Depremden kaçmışlardı: Ölüm 2 yaşındaki çocuğu sokakta buldu
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanıyor. Sivas’ta kene ısırması nedeniyle hastaneye kaldırılan bir kişi daha hayata gözlerini yumdu. Kentte son dönemde KKKA nedeniyle can kaybı sayısı dörde yükseldi.
Sivas’ta kene tutunmasına bağlı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nden (KKKA) dokuz gün içinde dördüncü ölüm yaşandı. İlk olarak 6 Haziran’da 25 yaşındaki Gülbidin Ekberi yaşamını yitirdi. Ardından 25 yaşındaki Emre Naçar aynı hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. 10 Haziran’da ise 36 yaşındaki iki çocuk annesi Şehri Tanrıveren aynı acı kaderi paylaştı. Sivas’ta dördüncü ölüm bugün yaşandı.
Doğanşar ilçesinde yaşayan beş çocuk babası çiftçi Temür Ağca’nın vücuduna bir hafta önce kene yapıştı. Doğanşar Devlet Hastanesi’ne giden Ağca’nın üzerindeki kene sağlık ekipleri tarafından çıkarıldı.
İki gün önce rahatsızlanan ve Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Ağca, yaşamını yitirdi. Temür Ağca’nın cenazesi defnedilmek üzere ailesine teslim edilerek Doğanşar’a götürüldü. Ağca’nın yaşamını yitirmesiyle Sivas’ta keneden ölenlerin sayısı dörde yükseldi.
Sivas Valiliği geçen günlerde konuya dair açıklama yapmıştı. Sivas ve çevre illerde mevsim ve çevre değişkenleri etkisiyle dönemsel görülen kene tutunmasına bağlı KKKA vaka sayısında artış görüldüğünü belirtildi.
Sivas’ta 22 pozitif KKKA tanılı vakanın tespit edildiği aktarılan açıklamada, “Maalesef 3 vatandaşımız vefat etmiştir. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği’nde 2 olası, 3 kesin KKKA tanılı hastamızın tedavileri devam etmektedir” denilmişti.
10Haber’den Özgür Gökmen Çelenk, 11 Haziran’daki yazısında hayatını kaybedenlerin aileleriyle konuşmuş ve keneyle ilgili merak edilen soruları Koç Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül’e sormuştu. Yazının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
Ergönül’ün sorulara verdiği yanıtlar şöyleydi:
Hayır. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yol açan virüsleri taşıyan keneler tehlikeli. Bu hastalığa yol açan virüs belli bir kene türünde görülüyor. O keneler de daha çok Sivas, Tokat, Yozgat, Erzurum, Kastamonu, Samsun, Çorum, Gümüşhane ve Amasya gibi İç Anadolu’nun doğusundaki ve Karadeniz’in güney illerinde karşımıza çıkıyor. Ege Bölgesi’nde, Batı bölgelerinde ve İstanbul’da bugüne kadar KKKA vakası tespit edilmedi.
Kene tutunmasında keneyi bir an evvel çıkarmak esastır. O nedenle deriye en yakın yerden bir cımbız, pens veya uzun tırnaklarla keneyi çıkarabilirsiniz. Fakat bazı kurallara dikkat etmeniz şart. Öncelikle keneyi gövdesinden çekip çıkarmamanız gerekiyor. Çünkü virüs kenenin gövdesinde yer alır. Keneyi gövdesinden koparırsanız virüs içeriye enjekte olur. İkinci kural kenenin üzerine sigara söndürmek, aseton veya kolonya dökmek, sigara dumanı üflemek gibi yanlış uygulamalardan uzak durmak.
Keneyi kendiniz çıkaracaksanız sağdaki görseldeki gibi deriye en yakın noktadan dikkatlice tutarak çıkarmaya çalışın. Gövdesine dokunmamaya özen gösterin.
Genellikle iki-üç gün içinde belirtiler ortaya çıkar. Ateş, baş ağrısı ve eklem ağrıları, halsizlik gibi grip belirtileri başladığında hiç vakit kaybetmeden hastaneye gitmek gerekir. Bu arada hastaların bir kısmında bulantı, kusma, ishal gibi belirtiler de olabilir.
Temel kan tahlillerinde hastalığın olup olmadığına ilişkin iyi kötü bir şeyler anlaşılabilir. Örneğin tam kan sayımında özellikle trombosit ve lökosit sayısının düşmesi doktoru alarma geçirir. Karaciğer enzimlerinde de yükselme olabilir. Eğer bu esnada deride kızarıklık ve döküntüler varsa bunlar kanamanın ilk işaretleridir. O noktada bizim önerimiz ‘Ribavirin’ adlı ilacın başlanması. Hekim arkadaşların da bunu bilmelerinde yarar var. Eğer tedavide geç kalınırsa hastalık ilerler ve kanamalar başlar. Bu dönemde de ilacın etkili olma şansı düşer.
KKKA her zaman keneden değil çok nadiren insandan insana da bulaşır. Bu açıdan sağlık çalışanları risk altında. Örneğin kanaması olan hastalardan sağlık çalışanlarının özellikle gözüne kaçan kandan veya kan dolu iğnenin batmasıyla hastalık bulaşabilir. Bu durumda da ‘ribavirin’ adlı ilacı veriyoruz.
Ribavirin erken verildiğinde oldukça koruyucu. Fakat belirtiler başladıktan üç-beş gün sonra verirseniz çok etkili olmasını beklemiyoruz.
Hastalık başladıktan sonra ölüm oranı yüzde 5-10 arasında değişiyor. Bu aslında bir hastalık için yüksek bir oran ama her hastanın öleceği anlamına da gelmiyor.
Türkiye’de KKKA vakalarının görülmeye başladığı andan itibaren yani 22 yıldır ribavirin’i kullanıyoruz. Ribavirin, virüsün yayılmasını ve çoğalmasını durdurabilen, enfeksiyonun kontrol altına alabilen bir antiviral ilaç.
Riskli bölgeler dışında yaşayan kişilerin çok endişe etmesine gerek yok. Örneğin 20 milyon nüfuslu İstabul’da da keneler var. Fakat şimdiye kadar KKKA’lı insan vakası görülmedi. Günün birinde olur mu? Kimse “Zinhar olmaz” diyemez. Örneğin İspanya’da, Fransa’da da hiç yoktu ama daha sonra bu ülkelerde de rapor edildi.
Öncelikle hastalığın olduğu bölgelerde özellikle hayvancılıkla uğraşanların veya pikniğe gidenlerin çok dikkatli olması lazım. Kene tutunması hafife alınmamalı. Kenenin açıkta kalan vücut bölgelerine yapışmaması için uzun kollu kıyafetler ya da pantolonu çorabın içine sokmak gibi önlemler almalı. Eve dönünce vücut taranmalı. Kene tutunduğu görülürse uygun biçimde çıkarılmalı. Grip benzeri belirtilerin varlığında da hemen doktora gidilmeli ve kene tutunması öyküsü doktora anlatılmalı.
Tutunan kene deride siyah veya kahverengi ben şeklinde görünür. Daha küçük keneler 0.5-0.7 mm gibi kalemlerin ucunun batmasına benzer şekilde çok küçük nokta gibi görülebilir. Cep telefonuyla yakın plan fotoğraf çekip görüntüyü büyüterek derinizdeki küçük bir noktanın kene olup olmadığını daha iyi anlayabilirsiniz. Tabii kene, kan emmeye başladığında boyutu büyüyebilir ve daha belirgin hale gelebilir.”