Belgrad’taki İsrail büyükelçiliğine arbaletli saldırı
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Keçeli, İsrail Dışişleri Bakanı Katz'ın Erdoğan'a Ermeni Soykırımı yanıtına ilişkin "İsrail hükümeti üyelerinin, dikkatleri işledikleri suçlardan başka yöne çekme çabaları sonuç vermeyecektir" dedi.
Güney Afrika tarafından açılan “soykırım” davası nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanan İsrail’in Gazze’de yürüttüğü işgal harekatına ilişkin tartışmalar ve tepkiler sürüyor. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın Ermeni Soykırımı’na (1915 Olayları ilişkin ifadelerine yanıt veren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli sosyal medya hesabından İsrail’e tepki gösterdi.
“Gazze’deki felaketin gerçek nedeni İsrail işgali, İsrail’in yayılmacı zihniyeti ve insan haklarını, uluslararası hukuku ve ahlaki ilkeleri tamamen yok sayan eylemleridir” dediği paylaşımda Keçeli şöyle devam etti:
“İsrail’in işlediği savaş suçlarının soykırım seviyesine ulaşmış olabileceği yönündeki haberlerden büyük endişe duyuyoruz ve Uluslararası Adalet Divanı’nda devam eden, İsrail’in 1948 Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine dair iddiaların ele alındığı davayı yakından takip ediyoruz. İsrail Hükümeti üyelerinin dikkatleri işledikleri suçlardan başka yöne çekme çabaları sonuç vermeyecektir.”
Gazze’deki felaketin gerçek nedeni İsrail işgali, İsrail’in yayılmacı zihniyeti ve insan haklarını, uluslararası hukuku ve ahlaki ilkeleri tamamen yok sayan eylemleridir.
İsrail’in işlediği savaş suçlarının soykırım seviyesine ulaşmış olabileceği yönündeki haberlerden büyük…
— Öncü Keçeli | Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü (@SpoxTR_MFA) January 12, 2024
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, bugün erken saatlerde Güney Afrika’nın İsrail’i soykırımla suçlayan davasını desteklemek üzere materyaller sunulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdi.
Katz X hesabından yaptığı paylaşımda “Ermeni Soykırımı’nı gerçekleştiren ve dünyanın bu konuda susacağını düşünen Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, bugün Lahey’deki mahkemeye İsrail’i soykırımla suçlayan materyalleri teslim ettiği için gurur duyuyor” dedi. İsrailli bakan “Seni duyduk. Ermeni soykırımını ve Kürtlere yönelik katliamlarını unutmadık. Gerçek soykırım failleri sizlersiniz. Biz kendimizi sizin barbar dostlarınıza karşı savunuyoruz” diye ekledi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da Katz, dün Lahey’de görülen duruşma hakkında konuştu. Güney Afrika’yı “Hamas’ın sadık temsilcisi” olmakla suçlayan Katz, bazı ülkelerin İsrail söz konusu olduğunda “çifte standart” uygulandığını iddiasında bulundu.
Katz, Güney Afrika’nın söylemlerinin “asılsız olduğunu ve hiçbir delil sunamadığını” ileri sürerek ülkesine yönelik davanın bir an önce reddedilmesini umduğunu söyledi.
1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 9. maddesi uyarınca, bir devletin sözleşmenin maddelerini ihlal etmesi durumunda, sözleşmeye taraf herhangi bir devlet, ihlalci devlet aleyhine UAD’de dava açabiliyor. Güney Afrika Cumhuriyeti de İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de işlediği fiillerle Soykırımın Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık’ta UAD’de dava açarak İsrail aleyhine ihtiyati tedbir kararı alınmasını talep etti.
Güney Afrika bu kapsamda Uluslararası Adalet Divanından 9 ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini talep ediyor. Bunlar arasında İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonları derhal durdurması, Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tüm makul tedbirleri alması, yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişiminin sağlaması, soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli adımları atması ve soykırımın delillerini muhafaza etmesi de bulunuyor.
Güney Afrika durumun aciliyeti sebebiyle UAD’den tedbir kararına hükmetmesini talep ederken duruşmaların tamamlanmasının ardından Divan, tarafların beyanlarını ve delillerini inceleyerek karar için müzakerelere başlıyor. Kararının açıklanması için hakimleri bağlayan bir son tarih bulunmamakla birlikte Divan’ın önce yargılamalarına bakıldığından soykırım gibi aciliyet gerektiren durumlarda bu sürenin birkaç hafta olduğu görülüyor.