Batılı liderlerin İsrail trafiği sürüyor: Macron Kudüs’te
Oyuncu George Clooney'nin eşi, yıllardır insan hakları avukatı olarak ezilenlerin yanında olan Amal Clooney UCM başsavcısı Kerim Han'ın hem Netanyahu hem de Sinvar hakkında istediği tutuklama talebini onaylayan komitede.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han 7 Ekim’den beri savaş halindeki İsrail ve Gazze ile ilgili soruşturmalarının ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hamas liderleri Yahya Sinvar, İsmail Haniye ve Muhammed Dayf hakkında tutuklama talebini mahkemeye iletti. Talep hem İsrail hükümetinde hem de Hamas tarafında tepkiyle karşılandı. Her iki taraf da aynı kefeye konmaktan rahatsız olduklarını dile getirdi.
George Clooney’nin uluslararası hukuk ve insan hakları üzerine uzmanlaşmış avukat eşi Amal Clooney’nin Han’ın yürüttüğü soruşturmayı incelediği ortaya çıktı. Clooney bugüne kadar baskı altında kalan toplulukları UCM ve Uluslararası Adalet Divanı’nda savundu, bu alandaki çalışmaları da sürüyor. Ancak bugüne kadar Gazze’deki savaşla ilgili yorum yapmadığı için sosyal medyada eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Olaylarla ilgili ilk açıklaması pazartesi günü UCM’de atılan adımla ilgili geldi. Meğer Clooney UCM’nin soruşturmasında uzman görüşüne başvurulanlardan biriymiş.
Ocak ayında Han’ın talebi üzerine İsrail ve Gazze’de işlenmiş olabilecek savaş suçlarıyla ilgili bir komite kurulması istenmişti. Komite hukukçular ve akademisyenlerden oluştu. Clooney komitede yer alan hukukçulardan biri olduğunu açıkladı.
Komiteden savcının soruşturmasının UCM’nin standartlarını karşılayıp karşılamadığını belirlemesi istendi. Bunun için de hakkında tutuklama kararı çıkarılması istenen kişilerin soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen suçlar gibi mahkemenin yetki alanına giren suçları işlediklerine inanmak için “akla yatkın” gerekçeler olup olmadığına bakılması gerekiyordu.
Komite oybirliğiyle bu gerekçenin olduğu sonucuna vardı ve pazartesi günü bulgularını detaylı şekilde anlattığı raporunu yayınladı. Clooney komitenin karara varmadan önce “kapsamlı bir kanıt inceleme ve hukuki analiz süreci uyguladığını” aktardı. “Savaşta sivillerin korunduğu yasa 100 yıldan uzun süre önce belirlendi. Çatışmanın nedeni ne olursa olsun dünyanın her yerinde bu yasa geçerlidir” diyen Clooney sözlerine “Ben insan hakları avukatı olarak bir çocuğun hayatının ötekinden daha değersiz olduğunu asla kabul etmeyeceğim” diye devam etti.
Merkezi Lahey olan UCM savaş suçları soykırım ve insanlığa karşı suç işleyenleri yargılama yetkisine sahip dünyanın tek uluslararası mahkeme. Mahkemenin polis gücü yok, çoğu Avrupa’dan 124 üyenin tutuklama kararını uygulamasına güveniyor ama ABD ve İsrail anlaşmaya dahil değil. Yani mahkemenin aldığı karar olsa olsa kişilerin rahat şekilde seyahat etmesinin önünde engel teşkil ediyor.
Filistinli liderler 2015 yılında UCM’nin kuruluş tüzüğü Roma Statüsü’nü kabul ettiği için UCM Gazze, Doğu Kudüs ve Batı Şeria üzerinde yargı yetkisine sahip olduğunu savunuyor. Clooney ABD ve İsrail’in UCM’ye taraf olmamasıyla ilgili olarak “Herhangi bir savaşın hukukun kapsamı dışında kalmasını ya da herhangi bir failin hukukun üstünde olmasını kabul etmiyorum” diyor.
Londra’daki Doughty Street Chambers’da avukatlık yapan Clooney New York’taki Columbia Hukuk Fakültesi’nde yardımcı profesör. Eşi oyuncu George Clooney ile insan hakları ihlallerinden muzdarip kişilere ücretsiz hukuki destek sağladıkları bir STK olan Clooney Adalet Vakfı’nın da kurucularından. İsrail ve Hamas kararına imza atan Han tarafından Eylül 2021’de iç savaş sırasında büyük bir soykırımla sarsılan Sudan’ın Darfur bölgesine özel danışman olarak atanmıştı.
Komitede ayrıca UCM’nin eski yargıçlarından İngiltere ve Galler Temyiz Mahkemesi’nden emekli Adrian B. Fulford ile Holokost’tan kurtulmuş eski bir İsrailli yetkili ve aynı zamanda Ruanda ile Yugoslavya’yla ilgili olarak kurulan uluslararası mahkemelerin yargıcı Theodor Meron da yer alıyor. Financial Times’da yayınlanan bir köşe yazısında komite üyeleri bu sürecin sivillerin korunmasını sağlayacağını ve zaten çok acı çekmiş insanların yaşadığı bölgede sürdürülebilir barışa katkıda bulunacağını umduklarını söylüyor.