İhracatçının keyfi orta şekerli
İrlandalı Eoghan Daltun'un, Beara Yarımadası'nda kendine bir arazi satın aldıktan sonra ilk işi araziyi yeşillendirmek ve istilacı türleri uzak tutmak olmuş. Sonuçtan ise gayet memnun.
İrlandalı Eoghan Daltun, bir yamacın üzerinden Cork şehrinin batısında bulunan Beara Yarımadası’nın diğer tarafındaki yemyeşil tarlalar, sarp tepeler ve ağaçlardan oluşan manzaraya bakıyor. Güneş kayaların üzerinden parıltısını saçarken koyunlar çayırlarda otluyor. Turistleri büyüleyen İrlanda kartpostallarından çıkmış gibi bir manzara var. Ancak Daltun’un doğanın ihtişamına hayranlık duyanlara bir çift lafı var: “Bu ekolojik cehalet. Baktıkları manzarayı yorumlayamıyorlar. Tamamen çorak bir görüntüyle karşı karşıyayız. Biyolojik olarak bomboş.”
Manzaranın çevrenin bozulmasını yansıttığını söyleyen Daltun, koyunların yabani çiçekleri ve fideleri yiyerek ağaçların büyümesini engellediğini, kozalaklı ağaçların da biyolojik çeşitliliği tahrip eden monokültür plantasyonunun parçası olduğunu söylüyor.
Daltun, bir zamanlar İrlanda’nın yüzde 80’ini kaplayan ancak şu anda Avrupa’nın yüzde 1 gibi en düşük orana sahip ormanlarını restore etmeyi amaçlayan yeniden doğallaştırma hareketinin öncülerinden. Hem çiftçi hem yazar hem de heykeltıraş olan Daltun, Atlantik Okyanusu’na bakan Beara’daki 30 donümlük engebeli yamacı son 14 yılda adeta biyoçeşitliliğin mekanı haline getirdi.
Pastoral özellikleriyle ünlenen İrlanda, 2019 yılında İngiltere’den sonra iklim acil durumu ilan eden ikinci ülke oldu. Ne var ki bu, Avrupa Birliği’nin en azılı karbon salınımını yapan ülkelerden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ülkede son yıllarda yeniden doğallaştırma girişimleri yaygınlaştı. Dublin Trinity College, 2020 yılında bakımlı çimleri 25 adet yerli kır çiçekli çimlerle değiştirdi. Bundan üç yıl sonra ortaya bir renk ve yeşillik cümbüşü çıktı.
Daltun, 2009 yılında Dublin’deki evini satıp da Beara yarımadasında bir arazi satın aldığından beri doğallaşma fikrinin en büyük savunucularından biri haline geldi. Çiftliğini koyun, sığır ve mahsullerle doldurmak yerine vahşi doğayı yeniden canlandırmayı amaçlayan Daltun, arazisinin eski halini, “Burada olgun ağaçlar vardı ama keçiler ve geyikler fideleri ve kır çiçeklerini yemiş, ortaya diğer bitkileri yok eden bir ormangülü istilası sarmıştı. Orman aslında ölüyordu” sözleriyle anlatıyor.
Yabani keçileri, sika geyiklerini ve ormana ait olmayan hayvanları bölgeden uzak tutmak için araziyi çitle çeviren Daltun, ormangülü gibi istilacı bitkileri de ortadan kaldırdı. Daltun geçen hafta araziyi gezerken The Guardian muhabiri Rory Carroll’a, “Sonuç inanılmazdı. Neredeyse en başından beri her yer dönüşmeye başladı. Yabani çiçekleri daha çok görmeye başladık. Ağaç fideleri de çıkmaya başladı” dedi.
Toprağı işaret eden Daltun, “Bulunduğumuz yerin üç metre yakınında en az altı yabani yerli ağaç türü var, hepsi de kendi kendine tohumlanmış. Büyümeye devam edebilirler çünkü onları yiyecek hiçbir şey yok” dedi. Ormana şimdi tekrar bakıldığında çalıkuşları yuvalarından cıvıldıyor, kuzgunlar tepelerinde uçuşuyor. Yakın zamanda yaşanan kuraklık dereleri kurutsa da Daltun’un arazisinden su akmaya devam etmiş. Daltun bu konuda, “Doğal bir orman, suyu devasa bir sünger gibi tutar. Topraklar daha gözenekli olur. Kökler ve yosunlar nemi emer ve yavaşça dışarı bırakır. Tüm ekosistem yeniden düzgün bir şekilde çalışmaya başladı” yorumunda bulunuyor.