Bilim insanları mikroplastiklerin yüzde 99,9’unu süzebilen filtreleme cihazı geliştirdi
Yeni bir araştırma sonucunda bilim insanları uyarıyor: En azından kırmızı, yeşil, mavi plastik üretmeyin. Çünkü araştırmaya göre bu renkteki plastikler diğerlerinden çok daha hızlı biçimde mikroplastiğe dönüşüyor ve temizlenmesi imkansızlaşıyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada her yıl 400 milyon tondan fazla plastik atık üretiliyor. OECD verileri ise plastik üretiminin 2000’li yılların başından bu yana ikiye katlandığını gösteriyor. Bu plastiklerin yok olması yüzlerce yıl sürüyor. Bu süreçte de mikroplastik (beş milimetreden küçük) adı verilen daha küçük parçalara ayrılıyor. Araştırmalar çevrenin bu görünmez kirleticilerinin çay, tuz, deniz ürünleri, bal, şeker, bira, sebze, meşrubat, şişe su gibi sofraların olmazsa olmazlarından organlarımıza hatta anne karnındaki bebeklerin plasentalarına (rahimde gelişen doku) kadar her yerde bulunduğuna işaret ediyor. Son olarak erkeklerin testislerine kadar girdiğine dair bir araştırma yayınlandı.
Mikroplastik sorununu kökten çözmenin yolu plastik üretimi büyük ölçüde azaltmak olsa da dünyadaki plastik kirliliğinin yarısından fazlasının sorumlusu 56 şirketin henüz buna yanaşmaya niyeti yok gibi.
Ancak bu arada yapabilecekleri başka bir şey var: Kırmızı, mavi, yeşil plastik üretmemek. Leicester Üniversitesi önderliğinde yürütülen projenin bulgularına göre bu renkteki plastikler daha hızlı şekilde mikroplastiğe dönüşüyor. Üç yıllık sürede kırmızı, mavi ve yeşil plastikler çok kırılgan ve parçalanmış hale gelirken siyah, beyaz ve gümüş numuneler aynı sürede büyük ölçüde etkilenmedi.
Proje için İngiltere’deki Leicester Üniversitesi ile Güney Afrika’daki Cape Town Üniversitesi’nden bilim insanları aynı bileşime sahip plastiklerin renge bağlı olarak farklı oranlarda bozunduğunu gösterdikleri bir çalışma yaptı. İngiltere’deki araştırmacılar üniversite binasının çatısına farklı renklerde şişe kapakları koydu. Güney Afrika’da ise sahillerde bulunan plastik nesneler kullanıldı.
Sonuçları Environmental Pollution dergisinde yayınlanan saha çalışması bu parlak renklerin daha hızlı mikroplastik parçalarına dönüştüğünü gösteriyor.
Bulgular siyah, beyaz ve gümüş renklendiricilerin plastiği zararlı ultraviyole (UV) radyasyondan koruduğunu, diğer pigmentlerin ise korumadığını ortaya koydu. UV hasarı plastiğin polimer yapısını değiştirerek onu kırılgan ve parçalanmaya karşı duyarlı hale getiriyor.
Guardian’a konuşan sürdürülebilir atık yönetimi üzerine çalışan sivil toplum kuruluşu Wrap uzmanlarından Adam Herriott mağazalarda ürünlerin öne çıkmasını sağlamak için renkli plastik kullanıldığını belirterek plastiğin daha kolay geri dönüştürülebilmesi için üreticilere bu pigmentlerden kaçınmasını tavsiye etti: “Özellikle çöpe dönüşen ambalaj ve şişe kapakları gibi ürünlerde bu parlak renklerden kaçınırsak iyi olur. Üreticiler plastik ürünleri ve ambalajları tasarlarken hem malzemenin geri dönüştürülebilirliğini, hem de çöpe atılma olasılığını dikkate almalı. Dış mekanda kullanılan veya plastik dış mekan mobilyası gibi yoğun güneş ışığına maruz kalan eşyalarda mümkün olduğunca uzun süre dayanmaları için kırmızı, yeşil ve mavi gibi renklerden uzak durulmalı.”