Savaşta kritik eşik: 13 İsrailli esire karşılık 39 Filistinli serbest bırakıldı
Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinden 10, Ukrayna'yı işgal etmesinden iki yıl sonra Avrupa ilk kez kıta genelinde sivillerin vizesiz dolaşabildiği gibi askerlerin ve teçhizatın da belgesiz dolaşabilmesini ciddi şekilde ele almaya başladı.
El Cezire İngilizce ve DW gibi kanallarda muhabirlik yapan, şimdiyse Foreign Policy köşe yazarı olan Anchal Vohra Avrupa’nın Ukrayna savaşından sonra kıta genelinde askeri taşımacılıkla ilgili kuralların gevşetilmesinin ciddi ciddi görüştüğünü kaleme aldı.
Almanya, Hollanda ve Polonya ocak ayında aralarında askeri taşımacılık koridoru oluşturdukları bir anlaşmaya imza attı. Böylelikle uzun zamandır tartışılan ancak nadiren uygulamaya geçirilen Avrupa çapında askeri taşımacılığı artırma hedefi ivme kazandı. Almanya Savunma Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Siemtje Möller koridorun askeri taşımacılığı “gerçek bir askeri Schengen’e giden yola” dönüştürdüğünü söyledi.
Avrupalı siyasetçiler halen Schengen bölgesindeki vizesiz insan ve ticari mal dolaşımının askerlere ve askeri teçhizata da uygulanabileceği fikrini ilk kez ortaya atmıyor. Ama fikir ilk kez gözle görünür şekilde ivme kazandı.
Bu ilk olarak Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesinin ardından gündeme gelmişti. Ancak Avrupa Rusya’nın Kırım’ı ilhakından 10, Ukrayna’yı işgalinden ancak iki yıl sonra Rusya’nın daha da batıya ilerlemesi ihtimaline karşı daha iyi hazırlanmak gerektiğinin farkına vardı. Avrupalı askeri yetkililer Soğuk Savaş derslerini araştırıyor, bunlar arasında askeri taşımacılık ilgili çok özel dersler var.
Ne var ki Foreign Policy’ye konuşan diplomat, uzman ve askeri kaynaklar bu yöndeki ilerlemenin beklenenden çok daha yavaş olduğunu belirtiyor. Polonya’nın NATO Daimi Temsilcisi Tomasz Szatkovski FP’ye askeri taşımacılık kurallarının gevşetilmesinin herkesçe desteklendiğini, ama 2015’ten beri gündemde olan konuda dokuz senede büyük bir ilerleme olmadığını söylüyor.
FP “Askeri bir misyonla ilgili bir kural değişikliğinin bürokratik engellerden altyapıdaki eksikliklere kadar uzanan pek çok engelle kuşatılmış olduğunu” yazıyor. Estonya’nın Avrupa Birliği Parlamenteri ve Dış İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Urmas Paet askeri taşımacılığı 10 üzerinden üç olarak puanlıyor ve şu anda Baltık ülkelerine malzeme göndermenin “haftalar ya da en azından bir haftadan fazla” sürebileceğini söylüyor.
Sorunlardan biri bürokrasi. Ülkelerin bakanlıklarından ve hatta bazen ülkeler içindeki özerk bölgelerden onaylar alınması gerekiyor. Mesela Almanya’da her eyalet ayrı ayrı izin verecek. Yolların ve köprülerin çoğu sivillerin kullanımı için inşa edildiğinden ağır askeri teçhizatın ağırlığına dayanması pek mümkün değil. Orta Avrupa gaz boru hattı Doğa Avrupa’ya kadar uzanmadığı için yakıt tedarikinde de gecikmeler olabiliyor. Ayrıca eski Sovyet ülkelerindeki demiryolu hatlarının boyutları Avrupa’nın geri kalanından farklı. Dolayısıyla olası savaş zamanında binlerce asker ve teçhizatın bir trenden diğerine aktarılması da zaman alıcı bir iş olacak.
“Askeri Schengen” terimini ortaya ilk atan kişi olan Avrupa’nın eski NATO Komutanı Ben Hodges en azından bu konunun konuşulmaya başlanmasının iyi bir adım olduğunu söylüyor. FP’ye konuşan Hodges savaş anında hızlı hareket edebilme kabiliyetinin askeri caydırıcılık doktrininin önemli bir parçası olduğunu söyleyerek “Sadece ekipman ve birlikler değil, hızlı hareket etme, yedek parça tedarik etme, yakıt ve mühimmat depolama gibi gerçek bir kabiliyete sahip olmamız ve Rusların da bunu fark etmesi gerekiyor” diyor. Yani bunlara sahip olmak yetmez, düşmanın da bunlara sahip olunduğunun farkına varması gerekiyor.
Hodges Almanya, Hollanda ve Polonya arasındaki anlaşmayı “harika bir başlangıç” olarak yorumluyor ve böyle daha pek çok koridorun görüşüldüğünü belirtiyor. Mesela Bulgaristan Savunma Bakanı Amiral Emil Eftimov’a göre NATO müttefikleri Yunanistan’daki Dedeağaç’tan Romanya’ya uzanacak ve Adriyatik Denizi’nden Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’ya uzanacak koridorlara öncelik vermeli.
Bu koridorlarla amaçlanan şey altyapı açısından kusursuz bir güzergaha sahip olmak, gümrük ve diğer hukuki sorunlardan kaçınmak. Almanya, Hollanda ve Polonya’nın üzerine anlaştığı koridor, akıldaki koridorların hayata geçirilecek ilki oldu. Muhtemelen gelecekteki koridorlar için de bir model teşkil edecek.
FP’ye konuşan ancak adını vermek istemeyen bir kaynak kriz anında yüz bin ya da daha fazla askerin harekete geçmesinin muhtemel olduğunu söylüyor. Bu askerlerin durup dinlenebilecekleri, yedek parça ve yakıt depolarına ulaşabilecekleri alanlara ihtiyacı olacak. Ayrıca bu senaryoda savaş mültecilerine ne olacağına yönelik bir düzenlemeye de ihtiyaç duyulacak.
Üç ülke için bile bunu uygulamaya sokmak o kadar kolay bir şey olmasa gerek. Bu düzenlemelerin 20’den fazla ülkenin katılımıyla gerçekleşmesi çok daha zorlu olacaktır. Paet savunmanın “ulusal bir konu” olduğunu ve ülkelerin paylaşmak istedikleri kadarını paylaştıklarını söylüyor. Paet ülkelerin nerede, kaç köprüsünün askeri yük taşımaya uygun olduğunu ve ağır tankları kaldırabileceği gibi kritik altyapı bilgilerini kolay kolay paylaşmayacağını vurguluyor.
Kaldı ki zaten FP’nin haberine göre altyapı ihtiyaçlarına dair herhangi bir sınıflandırma yapılmamış. Dolayısıyla ne tür altyapıya nerede ihtiyaç duyulacağı da belli değil. Avrupa Politika Analiz Merkezi’nin (CEPA) 2021 yılında yayınladığı rapora göre Avrupa’daki otoyolların yüzde 90’ı, ulusal yolların yüzde 75’i ve köprülerin yüzde 40’ı askeri olarak sınıflandırılmış en fazla 50 ton yükü taşıyan araçları kaldırabiliyor. Halbuki Ukrayna savaşında kullanılan Leopard (yaklaşık 75 ton ağırlığında) ve Abram tankları çok daha ağır. Bir de bunları taşıyacak araçlar var ki onlar da 15-20 ton ağırlığında oluyor. CEPA bunları gerekçe göstererek mevcut altyapının büyük kısmının askeri taşımacılığa uygun olmadığına kanaat getiriyor.
Avrupa Birliği hem sivil hem de askeri amaçlı kullanıma uygun altyapıların finanse edilmesi ihtiyacını kabul ederek bu türden 95 projeye finansman sağlanmasını onayladı. Ulusötesi demiryolu projesi olan Rail Baltica ile Avrupa’nın demiryolu ağının Baltık ülkeleri Litvanya, Estonya ve Letonya’ya kadar genişletilmesi ve 2030 yılına kadar işler hale getirilmesi planlanıyor.
Ayrıca Fransa, Belçika ve hatta Almanya; milli gelirinin büyük bir kısmını savunma bütçesine ayırarak kıtanın daha büyük ekonomilerine bile fark atan Doğu Avrupa’ya Orta Avrupa’dan boru hattı döşemek için para harcamaya o kadar sıcak bakmıyor. Yine de çıkmadık candan ümit kesilmez. Geçen temmuz ayında Litvanya’nın Vilnius kentinde düzenlenen son NATO zirvesinde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Soğuk Savaş sona erdiğinden beri bir ilk olacak üç bölgesel savunma planını açıkladı. Plana göre NATO’nun kuzeyinde Atlantik ve Arktik, merkezde Baltık ve Orta Avrupa ve güneyde de Akdeniz ve Karadeniz’in caydırıcılığı artırılacak.