Aile ve patron baskısıyla oy veren seçmene ‘teknolojik destek’
İran'ın Türk asıllı yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan sınırlı sosyal reformları ve ülkenin nükleer programı konusunda ABD ile angajmanı savunuyor. Reformist politikacı aynı zamanda Batı ile sınırlı bir yakınlaşmadan yana.
İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ülkenin nükleer programı ve Ortadoğu’daki rolü konusundaki gerilimleri azaltabilecek bir politika olan Batı ile sınırlı angajmanı savunan bir reformist.
Daha önce “Türk kimliği ile gurur duyduğunu” söyleyen ve 2008’den beri beş dönemdir Tebriz milletvekili olarak görev yapan İran Azerisi Mesud Pezeşkiyan, ilk açıklamasında “Sevgili İran halkı, seçimler sona erdi. Bu birlikteliğimizin başlangıcı. Önümüzdeki zorlu yolu, birliktelik ve güven olmadan aşamayız. Elimi size uzatıyorum ve sizi bu yolda yalnız bırakmayacağıma şerefim üzerine yemin ediyorum” dedi.
İşte İran’ın yeni cumhurbaşkanı hakkında bilmemiz gerekenler:
Kalp cerrahı ve İran-Irak savaşı gazisi olan, milletvelili ve İran’ın sağlık bakanı olarak görev yapan Pezeşkiyan, İran parlamentosunda sınırlı bir değişim için bastırarak ama ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in teokratik yönetim sistemine asla meydan okumayarak güç kazandı.
Cumhurbaşkanlığı için kampanya yürütürken sınırlı sosyal ve ekonomik reformları ve İran ekonomisini felce uğratan yaptırımların kaldırılması için nükleer program konusunda ABD ile angajmanı savundu. Pezeşkiyan’ın destekçileri, İran’ın etnik azınlıklarından biri olan Azeri mirasını, ülkede birleştirici bir güç olarak hareket edebileceğini söylemelerinin nedenlerinden biri olarak gösteriyor.
“Güçlüler tarafından görülmeyen ve sesleri duyulmayanlara bakmak için mümkün olan her şeyi yapacağım. Yoksulluğu, ayrımcılığı, savaşı, yalanları ve yolsuzluğu bu ülkeden yok edeceğiz” diyen İranlı politikacı, ülkede halk ile hükümet arasındaki “uçurum” olarak nitelendirdiği durumu kapatma sözü verdi.
Missouri Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde dekan olan İran analisti Mehrzad Boroujerdi, Pezeşkiyan’ın zaferinin hem reformist hem de muhafazakar kesimlerden destek alarak tabanını genişletebildiğini gösterdiğini söyledi.
Ancak göreve geldikten sonra İran’ın muhafazakârları Pezeşkiyan’ın kampanyası sırasında ortaya koyduğu planları boşa çıkarabilir.
The Washington Post‘a verdiği demeçte Boroujerdi “Muhafazakârlar ilk günden itibaren engeller yaratmaya çalışacaktır. Pezeşkiyan’ın pek de balayı dönemi olmayacak; yapmaya çalışacağı her şeyde fren görevi göreceklerdir” diye konuştu.
Pezeşkiyan’ın zaferi çok az bir farkla gerçekleşti ve seçime katılım tarihi düşük seviyelerde kalarak Pezeşkiyan’ın yetkilerini sınırladı ve halkın ilgisizliğinin derinliğini gösterdi.
İran’ın dini lideri çarşamba günü devlet destekli medya tarafından yayınlanan açıklamalarında, sürpriz bir itirafta bulunarak düşük katılımla ilgili endişeleri dile getirdi.
X’te yayınlanan açıklamaların özetinde Hamaney “Halk seçimlere daha iyi katılım gösterirse, İslam Cumhuriyeti sistemi hem ülke içinde hem de ülkenin daha geniş stratejik beklentilerinde sözlerine, niyetlerine ve hedeflerine ulaşabilecektir” dedi.
İran’ın dini yöneticileri, hem iç hem de bölgesel krizlerle karşı karşıya oldukları bir dönemde yüksek katılım oranını meşruiyetlerinin anahtarı olarak görüyor.
Gazze’den Lübnan ve Yemen’e kadar Ortadoğu’nun dört bir yanında İran’ın müttefiki olan silahlı gruplar İsrail’e saldırılar düzenliyor, Amerikan askeri üslerini tehdit ediyor ve küresel nakliye yollarını kesintiye uğratıyor. Nisan ayında İsrail’in Suriye’nin başkenti Şam’da İran’a ait bir diplomatik binaya düzenlediği saldırının ardından Tahran, İsrail’e yönelik ilk doğrudan askeri saldırısını gerçekleştirerek yıllardır süren gölge savaşını gün yüzüne çıkarmıştı.
Ülke içinde ise pek çok İranlı, 2022 yılında patlak veren ve genç bir Kürt kadını olan Mahsa Amini’nin yaygın bir şekilde nefret edilen “ahlak polisi” tarafından gözaltında öldürülmesinin ardından ülke çapındaki protestolara karşı hükümetin uyguladığı acımasız baskının şokunu hâlâ atlatabilmiş değil.
Ayaklanmanın ardından rejim, bazı protestocuları ölüm cezasına çarptırarak ve katı kıyafet kurallarına uymayan kadınlara yönelik cezaları artırarak baskıyı iki katına çıkardı.
Kaynayan toplumsal huzursuzluk ve derinleşen ekonomik krizin ortasında, başkanlık kampanyası ülkenin yönetici sınıfının karşılaştığı zorlukların nadiren de olsa kabul edilmesini sağladı. Analistlere göre bu, zorlukların ne kadar ciddi hale geldiğinin bir işareti.
Uluslararası Kriz Grubu’nun İran proje direktörü Ali Vaez “Bu öyle bir aşamaya geldi ki artık görmezden gelmek mümkün değil” diyor: “Devlet ile toplum arasındaki uçurum öyle bir aşamaya geldi ki, üzeri öylece boyanamaz.”
Kadın hakları ve başörtüsü yasasının sert bir şekilde uygulanması sorulduğunda Pezeşkiyan, zorunlu kıyafet yönetmeliğine katıldığını ve ailesindeki tüm kadınların baştan ayağa tüm vücudu örten uzun, bol bir siyah pelerin olan çarşaf giydiğini söyledi. Ancak İran’da kadınlara yönelik kıyafet kurallarının uygulanma biçimini de sorguladı.
Bir cumhurbaşkanlığı tartışması sırasında “Kadınların ikinci sınıf vatandaşlar olduğu ve sadece aile için yaratıldıkları görüşü değişmesi gereken bir şeydir” dedi: “Kadınlar ekonomide, bilimde ve sanayide erkeklerle birlikte varlar ve onları kendi konumlarına geri döndürmeliyiz.”