The Economist Biden’ı kapağına taşıdı: ‘Bu halde ülke yönetilmez’
ABD son 48 içinde Ürdün'deki saldırılara misilleme amacıyla Irak ve Suriye'ye hava saldırısı düzenledi, İngiltere ile ortaklaşa Yemen'deki Husileri de hedef aldı. Analistler ise saldırıları "zaman kaybı" olarak değerlendiriyor.
ABD Ürdün’de insansız hava aracı saldırısında ölen üç askerinin intikamını almak için Irak ve Suriye’deki İran destekli gruplara başlattığı hava saldırılarının ardından yönünü Yemen’e çevirdi. Yemen’de Husi kontrolündeki bölgelere İngiltere ile hava ve denizden saldırılar düzenleyen ABD en az 10 noktada 30 hedefin vurulduğunu belirtti.
ABD’li bir yetkiliye göre bu hedefler arasında komuta-kontrol, yeraltı silah depolama tesisi ve Husilerin ticari gemileri hedef almak için kullandığı silahlar vardı.
ABD ve İngiltere’nin lojistik ve istihbarat desteği aldıkları Avustralya, Bahreyn, Kanada, Danimarka, Hollanda ve Yeni Zelanda ile yaptıkları ortak açıklamada “Amacımız gerilimi düşürmek ve Kızıldeniz’de istikrarı yeniden sağlamaktır, ancak Husilere uyarımızı tekrarlayalım: Dünyanın en kritik su yollarından birinde tehlike devam ettiği müddetçe insanları ve ticaretin serbest akışını savunmaya devam etmekten çekinmeyeceğiz” dendi.
CNN International’a konuşan kaynaklar Yemen’deki Husi hedeflerini vurmak için güdümlü füze destroyerleri USS Gravely ve USS Carney’den Tomahawk füzelerinin ateşlendiğini açıkladı. Yetkililer USS Eisenhower uçak gemisinden F/A-18 savaş uçaklarının da saldırılarda kullanıldığını belirtti.
ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) bu saldırıdan hemen önce cumartesi günü Husilere ait altı gemisavar seyir füzesinin daha fırlatılmadan vurulduğunu söylemişti. Bu art arda saldırılar Biden yönetiminin geçen pazar öldürülen üç Amerikan askerinin intikamını almak için “çok katmanlı” karşılık vermesi anlamına geliyor.
Biden yönetimi bölgedeki savaşın büyümesini istemediğini savunsa da Ortadoğu’daki son iki günde düzenlediği operasyonlar bölgedeki tırmanışı gözler önüne seriyor. Ürdün saldırısına yanıtın ne olacağı merak konusuydu. Bir yandan Cumhuriyetçilerden “Tahran’ı vuralım” sesleri yükselirken diğer yandan şimdiye kadarki küçük ölçekli saldırıların etkili olmadığı şikayetler artmaya başlamıştı.
Tahran ile savaştan kaçınan Biden yönetimi İran’ı doğrudan hedef almak yerine bölgedeki en güçlü İran destekli grupların peşine düştü. Irak ve Suriye’de 85 hedefi vurmanın anlamı bu. Irak ve Suriye’ye düzenlenen saldırılarda 23’ü Suriye’de, 16’sı Irak’ta olmak üzere toplam 39 kişinin öldüğü açıklandı. Irak hükümeti sayıya sivillerin de dahil olduğunu belirtti. Amerikan basını ABD’nin bu hamlesini “desteklediği militan örgütlerin eylemlerinden tedirgin olan İran yönetimine mesaj göndermenin dolaylı yolu” diye açıkladı.
İranlı yetkililer cuma günkü saldırıları kınasa da tepki kışkırtıcı değildi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani ABD saldırılarının “yeni bir stratejik hata” olduğunu söyledi ama misillemeden bahsetmedi. Suriye ve Irak ise ABD’nin saldırılarını “egemenlik ihlali” olarak nitelendirdi ve saldırıların terör örgütü IŞİD ile mücadelelerini sekteye uğratmaktan başka işe yaramayacağını belirtti.
İran her ne kadar finansal destek sağlasa, silahlandırsa da bu Şii grupların yönetimi doğrudan İran’a bağlı değil. Tahran Amerikan üslerine saldırılar başladı başlayalı bu grupların kendi başlarına hareket ettiğini vurgulamaya devam etti.
Tabii Yemen’deki saldırılarla Irak ve Suriye’deki saldırılar amaç bakımından farklı. Yemen’e düzenlenen saldırılar Husilerin uluslararası nakliye yollarını kapatmasına tepki olarak daha genel nitelikteyken Irak ve Suriye’deki saldırılar bizzat Amerikan askerlerinin intikamını almak için özel amaçlarla düzenlendi. Saldırıların ortak noktası ise her ikisinin de Ortadoğu’daki İran destekli grupları hedef alması.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin son saldırıların Husilerin “saldırı kabiliyetlerini daha da bozarak azaltmayı amaçladığını” söyledi. Austin açıklamasında “Bu kolektif operasyon Husilere uluslararası deniz taşımacılığı ve donanma gemilerini hedef aldığı yasadışı saldırılarına son vermedikleri müddetçe davranışlarının sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağına dair açık mesaj gönderiyor” dedi.
Dünkü saldırılar son haftalarda ABD ve İngiltere’nin ortak operasyonla Husi hedeflerine düzenlediği üçüncü saldırı oldu. 11 Ocak’taki ilk saldırıda yaklaşık 30 Husi hedefi vurulurken iki haftadan kısa süre sonra düzenlenen ikinci operasyonda sekiz nokta vurulmuştu. Şimdiye kadar Yemen’e düzenlenen saldırılar ticari gemileri ancak Gazze’de ateşkes imzalanınca bırakacağını söyleyen Husileri caydıramadı. Yüzlerce gemi kasımdan bu yana Afrika’nın güneyinden uzun ve dolambaçlı yolu kullanmak zorunda kaldı, bu da maliyeti artırdı.
Husilerin siyasi kanadının üst düzey yetkililerinden Muhammed El Buhaiti “ABD-İngiliz koalisyonunun Yemen’in bazı vilayetlerini bombalaması tutumumuzu değiştirmeyecek ve Gazze’deki soykırım suçları durdurulana ve halk üzerindeki kuşatma kaldırılana kadar, neye mal olursa olsun İsrail’e karşı askeri operasyonlarımızın devam edeceğini teyit ediyoruz” dedi.
Hobart & William Smith Colleges’tan Yemen uzmanı Stacey Philbrick Yadav NYT’ye “Bu hava saldırılarının ABD’nin hedefine ulaşmasına ne katkısı olduğunu, bölgesel tırmanışı nasıl önleyeceğini anlamıyorum. Kısa vadede Husilerin saldırı kabiliyetini zayıflatsa da grup Kızıldeniz’de saldırıları sürdüreceğine ve hava saldırılarına karşılık vereceğine söz verdi” diyerek Biden yönetimini eleştirdi.