İstanbul’da Sarayburnu’ndan Bakırköy’e kadar denizanası istilası
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi'nin kabusu müsilajın geri döndüğü uyarısında bulunarak kurtulamanın tek yolu olarak atık yükünün azaltılmasını işaret ediyor.
Marmara Denizi 2021 yılında müsilaja teslim olmuştu. Denizin üstü deniz salyası da denen müsilajla kaplanmış yer yer tamamen beyaz görüntülerden denizin maviliği görünmez hale gelmişti. Müsilajla mücadele için çalışmalara başlanmış, Marmara Denizi Eylem Planı hazırlanmıştı.
Ancak yeterli gelmemiş olacak ki Marmara Denizi’nin kabusu geri döndü. Balıkesir Erdek Körfezi’nde dalış yapıp, incelemelerde bulunan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, “2021 yılı ilkbahar-yaz aylarında Marmara Denizi’nin yüzeyini kaplayan müsilaj geri döndü” diyor.
Erdek Körfezi’nde 23 Ekim’de yapılan kontrol dalışı esnasında 10 metre derinlikte başlayıp, 15 metre derinliğe kadar müsilaj oluşumu tespşt edildiğini aktaran Prof. Dr. Sarı 25 Ekim’de yapılan dalışlarda ise müsilajın 10 metreden başlayarak 24 metreye kadar yayıldığı bir tabloyla karşılaştıklarını söyledi. Deniz suyu sıcaklığının ekim ayının ilk 20 günü için uzun yıllar ortalamasından yaklaşık 2 derece daha yüksek olduğuna dikkat çeken dekan yüzeyde 21 dereceyi bulduğunu belirtti.
Marmara Denizi Eylem Planı’na değinen profesör 22 maddenin 14’ünün denizin kirlilik yükünü azaltmakla ilgili olduğunu hatırlattı. Ancak etkin şekilde uygulanmadığı için denizin kirlilik yükünün azaltılamadığını ve müsilajın yeniden Marmara Denizi için tehdit oluşturduğunu söyledi: “Marmara Denizi’ne ulaşan tüm kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı. Denize su değil zehir taşıyan Nilüfer Çayı, Gönen Çayı, bir tünelle Marmara’ya bağlanan Ergene Nehri’ne kontrolsüzce salınan endüstriyel atıklar durdurulmalı. Bütün akarsular için debiye bağlı deşarj limitleri yeniden düzenlenerek acilen uygulamaya geçilmeli. Müsilajın negatif etkilerini azaltmak üzere Marmara Bölgesi’nde her türlü arıtılmamış atık deşarjı acilen durdurulmalı ve denetimler artırılmalı.”
Deniz yüzey sıcaklığı ve artan kirliliğin müsilaj oluşumunu tetiklediğini vurgulayan Prof. Dr. Sarı uyarılarını şöyle sıraladı: “Müsilaj, deniz ekosistemine ciddi zararı olan bir felakettir. Marmara Denizi çevresinde yaşayan 25 milyon insanın atıklarının ne yazık ki halen en fazla yüzde 55’i arıtılıyor. Geriye kalan atıkların yüzde 45’i sadece parçacıklar fiziksel olarak ayrılarak derin deşarjla denize boca ediliyor. Ülke endüstrisinin yarısından fazlası da Marmara Denizi çevresinde kümelenmiş vaziyette. Sanayi atıklarının da en iyi olasılıkla yarısı arıtılıyor, geri kalan kısmı hiç arıtılmadan Marmara Denizi’ne ulaşıyor. Yoğun tarımsal faaliyet esnasında kullanılan gübreler, tarım zehirleri ve akarsu ağı ile denize ulaşan atıkların miktarı da azımsanmayacak kadar yüksek. Deniz suyu sıcaklığı artışını sınırlandırmak veya deniz şartlarındaki durağanlığa müdahil olmak ne yazık ki mümkün değil. Bu yüzden 2021 yılından beri tüm bilim insanları yeni müsilaj oluşumunun önüne geçmenin tek yolunun Marmara Denizi’nin atık yükünün azaltılmasıyla mümkün olduğuna dikkat çekiyor.”