9 Mayıs’tan beri saldırılar sürüyordu: İsrail ile Gazze’deki Filistinli gruplar arasında ateşkes sağlandı
İsrail'de yüksek mahkeme yargıçları, kendi yetkilerini kısıtlayan yargı reformuna karşı halkın verdiği dilekçeleri dinlemeye başladı. Bu durum ülke içinde benzeri görülmemiş bir anayasal krizi tetikleyebilir.
İsrail yüksek mahkemenin yetkilerini kısıtlarken hükümetin yetkilerini artırmanın amaçlandığı yargı reformunun yürürlüğe girmemesi için yıl başından beri mücadele veriyor. Öyle ki bu mücadele sonucunda Başbakan Benyamin Netanyahu görüşmelere yaz sonuna kadar ara vermek zorunda bile kaldı. Ancak halkın, iş insanlarının ve hatta hükümet içerisindeki bazı yetkililerin itirazlarına rağmen reform meclisten geçti.
Halk pes etmeyerek konuyu, reformun hedefindeki yüksek mahkemeye taşıdı. Sonunda 15 yargıçlı yüksek mahkeme heyeti, reforma itiraz edenleri dinlemek için dün toplandı. Dava, temmuz ayında meclisten geçen ve İsrail’in yazılı olmayan Temel Kanunları’ndan biri olan ‘makuliyet’ maddesini ortadan kaldıran yasaya karşı verilen sekiz dilekçeden oluşuyor. İsrail’de hem yazılı bir anayasa hem de parlamentonun üst kanadı olmadığı için yüksek mahkeme, ‘makuliyet’ yetkisi dahilinde hükümetin yetkilerini aşıp aşmadığına karar verebiliyor.
Mahkemeyi dilekçeleri kabul etmeye çağıran Avukat Aner Helman, yargı reformunun halihazırda, ‘İsrail’in demokratik özüne ciddi zarar verdiğini’ söyleyerek, “Yeni değişiklik İsrail hukuk sisteminde kara delik oluşturuyor. Hasar ortada ama görmek için ilerlemek gerekiyor” dedi. Muhalifler, hükümetin yargı reformunu yürürlüğe koymak için bu kadar çaba sarf etmesinin, otoriter yönetimin önünü açtığını söylüyor.
Parlamentoda yargı reformunu gündeme getiren hukuk komisyonunun başkanı olan aşırı sağcı milletvekili Simcha Rothman ise duruşmayı eleştirerek, “Demokrasinin ruhuna zarar verecek bir yasal prosedüre ya da kanuna neden ihtiyaç duyuyoruz? İsrail mahkemesi yıllardır kendisine benzeri görülmemiş yetkiler verdi” dedi.
Aşırı sağcı hükümetin Adalet Bakanı Yariv Levin de, yüksek mahkemenin böyle bir duruşma gerçekleştirmesinin demokrasiye ‘ölümcül bir darbe’ olduğunu iddia ederek, mahkemenin ilk kez bir Temel Kanunu iptal etme ihtimali olduğunu söyledi. Levin, mahkemeyi ‘kendisini hükümetin, parlamentonun, halkın ve hukukun üstünde görmekle’ suçladı.
Başyargıç Esther Hayut oturum sırasında Levin’in bu iddiasına, “Temel Kanunları birkaç günde bir iptal edecek değiliz, asıl soru bunun ülkenin temel Yahudilik ve demokratik değerlerine ölümcül bir darbe olup olmadığı olmalı” dedi. Yargıçlar kaç duruşma yapılacağını ya da yargıçların ne zaman karara varacağını söylemedi.
Hükümet, daha önce mahkemenin yeni yargı yasasını bozacak bir karar alması halinde buna uymayacaklarını vurgulamıştı. Böyle bir şey olursa Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un deyimiyle İsrail ‘iç savaşa’ doğru gidebilir.
Öte yandan adliyenin önünde toplanan hükümet destekçileri değişikliğe ve Netanyahu’ya desteklerini dile getirdiler. Kudüs’te yaşayan 31 yaşındaki David Kozlovky, “Bence yüksek mahkeme yargıçları, Temel Kanunlar’a müdahale etme yetkisi olmadığını söylemeli. Hükümetin yüksek mahkemede demokratik reformu ve İsrail için kritik öneme sahip ekonomik reformları yapabileceğini umuyorum” dedi.
Öte yandan binlerce İsrailli akademisyen ve sanatçı, ABD Başkanı Joe Biden ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e gelecek hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’ye gidecek Netanyahu’yu hedef alan bir açık mektup yazdı.
Aralarında yazar David Grossman ve ressam Tamar Getter’in de bulunduğu 3500’den fazla kişi, Biden ve Guterres’e Netanyahu ile görüşmemelerini ya da başbakanı BM Genel Kurulu’nun yıllık toplantısında konuşma yapmaya davet etmemelerini istedi.
Mektupta, “Netanyahu halkını birbirine karşı kışkırtıyor, ülkenin güvenliğini ve ekonomisini tehdit ediyor. İsrail’i parçalayan tarihi çatışmaya, Filistin halkının zorla tahakküm altına alınmasına sırtını çeviriyor. Netanyahu’nun koalisyonu, aşırı sağcı hükümet kurulduğundan beri İsrail demokrasisinin koruyucularının kuyusunu kazmaya, yüksek mahkemenin yetkilerini kısıtlamaya ve ulusumuzun refahını koruyan denge ve denetleme mekanizmasını yok etmek için yorulmak bilmeden çalıştı” ifadelerine yer verildi.