredeyse fark edilmeyen bu değişiklikler zaman zaman saatlerin “artık saniye” ile ayarlanması gerektiği anlamına geliyor. Kulağa çok büyük bir şey değilmiş gibi gelebilir ama bu artık veya eksik saniyelerin uydu haberleşme sistemlerinde ve borsa gibi hassas saatlerin kullanıldığı alanlarda ciddi büyük etkisi olabiliyor.
Dünyanın dönüş hızında uzun yıllardır gözlenen bir yavaşlama vardı ve bu da zaman zaman ortaya ‘eksik’ saniyeler çıkmasına neden oluyor, o saniyeler birkaç yılda bir saatlere ekleniyordu.
Ama uzun bir yavaşlama sürecinin ardından Dünya’nın dönüşü hızlanmaya başladı. İlk kez bir saniyenin atılması gerekecek. Fransa merkezli Uluslararası Ağırlıklar ve Ölçüler Bürosu’nun zaman biriminde çalışan Patrizia Tavella çalışmayla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Daha önce hiç negatif bir artık saniye eklenmemişti, gözlemlenmemişti. Dolayısıyla yaratabileceği sorunlarla ilk kez karşılaşacağız” diyor.
1955 yılına kadar bir saniye Dünya’nın kendi ekseni etrafında bir tam dönüş yapması için geçen sürenin kesri olarak tanımlanıyordu. Ama sonra saniyeyi tanımlamanın çok daha dengeli bir yolu olduğunu kanıtlayan epey hassas atom saatleri dönemi geldi çattı. 1960’ların sonlarından beri zaman dilimlerini ayarlamak için koordineli eşgüdümlü evrensel zamanı (UTC) kullanılmaya başlandı.
UTC atom saatlerine dayanır ama Dünya’nın dönüş hızındaki değişikliklere göre pozitif ya da negatif, saniye eklenmesi ya da çıkarılması yoluyla Dünya’nın dönüş hızına ayak uydurur. UTC zamanı ölçmek için atomların ultra hassas titreşimlerinden faydalanan yaklaşık 450 atom saatinden gelen veriler kullanılarak hesaplanır. Ne var ki UTC Dünya’nın dönüşünü baz alan astronomik zamanla mükemmelen uyumlu değil. Dünya’nın dönüşü atom saatlerinin tanımladığı bir günden birkaç milisaniye daha uzun sürer.
Çalışmaya göre bu negatif artık saniyenin ne zaman oluşacağı küresel ısınmaya bağlı. Makalede Dünya’nın değişen dönüşüne ayak uydurması için 2026’da UTC’den çıkarılması beklenen artık saniyeye 2029’a kadar ihtiyaç duyulmayacağı belirtiliyor.
Dünya’nın dönüşünde uzun vadede meydana gelen değişiklikler okyanus tabanındaki gelgitlerin durumundan etkileniyor ve ona göre yavaşlayıp hızlanıyor. Ama son zamanlarda fosil yakıt kullanımı nedeniyle eriyen kutup buzlarının dönüş hızındaki etkisi de önemli hale geldi. Buzlar eriyip okyanusa karıştıkça eriyen su kutuplardan ekvatora doğru hareket ediyor ve bu da Dünya’nın dönüş hızını yavaşlatıyor.
Colorado Boulder Üniversitesi’nde buzbilimci olan ancak çalışmaya katılmayan Ted Scambos bu süreci bir artistik buz patencisinin kollarını başının üstünde döndürmesine benzetiyor. Kış olimpiyatlarının sıkı takipçisiyseniz buz patencilerinin bu hareketten sonra kollarını omuzlara doğru indirirken dönüşlerinin yavaşladığını fark etmişsinizdir. Çalışmanın araştırmacıları kutuplardaki buzul erimesinin “tüm Dünya’nın dönüşünü daha önce görülmemiş şekilde etkileyecek kadar büyük olduğunu” söylüyor.
Çalışmada Dünya’nın dönüşünün yavaşlamasında eriyen buzların etkisi olsa da küresel zaman ölçümü konusunda devreye giren başka bir unsur daha olduğu belirtiliyor. Bu da Dünya’nın çekirdeğindeki gelişmeler. Dünya’nın sıvı haldeki çekirdeği katı haldeki dış kabuğundan bağımsız olarak dönüyor. Çekirdeğin dönüşü yavaşlarsa katı kabuğun momentumu korumak için hızlanması gerekiyor ki araştırmacılara göre şu an olan şey tam olarak bu.
Yeryüzünün yaklaşık 1800 mil altında neler olup bittiği konusunda bildiklerimiz çok sınırlı. Bu nedenle çekirdeğin hızının neden değiştiği belli değil. Ancak çalışmaya göre olan açıkça şu: Kutuplardaki buzul erimesinin yavaşlatıcı etkisine rağmen Dünya’nın dönüşü hızlanıyor. Bu da dünyanın yakında ilk kez bir saniyeyi atması gerekeceği anlamına geliyor. Scambos çalışmanın en önemli bulgusunun Dünya’nın çekirdeğindeki değişimlerin kutuplardaki buz kaybından çok daha büyük olduğunu gösterdiğini söylüyor.
Biraz önce de bahsettiğimiz gibi bir saniyeyi çıkarmak bilgi işlem sistemleri üstünde istenmeyen etkiler doğurabilir. Pek çok bilgisayar sistemi saniye eklemeli yazılıma sahip olsa da çok azının saniye çıkarma kapasitesi var. Bu yüzden insanların bilgisayarları yeniden programlaması gerekecek ve bu da beraberinde hata ihtimalini getirecek. Araştırmacılar “Kimse Dünya’nın bir artık saniyeyi atmamızı gerektirecek kadar hızlanacağını tahmin etmiyordu” diyor.
1990’ların sonlarında bilgisayarların 2000 sonrası takvim verilerini biçimlendirmeye veya depolamaya hazır olmaması nedeniyle milenyumda dünya genelinde bilgisayar sistemlerinin çökeceğine dair korkunç bir paranoya vardı. İnsanlar uçakların gökyüzünden düşeceği, banka hesaplarının sıfırlanacağı ve nükleer silahların kendiliğinden ateşleyeceği bilgisayar kaynaklı kıyamet senaryoları üretiyordu. 2024 yılından bakıldığında o korkuların çok abartılı olduğu anlaşılıyor. Bu yeni durumun nasıl sorunlar ortaya çıkaracağı konusunda kıyamet senaryosu yazmadan önce de geriye yaslanıp beklemek gerekiyor. Yine de bilim insanları konuya eğilmeye başladı bile.