Sevgili İrem, yorgunluktan sekse enerjim kalmıyor, ne önerirsiniz?
Uyurken dünyadan koptuğunuzu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Nature Neuroscience'da yayınlanan çalışmaya göre uyurken iletişim kurabiliyor, hatta bazen verilen bir komutla gülümseyip kaş çatabiliyormuşuz.
Bilim insanları bir zamanlar uykuyu “beyin ile dış dünya arasındaki pencerenin üzerine çekilmiş bir perdeye” benzetiyordu. Perde kapandığında beyin dışarıdan gelen uyaranlara tepki vermeyi kesiyordu.
Nature Neuroscience dergisinde 12 Ekim’de yayınlanan çalışmaya göre uyku sırasında bu gölgenin kısmen açık olduğu dönemler olabileceği öne sürüldü. Araştırmaya katılanlar, uyku sırasında bilim insanlarının kendilerine söylediklerine bağlı olarak belli evrelerde gülümsüyor ya da kaş çatıyordu.
Fransa’daki Paris Beyin Enstitüsü’nde bilişsel bilişimci olan, çalışmanın ortak yazarlarından Delphine Ouidette Scientific American’a verdiği demeçte, “Uyurken bir şeyler yapmamamız gerektiği varsayılıyor” diyor. Geçmişte uykunun tanımının bilincin çevreyle bağının kesilmesi olarak yapıldığına değinen Ouidette, “Bu da dış dünyaya tepki vermediğiniz anlamına gelir” diye ekledi.
Ancak birkaç yıl önce Ouidette ve ekibi, bilinçli rüya da diyebileceğimiz uyurken rüya gördüğünün farkında olan insanlarla iletişim kurabildikleri bir deney gerçekleştirdikten sonra bu tanımı sorgulamaya başladı. Araştırmacılar denekler rüya görürken sordukları sorulara göz ve yüz kasları aracılığıyla yanıt alabildi. Bu çalışmanın ardından ekibin aklında şöyle bir soru işareti kalmış: Aynı şey berrak rüya görmeyenlerle de mümkün olabilir mi?
Bu yüzden ekip çalışmayı bir kenara bırakmak yerine üzerine gitmeye devam etmiş. Ekip, gündüz uykulu olma hali ve berrak rüya ile karakterize edilen narkolepsiye sahip 27 kişiyle bu rahatsızlığa sahip olmayan 22 kişiyi gözlemledi. Katılımcılardan uyurken kaşlarını çatlamaları ya da gülümsemeleri istendi. Deneklerin hepsi bu istemlerin en az yüzde 70’ine doğru yanıt verdi.
En derin uykunun gerçekleştiği ancak beynin de aktif kaldığı REM aşamasında tüm katılımcıların yanıt verme olasılığı diğer uyku aşamalarına göre çok daha yüksekti. Araştırmacılar katılımcıların beyin faaliyetlerini, kafa derilerine yerleştirilen elektrotlardan gelen sinyalleri yakalayan EEG ile takip edebildi.
Ouidette, bu araştırmanın uykusuzluk ve uyurgezerlik gibi uyku bozukluklarını daha iyi anlamada işe yarayabileceğini söylüyor. Ayrıca beynin uyku sırasında aktif olan bölgeleriyle bunların bilinçle nasıl ilişkili olduğunu belirlemeye başlayabilirler.