Dünya liderlerinden açık mektup: Kimsenin geride kalmayacağı bir ‘yeşile geçiş’ sözü verildi
Havaları ısıtan El Nino yerini serinleten kardeşi La Nina'ya bıraksa da iklim krizinin etkileriyle beklenen serinleme gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Uzmanların tahmini bu kışın ılık geçeceği yönünde. İstanbul'da kardan adamlar göremeyebiliriz.
Geride bıraktığımız 13 ay, Dünya genelinde kayıtlardaki en sıcak ay olarak kayda geçti. Temmuz özellikle kavrulduğumuz bir aydı. Dünya iki gün üst üste kayıtlara geçen en sıcak günü yaşadı. 21 Temmuz Pazar dünyada ortalama sıcaklığın en yüksek olduğu gün olmuştu. Derken pazartesi geldi ve ‘ben daha iyisini yapabilirim’ dedi. AB Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin verilerine göre ortalama sıcaklık 17,15 derece olarak ölçüldü. Yani bir gün önce kayıtlara geçen sıcaklıktan 0,06 derece daha sıcak.
Bütün bunlar etkileri giderek artan iklim krizinin dünyamızın zaten var olan iklim döngüleriyle birleşmesinin sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bunlardan birinin adı El Nino. Her seferinde küresel düzeyde iklimi bir süreliğine etkiliyor ve havaları ısıtıyor. El Nino etkisinin küresel iklim kriziyle birleşmesi bir başka rekor olarak geri dönmüştü: 2023 yılı bugüne kadar kaydedilmiş en sıcak yıl olarak kayda geçti.
El Nino bitiyor, yerine havaları bir süreliğine serinleten kız kardeşi La Nina geliyor, biraz serinleyeceğiz diye düşünürken uzmanlardan kötü haber geldi: İklim değişikliğinin artan etkisine bağlı olarak La Nina ile birlikte sıcaklıklarda beklenen düşüş olmayacak, gelecek kış mevsimi ılık geçecek.
Temmuz ortalarına kadar etkilerini sürdüren El Nino ile yaz rekorlarla sona erdi. Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, küresel ortalama sıcaklığın 16,82 derece ile 1991-2020 referans ortalamasının 0,71 derece üstüne çıktığı geçen ağustos ayı en sıcak ağustos oldu. Haziran-Ağustos 2024 için ölçülen sıcaklık değerinin uzun yıllar ortalamasını 0,69; geçen yılın haziran-ağustos ortalamasını ise 0,66 derece geçmesi sonucunda da dünya, en sıcak yaz mevsimini yaşadı.
Küresel ortalama deniz yüzey suyu sıcaklığının 20,91 derece ölçüldüğü 2024 Ağustosu deniz suyu sıcaklıkları baz alındığında en sıcak ikinci ağustos olarak kayıtlara geçti. Denizlerde ağustos ayı sıcaklık ortalaması, geçen yılın aynı ayına ait sıcaklık rakamının yalnızca 0,07 derece altında kaldı.
Türkiye’deki deniz suyu sıcaklıkları da küresel ortalamaya benzer şekilde seyretti. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsünün ölçümlerine göre Akdeniz’de deniz suyu sıcaklığı ortalaması bu yılın yaz dönemi boyunca 28 derece oldu. Türkiye denizlerini 1984 yılından bu yana analiz eden enstitünün verilerine göre, Akdeniz’de uzun yıllar sıcaklık ortalaması 27 derece ölçüldü.
Ege Denizi’nde iki ayrı noktada yapılan ölçümlerin sonucuna göre Bodrum’da uzun yıllar ortalaması 24 derece olan sıcaklıklar yaz mevsiminde 26, İzmir’de ortalaması 23 olan değerler ise 25 derecenin üzerinde seyretti. Ortalamanın 24 derece olduğu Marmara Denizi’nde yaz mevsimi sıcaklık ortalaması 26-27 derece, ortalamanın 25 derece olduğu Karadeniz’de ise 27 derece ölçüldü.
Sıcaklık rekorları ve gelecek aylara dair tahminlere ilişkin AA’ya konuşan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz “Yaz dönemi toplamda 92 gündür, 2024’te bu 92 günün 60 tanesi rekordu. Böylece bu yıl tüm zamanların en sıcak yazı oldu. Ayrıca 2024, geçen yılın 8 ayına göre 0,23 derece daha sıcak oldu. Yılın 8 ayında 244 günün 162’si rekor olarak kayıtlara geçti” diyor
İlkbaharda başlayan ve sıcaklıklarda düşüş getirmesi beklenen La Nina hava olayının henüz beklediği kadar kuvvetli olmadığını dile getiren Kurnaz akıllardaki kar görecek miyiz sorusunu da şöyle yanıtlıyor: “La Nina’nın henüz beklediğimiz kadar kuvvetli olmaması sıcaklıkların düşmemesine yol açtı ve muhtemelen gelecek kış dönemi de ılık geçecek. Ancak burada önemli olan nokta tabii ki iklim değişikliği, La Nina da olsa El Nino da olsa hava sıcaklığındaki artış trendi hız kesmeden devam edecek. İklim değişikliği, bütün hava olaylarının daha şiddetlenmesine, daha uzun sürmesine, daha sıklaşmasına ve daha geniş bir alanda görülmesine yol açıyor. Bizim, ‘Bu kış İstanbul’da hiç kar görmeyeceğiz’ dememiz çok iddialı olur, buna karşın ‘La Nina’dan dolayı İstanbul’da çok kar görürüz’ dememiz de zor. Ancak şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz; çok ani bir kar fırtınası olup ciddi miktarda kar düşüp sonrasında baharda çiçekler açıyor olabilir. Ani ve yoğun bir kar yağışı olabilir ama bunlar alışkanlık haline gelen yağışlar olmayacak.”
Prof. Kurnaz insan etkisinin atmosferin ve dünyanın ayarını her geçen gün daha fazla bozduğunu, bu aşırı bozulma nedeniyle de artık bilimsel olarak tahmin yapmanın çok güçleştiğine dikkat çekiyor. Sonuçların ise beklentilerden çok daha kötü sonuçlar çıkmaya başladığını söylüyor
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu Türkiye denizlerinde en yüksek sıcaklıkların Doğu Akdeniz’de gözlemlendiğini, mayıs sonundan itibaren üç ay boyunca Doğu Akdeniz’deki deniz yüzey suyu sıcaklıklarının şimdiye kadar ki en yüksek seviyelere çıktığını ve üç ay boyunca her gün rekor görüldüğünü anlatıyor.
Prof. Salihoğlu Doğu Akdeniz havzasının iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgeler arasında bulunduğuna dikkat çekerek sıcaklıklardaki artışın nedeninin bu durum olduğuna işaret ediyor.
Salihoğlu İzmir ve Bodrum’da normalin 2 derece, Doğu Marmara’da 3 derece, Karadeniz’de ise 1 derece üstünde sıcaklık artışları gözlemlediklerini aktarıyor ve bu artışın oksijen seviyesinde düşüşe neden olduğunu belirtiyor. Son dönemde gündeme gelen İzmir Körfezi’ndeki balık ölümleriyle İstanbul Boğazı ve Mersin Körfezi’ndeki köpüklenmede de bu oksijensizliğin payı olduğunu vurguluyor: “Denizde müthiş bir kirlilik olduğunu görüyoruz, ısınmayla birlikte oksijen seviyeleri azalıyor, kirliliğin de etkisiyle bu iyice düşüyor. İzmir Körfezi’nde de görüldüğü gibi herhangi bir canlının yaşamasına şans veremeyecek seviyeye düşüyor. Bir an önce buraya olan girdilerin azaltılması lazım. Bahsettiğiniz üç bölgede de çok çok ciddi bir kirlilik girdisi var. Bu, ısınma ile de birleşince buradaki ekosistem ortada. Daha önce de dediğimiz gibi özellikle bahsettiğiniz bu üç bölge artık komada.”
Geçiş yaptığımız La Nina dönemine de değinen Salihoğlu “El Nino dönemi gördüğümüz ek sıcaklık artışları belki olmayacak ama artık küresel ısınmadan dolayı yaşanan sıcaklık artışlarında kısa vadede bir düşüş beklemek mümkün görünmüyor. Önümüzdeki yıllar yine daha sıcak yıllar olarak kayıtlara geçecek” diyerek ılık kışın sinyalini veriyor.