MQ-9 krizi Karadeniz’den Avrupa’ya sıçradı: Rus uçağına NATO kıskacı
Avrupa Birliği üyeleri istikrarsız bölgelerden Avrupa'ya göçün önüne geçmek için bu kez Mısır'ı "güvenli liman" seçti. Pazar günü Mısır'a giden AB üst düzey heyeti Sisi ile 7.4 milyar dolarlık yardım paketine imza attı.
Avrupa Birliği’nin (AB) sorunlarının başında göçmen krizi geliyor. Hollanda örneğinde de görüldüğü gibi bazen hükümetlerin düşmesine neden oluyor, İtalya örneğinde olduğu gibi ülkeler bazen artık göçmen konusunda ön saflarda savaşmak istemediğini söylüyor. Bu nedenle geçen yıl AB ülkeleri oturup bir anlaşmaya imza attı. Anlaşmaya göre her ülke eşit miktarda göçmen alacak, almayı reddedenler her göçmen için belli bir para ödeyecekti. AB’nin aldığı tek önlem bu değil; bir üçüncü ülke belirleyip göçmenleri biraz da o ülkelerin başına kakalamak.
Bu amaç doğrultusunda önce Tunus ile bir milyar dolarlık bir anlaşmaya imza attı AB. Ama sonra Tunus lideri Kays Said anlaşmadan çekildiğini duyurdu. AB’nin bu seferki hedefi ise son zamanlarda ekonomik kriz batağına batmış Mısır. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin açıklamasına göre AB ve Mısır arasında son birkaç aydır yürütülen “yoğun ve etkili diplomatik çalışmaların” sonucu olarak altı AB lideri pazar günü Kahire’deydi: Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Meloni, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avusturya Başbakanı Karl Nehammer, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başbakanı Nikos Christodoulides ve Belçika Başbakanı Alexander De Croo.
AB liderleri “sorunlu bölgeye istikrar getirmek” ve Avrupa’ya yeni göç krizini önlemek için Mısır ile 7.4 milyar euroluk bir anlaşmaya imza attı. Üç yıl geçerliliği olacak bu AB-Mısır stratejik ortaklığı ekonomideki değişikliklere ayak uydurmayı sağlamak için beş milyar euroluk düşük faizli kredi, özel sektör yatırımlarını desteklemek için 1.8 euro ve 200 milyon eurosu göç yönetimine ayrılacak 600 milyon euroluk hibe içeriyor.
von der Leyen Sisi ile düzenlediği ortak basın açıklamasında “Bugün altı Avrupalı liderin buraya gelmesi ilişkimize ne kadar büyük bir değer verdiğimizi göstermektedir. İstikrar ve refah konusunda aynı stratejik çıkarlara sahibiz. Siyasi ve ekonomik ağırlığınız, çok sorunlu bir bölgedeki stratejik konumunuz göz önüne alındığında ilişkilerimizin önemi zaman içinde daha da artacaktır” dedi.
AB-Mısır anlaşması Akdeniz’i geçmeye çalışan göçmenleri durdurma amacı taşısa da geçen yıl Tunus ile yapılan anlaşmadan çok daha kapsamlı. von der Leyen küresel kuzeyin küresel güneyden gelen akını durdurmak için atacağı en ikna edici adımın sadece insan kaçakçılığı çetelerini dağıtmak değil Afrika kıtasındaki insanların “haklarını yeniden güvenceye almak” ve ekonomilerini geliştirmeye yardımcı olmak” olduğunu söyledi.
Heyete başkanlık eden Leyen Mısır’ın “çok sorunlu ancak stratejik bir bölgede yer alması” ve “bölgenin istikrarında oynadığı hayati rol” nedeniyle anlaşmanın çok önemli olduğunu vurguladı. Bu vesileyle Gazze’de ateşkes sağlanması, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Filistinlilere acil yardım gönderilmesi taleplerini tekrarladı:
“Hepimiz Gazze’deki savaştan ve ortaya çıkan insani faciadan son derece endişeliyiz. Gazze kıtlıkla karşı karşıya, bunu kabul edemeyiz. Rehinelerin serbest bırakılacağı ve Gazze’ye daha fazla insani yardımın ulaşmasını sağlayacak ateşkes anlaşmasına bir an önce varılması büyük önem taşıyor.”
De Croo bu görüşme sırasında İsrail’e seslenerek “Gazze’deki durum kabul edilemez” dedi ve Adalet Divanı’nın İsrail’in insani yardıma erişimi artırmasını talep eden geçici tedbir kararına uyulmadığını vurguladı.
Mısır, Gazze’nin güneydeki komşusu. Savaşın başından bu yana Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah Sınır Kapısı aracılığıyla Mısır’dan Gazze’ye insani yardım giriyor. Dahası İsrail’in Gazze’deki Filistinlileri zorla bölgeden çıkarması halinde bu insanların gideceği en olası yerin Mısır’da Sina yarımadası olduğu tahmin ediliyor.
Anlaşmanın geçen yıl Tunus ile yapılana benzer özellikleri var. Avrupa Parlamentosu’nda bazı üyeler Brüksel’i “diktatörleri finanse etmekle” suçluyor bu yüzden. İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa’nın anlaşmayla “Mısır otokratik liderini ödüllendireceği” görüşünde.
Kays Said 2021’de Tunus’taki siyasi, ekonomik, sağlık krizleri ve sokaktaki protestoları da gerekçe göstererek başbakanı azlettiğini, meclisin çalışmalarını 30 gün süreyle durdurduğunu, yeni başbakan atayarak yürütmeyi kendisine bağlayacağını açıklamıştı. Bu hareketi de uluslararası toplumda “darbe” olarak karşılık bulmuştu.
Mısır’da ise Abdülfetteh es-Sisi öncülüğündeki ordu yönetimi Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Mursi’nin elinden almıştı. Hak gruplarına göre Sisi o gün bugündür Mısır’ı “demir yumrukla” yönetiyor, muhalefeti bastırıyor ve hem medyayı hem de sivil toplumu baskı altında tutuyor.