Filenin Sultanları, Kore karşısında ‘Uçuşa devam’ dedi
ABD'ye Beyaz Saray'ın davetiyle gelenler de dahil olmak üzere, dünya liderlerinin ajandasında 'Elon Musk'la randevu' birinci sıraya yerleşti. Bu yıl Fransa, İtalya, Hindistan, Güney Kore, Türkiye ve İsrail liderleriyle görüşen Elon Musk'ın arası sadece ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimiyle iyi değil.
Tesla, SpaceX ve X’in patronu, aynı zamanda dünyanın en zengin insanı Elon Musk’ı teknoloji haberlerinin yanı sıra her gün yeni karar aldığı X platformu vesilesiyle haber olarak okuyoruz. Özellikle Twitter’ı satın almasından sonraysa Elon Musk’ı dünya liderleriyle daha sık görmeye başladık.
BBC’den Sam Cabral, Washington’dan kaleme aldığı yazıda Elon Musk’ın son dönemdeki diplomasi trafiğini inceleyerek neden dünya liderlerinin Musk’la görüştüğünü inceliyor.
Sadece bu yılki liste bile görkemli: Fransa, İtalya, Hindistan, Güney Kore liderlerine son bir hafta içinde Türkiye ve İsrail liderlerini ekledi. Bütün bu başarılı grafiğe rağmen, Musk’ın arası ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimiyle iyi değil.
Peki liderler Musk’la ne görüşüyor? Kimisi Tesla’nın yeni fabrikasını kendi ülkelerinde kurması için teklifte bulundu kimisi de SpaceX Starlink uydusunun internet hizmetleri için altyapı yatırımlarını gündeme getirmiş.
Yazıda da dile getirildiği ve bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin uzay programı kapsamında atılan ve atılacak adımlarda SpaceX ile işbirliği imkanlarının doğabileceğini belirtti, ayrıca Musk’a, Tesla’nın yedinci fabrikasını Türkiye’de kurması çağrısı yaptı.
Liderlerin gündeminde ayrıca X’in durumu ve yapay zekâ konuları da yer alıyor.
BBC’deki yazıya göre liderlerin istekleri şöyle:
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ülkesinde dev bir yeni Tesla fabrikası kurulması arzusuyla geçen aralık ayından bu yana Musk’ın gönlünü fethetmeye çalışıyor. Benzer teklif haziran ayında Musk ile görüşen İtalya Başbakanı Giorgia Meloni tarafından da dile getirilmiş.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Musk ile pazartesi günü özel olarak Kaliforniya’ya giderek bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme bir Yahudi hak örgütü (Anti-Defamation League) ile Musk arasında yaşanan gerginliğin sürdüğü bir ortamda yapılırken, ABD’deki Hakaret ile Mücadele Birliği adlı bu Yahudi örgütü ve diğer bazı gruplar, Musk’ın sosyal medya platformu X’in kontrol kurallarını değiştirmesinden bu yana platformdaki nefret içeriğinde büyük artış görüldüğüne işaret eden veriler yayınladılar. Netanyahu da son görüşmede milyarderi, ifade özgürlüğünü korumak ile nefret söylemini cezalandırmak arasında bir denge bulmaya çağırdı.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile haziran ayındaki görüşmesinde de benzer bir şey gündeme gelmişti. Hindistan hükümeti, eski Twitter yöneticisi Jack Dorsey’in iddiasına göre, eğer bazı içerikleri kaldırmazsa platforma erişimi kapatmakla tehdit etmişti. Musk öncesi dönemde şirket bu tür taleplere direnmeyi büyük ölçüde başarmıştı ama Musk böyle yapamayacağını söyledi. Modi ile görüştükten sonra “Eğer yerel hükümetlerin yasalarına uymazsak kapatılırız. Onun için yapabileceğimiz şey her ülkenin yasalarına sıkı sıkıya uymak. Bunun dışına çıkamayız, çıkarsak kapatılırız ya da çalışanlarımız tutuklanır” diye konuştu.
Görüşmelerin çoğunun görünüşte Musk’la kurulacak ticari ilişkilerle bağlantılı olduğu görülse de X’in küresel jeo-politik bağlamında giderek daha büyük etki sahibi olduğu ve bunu giderek daha çok kullandığının altını çizen BBC haberi, Musk’ın jeopolitik konulardaki fikir ve davranışlarıyla gündemdeki ağırlığını giderek artırdığını örneklerle aktarıyor.
Musk’ın ABD ulusal güvenliği için bir tehdit olup olmadığı sorulduğunda ABD Başkanı Joe Biden, “Başka ülkelerle işbirliği ve/veya teknik ilişkilerine bakmak faydalı olabilir” cevabını veriyor. Musk’ın geldiği noktayıysa New York Times gazetesi eski teknoloji yazarı Noam Cohen anlatıyor: Musk’ın hırsı ve vizyonuyla iş dünyasında kazandığı aşırı başarının yanı sıra hükümet benzeri bir güce dönüştüğünü söylüyor. Ona göre Musk büyük fabrikalar, onbinlerce çalışan ve değerli ürünlerden oluşan fiziksel gücüyle bilginin nasıl yayıldığını denetleyen dijital gücü birleştirdi. Bu, Mark Zuckerberg ya da Jeff Bezos gibi diğer teknoloji devlerinin yapamadığı bir şeydi.
Cohen ayrıca ekliyor: “Eğer Twitter’ı satın almasaydı bugün Musk’ı konuşur muyduk? Sadece çokuluslu bir şirket olsaydı ve Çin’de fabrika açmak isteseydi, Çin’le görüşmesi hiç yadırganmazdı.”